701 sayılı OHAL-KHK ile ihraç edilen akademisyenler: “İmzamızın arkasındayız” dedi.
Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında 701 sayılı kanun hükmünde kararname Resmi Gazete’de yayımlandı. KHK ile çeşitli kurumlarda görev yapan asker ve sivil 18 bin 632 kişi kamudan ihraç edilirken, 12 dernek, 3 gazete, 1 TV kapatıldı. Bunlar; Özgürlükçü Demokrasi, Halkın Nabzı ve Welat gazeteleri ile Avantaj TV.
Olağanüstü hal (OHAL) kapsamında yayımlanan 701 sayılı KHK ile de üniversitelerdeki kıyım da devam etti. Birçok üniversiteyle birlikte İzmir’de bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi’nde de ihraçlar yaşandı. Yayınlanan listede DEÜ’den aralarında ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ başlıklı bildiriye imza atan barış akademisyenlerinin de bulunduğu 199 öğretim görevlisi yer alıyor.
KHK’de, akademisyenlerin bir bölümünün, ‘çalıştıkları kurumların kanaati’ de doğrultusunda ihraç edildiği gerekçesine yer verildi.
701 sayılı KHK ile işlerinden ihraç edilen sol ve demokrat görüşlü akademisyenler, verdikleri mücadelede haklı ve kararlı olduklarını, baskıların kendilerini yıldıramadığını açıkladı.
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ: Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Cem Terzi, Prof. Dr. İzge Günal, Prof. Dr. Halil Resmi, Doç. Dr. Halis Ulaş ile İktisat Fakültesindeki Prof. Dr. Yeşim Edis Şahin, Prof. Dr. Ayşen Uysal, Dr. Nuri Erkin Başer, Arş Gör. Aydın Arı, Arş. Gör. Serap Sarıtaş, Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim görevlisi Emel Yuvayapan, Mimarlık Fakültesi Arş. Gör. Dilek Karabulut , Edebiyat Fakültesi’ndeki Arş. Gör. Özer Yersüven.
BOLU ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ: Selime Güzelsarı, Bahadır Aydın
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ: Nevra Akdemir
MERSİN ÜNİVERSİTESİ: Esra Güzeloğlu Kilim
ERZURUM ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ: Hilal Eyüpoğlu
Ayrıca Mersin, Van, Bitlis, Mardin ve Şanlıurfa’dan Eğitim Sen üyeleri ve Bitlis’ten SES üyeleri de ihraç edildi.
Barış akademisyenleri hakkında soruşturma açılması emrini vererek görevlerinden uzaklaştırılmalarına sebep olan eski rektörü Prof. Dr. Adnan Kasman da, hakkında başlatılan ‘FETÖ’ soruşturması nedeniyle işinden uzaklaştırılmıştı.
Akademisyenlerden yapılan açıklamalar
Evrensel’den Metehan UD haberinde röportajla duygu ve düşüncelerini açıklayan akademisyenler, barış bildirisindeki imzalarının arkasında olduklarını ve düşüncelerinden geri adım atmadıklarını belirterek, AKP iktidarını eleştirmeye devam ettiler. Akademisyenlerin röportajları şöyle:
‘OHAL kalksa bütün OHAL yasaları devam edecek’
Tıp Fakültesinden Prof. İzge Günal:
” Biz zaten açığa alındığımız gün atılmıştık. İdari anlamda hiçbir kaybımız yok. Zaten çalışmıyorduk, pasaportumuza el koymuşlardı. Sadece açtığımız yürütmenin iptali davalarının düşmesine sebep olacak. Bana soranlara ‘Ben zaten atıldım’ diyordum. Ben zaten davayı kazandığımda geri dönebileceğimizi de düşünmüyordum. Bu politik bir süreç. Yargı sürecimiz yine devam edecek ama bu süreci biz ancak siyasi olarak kazanabildiğimizde sonuç alacağız. Ben ve tüm ihraç edilen arkadaşlarımın gerçek yeri olan üniversitelere dönüşü, ülkenin politik gündeminin değişimesi ve AKP’nin gidişiyle mümkün olacak. Birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. ‘OHAL’i kaldırıyoruz’ söylemleri de gerçekçi değil. Kağıt üzerinde OHAL kalksa bütün OHAL yasaları devam edecek.
