Ukrayna paylaşım savaşına konu edilmiş… Rusya, ABD, Almanya, İngiltere, NATO… Savaşı çıkaranlar bu davetsiz misafirlerdir yani… Kim haklı kim haksız değil; tümü de haksız…? Ne işleri var Ukrayna’da?
Ukrayna halklarına kalsa bunların hepsini kovar kovmasına da…. Gün halkın iradesinin konuştuğu gün değil… Savaş ortamında değil, barış ve insanca koşullarda yaşamak Ukrayna halklarının hakkı… Ama bırakmıyorlar…
Kiev’in tarihinde katliam ve zulüm vardır…
Alman faşistlerinin 2. Dünya savaşı yıllarındaki işgalinde Kiev’de katliamlar yaşanır… Dünyanın en önemli savaş müzesi Kiev’dedir. Burada Alman faşizminin savaş aletleri teşhir ediliyor…
Bugün Kiev Rus emperyalistleri tarafından bombalanıyor, halk katliama uğruyor. Korku egemen sokaklara…
Rus oligarkı Putin saldırıyor füzelerle Kiev’e… Amerikası, Almanyası, tüm gerici emperyalist kapitalistler tank, füze ve bomba “yardımı” yapıyor Ukraynalı faşistlere… Halklar katlediliyor, silah sanayii çalışıyor…
Kiev’den bir zamanlar Nazım Hikmet’de geçmişti…
Nazım Hikmet 1956 yılında Kiev’e gider sanatçı Taras Shevchenko’nun kalemi’ni görür. Bununla ilgili anısı ve ünlü şiiri şöyledir Nazım’ın:
Kiev Şehrinde
Kapısından girer girmez
O dakka, o saniye
Gözlerini görür görmez
Birden sevdalandım Kiyef şehrine
Kat be kattır yamaçları
Gelinlerine benzer ağaçları
Ak topuklarını döver saçları
Birden sevdalandım Kiyef şehrine
Yaşı bin iki yüzden artık,
O mu yanıp yıkılmadık
Yüzünde ne buruşuk, ne kırışık
Birden sevdalandım Kiyef şehrine
Mavisi İstanbul’uma benzer
Yeşili Bursa’mdan eser
Oturmuş da şiir yazar
Birden sevdalandım Kiyef şehrine
Kapısından içeri girer girmez
Şevçenko karşıladı beni
Gözlerini görür görmez
Eğildim, öptüm elini
Oturduk aynı sofrada, ekmeğini yedim
Dnepr’in suyunda yüzümü yudum
Ustam, bahtı karalığı bilirsin dedim
Arzettim memleketimin halini
Konuştuk şiir üstüne
Yüreğim gibi dedi, yana yana
Şiir düşmeli, dedi, halkın önüne
Verdi bana kalemini…
Nazım Hikmet Ran / 1956
Nazım’ın Kiev’deki anısı:
Nazım’ ın etkilendiği en onemli şairlerden biri de Ukrayna’ li sanatci, şair ve ressam Şevçenko’ dur. Kiev’ e gittiğinde Nazım 56 yaşındadır ve kalbi onu zorlamaktadır. “Nazım Hikmet, ünlü yazar Şevçenko’ nun kalemini görmek istediğini müze görevlisine söylediğinde adam işaret parmağıyla merdivenleri gösterir: “Üst katta efendim!” 56 yaşındaki şair, yaşadığı ömrün neredeyse üç katı olan basamakları görünce, müze görevlisinin sandalyesine oturur. Zaten, müzeye gelmek için yürüdüğü yol hasta kalbini epey zorlamıştır. Bu yorgunluğun üstüne merdivenleri çıkmayı göze alamayacağını, biraz dinlenip gideceğini söyler… Gözden kaybolan görevli iki üç dakika sonra Müze müdürüyle Nazım’ ın yanına gelir. Müze müdürü konuşurken nefes nefesedir: “Hoş geldiniz efendim. Duydum ki, Şevçenko’ nun kalemini görmek istemişsiniz ama hastalığınızdan dolayı merdiven çıkamıyormuşsunuz. Siz lütfen istirahat buyurun, ben birazdan gelirim.” Nazım, merdiven basamaklarını hiç zorlanmadan hızlı hızlı çıkan müdürün arkasından gıptayla bakar. Ne olurdu şu kalp hasta olmasaydı da, o da basamakları birbiri ardına devirip, hayranı olduğu Şevçenko’ nun eserlerini yazdığı kalemini görebilseydi!.. Müze müdürünün ayak seslerini duyan Nazım, tekrar merdivenlere çevirir başını…Adamın elinde itinayla taşıdığı bir kutu vardır!
Şairin yanına gelen müdür, kutuyu açarak uzatır: “Buyrun efendim, Şevçenko’ nun kalemi!…” Kiev kentinde yaşanılan bu olay olmasaydı, yani Nazım Hikmet o kalemi göremeseydi “Şevçenko’ nun Kalemi” adlı şiir yazılamayacaktı. Şiirin son kıtasında yer alan “Verdi bana kalemini” dizesi, işte bu yazıda anlattığımız hiç bilinmeyen bu öykünün eseridir. Nazım, kalemi görmek için merdivenleri çıkamazken, sanki Şevçenko ona kalemini uzatmıştır:
Konuştuk şiir üstüne
Yüreğim gibi dedi, yana yana
Şiir düşmeli, dedi, halkın önüne
Verdi bana kalemini. ” (Sunay Akın – Geyikli Park)
emek.org.tr