COVİD19 Kabusunu yaşamaya devam edeceğiz!
Sağlık Bakanlığı tarafından “Açıklanan Kararlar, Daha Fazla Hastalık ve Ölüm Habercisidir”.
“HALK SAĞLIĞINI GÖZARDI EDEN, EKONOMİK KAYGILARI ÖNCELEYEN BİR POLİTİKA”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Covid 19 ile mücadelede kısıtlamaların büyük ölçüde terk edileceğini, mücadelenin bireysel olarak sürdürülmeye devam edeceğini açıkladı. DSÖ’nün 11 Mart 2020’de ilan ettiği pandemi ilanının ardından getirilen maske zorunluluğu açık alanlarda kaldırılırken kapalı alanlarda havalandırma ve mesafe gibi şartlara göre uygulanacak. Ayrıca HES kodu zorunluluğu ilgili uygulama da sona erecek. Okullardaki durum da pozitif çıkanın izolasyona alınması şeklinde eğitim aksatılmadan devam edecek.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), koronavirüs pandemisine yönelik önlemlerin gevşetilmesine tepki gösterdi.
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Meltem Günbeği ise kararların, mevcut sağlık politikalarına karşı yürütülen hak mücadelesinin önemini bir kez daha gösterdiğini vurguladı. Günbeği, hem sağlık çalışanlarını hem de toplumu sağlık hakkı mücadelesini yükseltmeye çağırdı.
Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, kararlar bilimsel ölçütlere dayalı bir başarı doğrultusunda alınsaydı sevinebileceklerini fakat mevcut şartlarda kararların “ağır bir yenilgi ve pes ediş” anlamına geldiğini belirtti. İki yılda 300 bine yakın ölüm, ekonomik çöküş, korumasız bırakılan bireyin intihar yönelimi, eğitimsiz dönemler, 65 yaş üstü nüfusun korunmasız bırakılması gibi sorunları sıralayan Davutoğlu Şenol, kırılgan kesimlere ekonomik ve sosyal olarak büyük bir fatura çıkacağını kaydetti.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararlar ile yaşam hakkını ihlal ettiğini bir kere daha vurguluyor, Bilim Kurulu’nda yer alan üyeleri de mesleki ve kamusal sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz” dedi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün yaptığı açıklamada koronavirüs salgınına yönelik tedbirle ilgili Bilim Kurulu’nda alınan son kararları açıklamıştı. Koca, açık havada maske takma zorunluluğuna ve HES Kodu uygulamasına son verildiğini duyurmuştu.
TTB, yaptığı bir açıklamayla tepki gösterdi. “Açıklanan Kararlar, Daha Fazla Hastalık ve Ölüm Habercisidir” başlıklı açıklamaya, Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, üyeler Güçlü Yaman, Esin Davutoğlu Şenol, Levent Akyıldız Meltem Günbegi ve Oğuz Kılınç katıldı.
“HALK SAĞLIĞINI GÖZARDI EDEN, EKONOMİK KAYGILARI ÖNCELEYEN BİR POLİTİKA”
TTB’nin açıklamasını Şebnem Korur Fincancı okudu. Fincancı, şubat ayının, ölüm sayısı açısından 24 aydır süren pandeminin en kötü beşinci ayı olduğunu belirterek alınan yeni kararlara ilişkin şunları söyledi:
“Bilimsel dayanaktan yoksun, salgının ülkemizde verili gerçekliği ile bağdaşmayan düzenlemeler, algı yönetimini merkeze alan tutumunun yeni bir adımıdır. Bu adım, siyasi iradenin salgının başından bu yana halk sağlığını göz ardı eden, fakat ekonomik kaygıları önceleyen politikaların devamıdır.
Tamamlanmış aşı oranımız halen toplumsal bağışıklık için gereken düzeyden çok uzakta; bilimsel veriler ise maske, mesafe ve havalandırmanın hâlâ kritik önem taşıdığını göstermektedir. Yapılmakta olan PCR testlerinin pozitiflik oranları, âdeta kaçınılmaz olarak yapılması gerekenler dışında belli sayılara takılıp kalmış olunmasına ve tanısal/tarama amaçlı hızlı antijen testi gibi yöntemlerle desteklenmemesine rağmen oldukça yüksektir.
Açıklanan Kararlar, Daha Fazla Hastalık ve Ölüm Habercisidir!
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi ve Pandemi Çalışma Grubu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından açıklanan yeni pandemi kararlarına ilişkin 3 Mart 2022 günü çevrimiçi bir basın toplantısı ile değerlendirdi.
Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, kararlar bilimsel ölçütlere dayalı bir başarı doğrultusunda alınsaydı sevinebileceklerini fakat mevcut şartlarda kararların “ağır bir yenilgi ve pes ediş” anlamına geldiğini belirtti. İki yılda 300 bine yakın ölüm, ekonomik çöküş, korumasız bırakılan bireyin intihar yönelimi, eğitimsiz dönemler, 65 yaş üstü nüfusun korunmasız bırakılması gibi sorunları sıralayan Davutoğlu Şenol, kırılgan kesimlere ekonomik ve sosyal olarak büyük bir fatura çıkacağını kaydetti.
Güçlü Yaman, fazladan ölümler ve aşılama başlıklarında Türkiye ile dünyadaki farklı ülkeler arasında karşılaştırmalar yaptı. Yaman, Türkiye’nin yüksek ölüm sayıları ve düşük aşılama oranları ile bu kararları almasını eleştirdi.
