Özgür basın ve gazetecilere yönelik baskılara son!

Basın özgürlüğü ve haber alma hakkı AKP iktidarı tarafından engelleniyor. Gazetecilerin ve özgür basının işaret etiği gerçekler karartılmasın. Yolsuzluk, hukuksuzluk ve rüşvet olayları, yargıdaki çürüme açığa çıkmalıdır.

Emeğin sözü:

Özgür Basın ve dürüst gazeteciler üzerindeki baskı dalgası arttı. Gazeteciler gözaltına alınarak ve tutuklamalar yapılarak yılgınlık ve korku yayılmaya çalışılıyor.

Yargıda yolsuzluk, hukuksuzluk ve rüşvet iddiaları vardır!

Basın özgürlüğü ve haber alma hakkı AKP iktidarı ve devlet kurumları tarafından çok açık biçimlerde engelleniyor.  Gazetecilerin ve özgür basının işaret etiği gerçekler karartılmasın. Yolsuzluk, hukuksuzluk ve rüşvet olayları, yargıdaki çürüme açığa çıkmalıdır.

Dezenformasyon yasasına dayanılarak, AKP-MHP iktidarını yolsuzluk ve hukuksuzluk konularında, deşifre edici haber yaparak yazı yazan özgür basın üzerinde baskılar artarken, gazeteciler gözaltına alınıyor ve tutuklanıyorlar.

Baskılar, gözaltı ve tutuklamalar, bir yılgınlık ve korku yaratmıyor. Özgür basın ve dürüst basın mensupları, görevlerini ve onun gereklerini yapmaya devam ediyor.

Öyle ki Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2023 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye, geçen yıla göre 16 sıra gerileyerek 180 ülke içerisinde 165’inci sırada yer aldı. Mayıs ayında yayınlanan rapora göre; Türkiye’de 31 gazeteci ve bir medya çalışanı cezaevinde…

Kasım ayı ilk iki gününde, dört gazeteci gözaltına alındı. Bir gazeteci serbest bırakılırken, iki gazeteci tutuklandı. Bir gazeteci ise hala gözaltında. Ayrıca mahkemeler, altı gazeteci hakkında hapis cezası istedi. Bir gazeteciye de soruşturma açıldı.

1-Gazeteci Cengiz Erdinç Balıkesir’deki evinde gözaltına alındı. Erdinç’in, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçlamasıyla gözaltına alındığı belirtildi.

2-BirGün gazetesi, Pasifik İnşaat’ın sahibi ve AKP Milletvekili Asuman Erdoğan’ın eşi Fatih Erdoğan’ın şikâyetiyle üç çalışanı hakkında ‘dezenformasyon’ soruşturması başlatıldığını duyurdu.  Gazeteciler Uğur Şahin, İsmail Arı ve Uğur Koç hakkında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı

3-Özgür Gündem Gazetesi Dilşah Kocakaya tutuklandı. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi ile dayanışmak amacıyla gazetenin forum sayfasında yayımlanan makalesinde “örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla hakkında açılan davada verilen 1 yıl 3 ay hapis cezası 21 Temmuz’da Yargıtay’da onanan yazar Dilşa Kocakaya, Edirne’de dün gözaltına alındı.

4- Evrim Kepenek’e soruşturma açıldı. Bianet kadın, LGBTİ+ editörü Evrim Kepenek, 6 Şubat depremlerinin ardından yaptığı bir paylaşım nedeniyle ifadeye çağrıldı.

‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma (TCK 217/A)’ ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik (TCK 216)’ suçlamasıyla ifadeye çağırıldığını belirten Kepenek, bugün Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) avukatı Beste Çelik ile birlikte Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi Basın Suçları Soruşturma Bürosu’nda ifade verdi.

5- Gazeteci Tolga Şardan yaptığı haber nedeniyle tutuklandı. MİT raporu ile yazısı nedeniyle…

6- Halktv.com.tr Özel Haber Muhabiri Dinçer Gökçe, ‘Çete lideri olmakla suçlanan Turhan Döner ve Emirhan Döner’e tahliye kararı’ haberi nedeniyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla gözaltına alındı. Aynı gün çıkarıldığı 7’nci Sulh Ceza Hakimliği tarafından ‘Basın özgürlüğü ve milli güvenlik kapsamında sınırları ve Sosyal medya ve Basın Hukuku’ başlıklı kitapları okuyarak özetlerini çıkarma kararı verilerek adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Tolga Şardan “Ben gazetecilik görevimi yaptım”

Ankara’da basın örgütleri, demokratik kurumlar ve siyasal parti temsilcileri yaptığı açıklamalarda, gözaltı ve tutuklama gibi basın üzerinde estirilen baskı dalgası kınanıyor.

“MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?” başlıklı yazısı gündem olan T24 yazarı Tolga Şardan, tutuklandı. Şardan, suçlamaları kabul etmeyerek sadece gazetecilik yaptığını vurguladı. Mahkeme, tutuklama gerekçesi olarak Şardan’ın “kaçma şüphesi ile delilleri yok etme, gizleme, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphesinin bulunduğunu” öne sürdü.

T24 yazarı Tolga Şardan, söz konusu yazısında, “MİT, Cumhurbaşkanlığı’na yargıdaki şüpheli kararlar hakkında rapor sundu. MİT raporunda, başta uyuşturucu kaçakçıları olmak üzere suça karışan kişilerin haklarındaki adli süreçlerde lehlerine daha kolay kararların alınabildiği iddia edilen Bakırköy Adliyesi’yle muhatap olabilmek için adreslerini bu adliyenin sorumluluk alanına taşıdıkları yer alıyor. Raporda en çok sorunun yaşandığı ikinci adliye olarak Çağlayan Adliyesi gösteriliyor. Erdoğan’ın MİT yöneticileriyle görüşmesinde hakkında bilgi aldığı İstanbul’da görevli üst düzey bir yargı mensubu için “hayal kırıklığı” yaşadığını söylediği ve o kişiye sinirlendiği iddia ediliyor” ifadelerini kullanmıştı.

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın ‘yargıda rüşvet’ iddialarını içeren, çıkar karşılığında uyuşturucu satıcıları ve sanal bahisçilerin tahliye edildiği ve erişim engelleme kararları verildiğine ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) gönderdiği dilekçe tartışılmaya devam ediyor.

T24 yazarı Tolga Şardan, Köşe yazısında, rapora dair edindiği bilgileri paylaşırken, şu ifadelere de yer verdi:

“Dosyaların içeriği, dosyalar üzerinde karar veren yargı mensupları ve dosyaları takip edip sonuçlanmasını sağlayan dosya takipçilerinden oluşan bağlantılar tespit edildi. Para karşılığında verilen erişimin engellenmesi kararlarının yanı sıra, soru işaretlerine neden olan ilginç tahliye ve tutuklama kararlarına imza atan yargı mensupları belirlendi.” Ekleyelim yargı kurumundaki açığa çıkan olaylar, başka adliyeleri de saracak ve çürümüşlük ortaya dökülecektir.

İktidarın yapması gereken ise hukuk ve adalet temelinde bunların üzerine gitmek; bağımsız ve demokratik özerk  yargı sisteminin oluşmasını sağlamaktır.

Basına sansür olarak nitelenen yasadan sonra eleştirel haber yazmak, düzen kurumlarındaki yolsuzluk, usulsüzlük rüşvet, demokratik haklara yönelik baskıları eleştirmek artık baskılarla, gözaltı ve tutuklamalarla karşılanıyor. Aslında bu siyasal iktidarın yönetme tarzından kaynaklanıyor. Hiçbir şekilde, demokratik hak ve talebine eleştirel söyleme tahammül gösterilmemektedir.

217 sayılı yasanın A maddesi gerekçe yapılıyor. Oysa gazetecilerin yaptığı işlerin halkı endişe panik ve korku yaymak değil, yargıdaki çürüme raporunun haberi nasıl panik yaratmıştır acaba? Yargıdaki yolsuzlukları haberleştirmek ve yazısını yazmak ne zamandan beri kamu barışını tehdit eder oldu? Paniğe düşen ve korku yaşayan, deşifre edilenler ve arkasındaki güç değil midir?

AKP iktidarında kurumlardaki hukuksuzluk ve yolsuzlukların ortaya saçılması elbette halk üzerinde olumsuz algı yaratacaktır.

Basın ve gazeteciler üzerinde kurulan baskı ve gözaltı ve tutuklamalara karşı demokratik kamuoyu birlikte tavır alarak, basın özgürlüğü ve haber alma hakkının engellenmesin boşa çıkarmak doğru olan tutumdur.

Emek.org.tr

 

İlgini çekebilecek diğer içerikler