‘MUHALEFET BU SÜREÇTE ETKİLİ ADIM ATMADI’
İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden Prof. Dr. Ayşen Uysal:
“ İhraç eden ve ettiren kötülük kadar muhalefetin de sorumluluğu büyük bence bu noktada. Sonuçta iktidar bunu dillendirdi ‘Binlerce kişiyi ihraç edeceğim’ diye. Tek ses çıkmadı, herkes kendi işine gömülmüştü. Mazbata derdine düştüler. Bunu affetmeyeceğim. Etkili bir adım gelmedi muhalefetten bu konuda. Tek tek bireyler olarak korkmadık, geri adım atmadık, sözümüzü söyledik ama onlar örgütlü yapılar olarak hep korkak davrandılar. Sadece bugün için demiyorum, uzunca süredir ülke benim için kötülükler ve kötülüğe sessiz kalanlar ülkesi oldu. Kasman’la birlikte açığa alınmak hakaret olarak gördüm kendime ama maddi dünyanın adaletine inanıyorum. Adalet yerini bulmuştur ama yine de bu kadar korkak, bu kadar iktidara bağımlı biriyle aynı KHK ile ihraç edilmiş olmak ihraç edilmiş olmaktan üzüntü duyuyorum açıkcası. ‘Amerika’da doktora yaptım’larla akademisyen olunmuyor, üniversite yöneticisi hiç olunmuyor. Akademisyen dediğin zor zamanlardaki duruşu ile şekillenir.”
‘ATTIĞIMIZ İMZANIN ARKASINDAYIZ’
İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümünden Arş. Gör. Aydın Arı:
“Hükümetin politikaları ya da uygulamaları bizi ilgilendirmez. Niçin imza attığımızı ve sonuçlarının ne olacağını gayet iyi biliyorduk. Attığımız imzanın arkasındayız. Yaptığımız eylemin sorumluluğunu üstleniyoruz. Pişman değiliz. Devletin standart baskı yöntemlerinden biri bu. Dün yaptığımız gibi bugün de yarın da barışı savunacağız. Adnan Kasman da kendi etti kendi buldu. Yaptığı hukuksuz işlemlerin karşılığını aldı.”
‘HAREKETLENME YARATACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM’
Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarım Bölümünden Öğretim Görevlisi Emel Yuvayapan :
“Açığa alındığımız için beklediğimiz bir şeydi. Bu duruma hazırdık ama kısa bir süre içinde hep birlikte geri döneceğiz. Artık sadece dayanışmanın mümkün olmadığını, üniversiteleri yeniden kazanmak daha yoğun bir mücadelenin içine girileceğini düşünüyorum. Bir hareketlenme yaratılacaktır, sendikalar ve diğer meslek örgütlerinde de. Kasman kendisini korumak için bizi açığa almıştı fakat bir işe yaramadı, bizimle beraber gitti.”
‘BİZİ TEMİZLEMEK İSTEDİ KENDİSİ TEMİZLENDİ’
Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nden Arş. Gör. Özer Yersüven:
“ Uzun zamandır beklediğimiz bir karardı. Geçen süreçte de bunun yaşanacağına dair işaretler vardı. Atamalarımız yapılmadı, çok tuhaf gerekçelerle her seferinde başvurumuz reddedildi. İşin bu noktaya geleceğini tahmin ediyorduk. Bizim için sürpriz olmadı açıkçası. Bizleri ‘temizlemek’ için getirilen rektörün kendisi de sonrasında ‘temizlendi’. Usul böyleymiş demek ki. Ege Üniversitesi’nde de benzer bir durum yaşanmıştı. Kasman’ın da kabusu biz olduk.”
‘SADECE KAMUDAKİ GÖREVİMİZİ ALDILAR’
Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden Arş. Gör. Dilek Karabulut:
” Bizim sadece üniversitedeki kamu görevimizi aldılar. Gerçeği araştırma, ifade etme, yazma gücümüzü; vicdanımızı, aklımızı elimizden alamazlar. Tüm otoriter rejimler gibi bu da bitecek. Yalan, baskı, kötülük ve savaş hiçbir zaman doğru, özgürlük ve barış karşısında çok uzun süre direnemez. Yeter ki hep beraber bunlar için mücadele etmekten vazgeçmeyelim, biz vazgeçmeyeceğiz.”
emek.org.tr