Prof. Dr. Oğuz Kılınç, kararları “virüse serbest dolaşım hakkı” olarak niteledi. Kararlar açıklandığı sırada Bilim Kurulu üyelerinin yüksek korumalı maske kullanmasının ve tedbirleri kaldırılırken müzik yasağının sürmesinin ironi olduğunu kaydeden Kılınç, tam aşılı olmayan çok sayıda insanın yoğun bakımlarda olduğuna dikkat çekti, sorumluluğun karar vericilerde olduğunu ifade etti.
Dr. Levent Akyıldız, Sağlık Bakanı’nın “bireysel sorumluluk safhasına geçiş” vurgusunun kamu otoritesinin kendi yükümlülüğünden kurtulma çabası olduğunu dile getirdi. Sağlık çalışanlarının büyük bir yük ile karşı karşıya bırakılması, kapalı alanlara dönük herhangi bir havalandırma denetimi olmaması, güçlü bir aşılama teşviki yapılmaması gibi sorunları sıralayan Akyıldız, “Önümüzdeki gerçekliği bir gözümüzü kapadığımız için yok saymak, her can kaybı için sorumluluk doğuracaktır” diye konuştu.
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Meltem Günbeği ise kararların, mevcut sağlık politikalarına karşı yürütülen hak mücadelesinin önemini bir kez daha gösterdiğini vurguladı. Günbeği, hem sağlık çalışanlarını hem de toplumu sağlık hakkı mücadelesini yükseltmeye çağırdı.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı tarafından okunan açıklama şöyle:
Açıklanan Kararlar, Daha Fazla Hastalık ve Ölüm Habercisidir
Dün Sağlık Bakanı tarafından açıklanan kararları halk sağlığı bakımından kaygıyla karşılıyoruz. Bilimsel dayanaktan yoksun, salgının ülkemizde verili gerçekliği ile bağdaşmayan düzenlemeler; algı yönetimini merkeze alan tutumunun yeni bir adımıdır. Bu adım, siyasi iradenin salgının başından bu yana halk sağlığını göz ardı eden, fakat ekonomik kaygıları önceleyen politikaların devamıdır.
Geçtiğimiz ay içinde sadece resmî açıklamalara göre dahi COVID-19’dan 7029 kişi (günlük 251 kişi) hayatını kaybetti. Şubat ayı, ölüm sayısı açısından 24 aydır süren pandeminin en kötü beşinci ayı olurken, 2022 yılının ilk iki ayındaki ölümler 24 aylık pandemi ölümlerinin %13’üne; son altı aydaki ölümler ise %40’ına karşılık gelmektedir. Aynı şekilde, günlük aşılama sayılarında sürecin en düşük günlük aşılama sayılarını görüyoruz, aşılamayı teşvik için gerekli çabalardan ve kararlılıktan yoksun bir salgın yönetimi görev başındadır. Tamamlanmış aşı oranımız halen toplumsal bağışıklık için gereken düzeyden çok uzakta; bilimsel veriler ise maske, mesafe ve havalandırmanın hâlâ kritik önem taşıdığını göstermektedir. Yapılmakta olan PCR testlerinin pozitiflik oranları, âdeta kaçınılmaz olarak yapılması gerekenler dışında belli sayılara takılıp kalmış olunmasına ve tanısal/tarama amaçlı hızlı antijen testi gibi yöntemlerle desteklenmemesine rağmen oldukça yüksektir.
Semptomu olmayana test yapılmayacağı kararı ve kamusal alanların, toplu yaşam/kullanım alanlarının HES kodu dahil hiçbir ön tedbire gerek kalmaksızın kısıtlamalardan azade tutulması, hastalık dolaşımının sürmesi ve artması anlamı taşımaktadır. Yeterli aşı korumasına dahil olmayan ülkemizde kaç yurttaşımızın önlenebilir nitelikte ölümünün göze alınabildiği yanıtlanmalıdır. Bu koşullarda maskenin bireysel sorumluluğa terk edilmiş olması ve gerçek dışı bir rehavet yaratılmasını haklı kılabilir bir salgın kontrolüne sahip değiliz. Havalandırma konusunda yapılan açıklamada ise “iyi havalandırılan ortamlar”ın hangi yolla denetlenebileceği açık değildir. Daha önce yapılmamış denetimlerin nasıl sağlanabileceğine, belirlenebileceğine dair düzenleme; kontrol ve farkındalık konusunda somut herhangi bir adım atılmamışken sadece yurttaşın bunu nasıl belirleyebileceği de yanıtlanması gereken sorulardır.
Pandeminin ikinci yılında yorgunluğunu, yıkımını zorlu hayat koşullarıyla yaşayan yurttaşlarımız; tükenme eşiğinde özveri ile çalışan hekimlerimiz ve sağlık emekçilerimiz yeni bir evreye adım atmış oldu. Bu evre; göstermelik söylemlerden dahi vazgeçilerek kamusal sorumluluğun alınmadığı ve halk sağlığının geri plana itildiği, salgın yönetiminin salt siyasi öncelikler ve tercihlerle belirlendiği bir aşamadır. Tüm yurttaşlarımızı salgının yeterli kontrolünün sağlanmamış olduğu bilgisiyle uyararak gerek kendileri ve sevdikleri gerek toplumsal bakımdan aşılarını tamamlamaya; maske, mesafe, havalandırma önlemlerinin kritik önemini koruduğu konusunda duyarlı, özenli ve dikkatli olmaya; bilime uygun adımlar atılması için taleplerini yükseltmeye davet ediyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararlar ile yaşam hakkını ihlal ettiğini bir kere daha vurguluyor, bilim kurulunda yer alan üyeleri de mesleki ve kamusal sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz.
Türk Tabipleri Birliği Pandemi Çalışma Grubu
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
Emek.org.tr