AKP iktidarının şeker fabrikalarını özelleştirme kapsamında satışa çıkarması kararı karşısında, sendikalar ve meslek örgütleri, yaptıkları açıklamalarla özelleştirmeye karşı çıkarak kararın geri alınmasını istedi.
Fabrikaların satışıyla birlikte AKP iktidarı tepkileri toplarken, ABD kökenli CARGİLL, Türkiyeli ÜLKER şirketlerinin çıkarlarının gözetildiği savunuldu. Kamu yatırımı olan fabrikaların özelleştirilmemesi gereğiyle birlikte, şeker pancarı tarımı ve şeker sanayii işçilerinin bu özelleştirmeden zarar göreceği vurgulanıyor.
KESK’e bağlı TARIM ORKAM-SEN ve DİSK/GIDA-İş, özelleştirme sürecine başlanılan 14 şeker fabrikası ile ilgili açıklamalarda bulunarak: “Ülkemizin değerleri, şeker fabrikaları sermayeye peşkeş çekiliyor! Şeker fabrikaları halkındır satılmasın!” dedi.
Şeker-İş sendikası ise, özelleştirme kararı karşısında tepki göstererek yargıya başvuru yanı sıra, kampanya başlatarak toplumsal tepkiyle kararın geri alınması için çalışmaya başladı.
Öte yandan TMMOB da yaptığı açıklamada şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sonucunda “halkın yoksullaşacağı” konusuna dikkat çekerek özelleştirmeyi eleştirdi.
AKP iktidarının 14 şeker fabrikası için aldığı özelleştirme kararına karşı KESK/TARIM ORKAM-SEN ve DİSK/GIDA-İŞ’ten basın açıklamaları yapıldı.
“Şeker Fabrikaları TEKELLER’e sunuluyor”
Açıklamasında şeker endüstrisinin buğdaya göre 4.4 kat ve ayçiçeğine göre 1.8 kat değer sağladığını aktaran TARIM ORKAM-Sen “şeker endüstrisine göz diken uluslararası tekeller, sektörün karlılığından istedikleri payı almak istiyor. Şeker fabrikaların yangından mal kaçırır gibi ABD merkezli ‘Cargill Raporunun’ ardından satışa çıkarılacak olması manidardır. ABD merkezli Cargill raporunda şeker fabrikalarının biran önce özelleştirilmesi istenmişti” dedi.
TARIM ORKAM-SEN açıklamasında şunlar söylendi:
ABD merkezli Cargill firmasının GDO’lu ürünler üzerine çalışmaları ile bilinmektedir. AKP iktidarının en büyük sermaye gruplarından biri olan Ülker ile ortaklığı olan ve Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üretimini gerçekleştiren firma, şeker pancarı üretiminde kotanın düşürülmesini talep etmiş, Ülker’in bir dizi ürününde doğrudan hammadde üretimi noktasında desteği olan Cargill, şeker endüstrisinin değişmesi gerektiğini savunmuştur.
Diğer yandan, Şeker fabrikalarının yapı ve arsalarının şehirlerin en gözde yerlerinde olduğu göz önüne alındığında, böylesi karlı bir alanın tekellerin iştahını kabartması kaçınılmaz görünüyor.
Şeker Fabrikalarının Satılması Bir Halk Sağlığı Sorunudur!
Ülkenin pancar üretiminden çekilmesi, şeker ihtiyacının tamamen mısırdan yapılan nişasta bazlı şekerlerden karşılamasına neden olacaktır.
Dünyada nişasta bazlı şeker üretimi gerilerken Türkiye’de % 4 büyümektedir. Fransa, Hollanda, İngiltere, Almanya gibi birçok Avrupa ülkesinde yasaklamalara gidilirken en büyük üretici ABD’de bile nişasta bazlı şeker (NBS) kotasını düşürmektedir. Türkiye’de ise 2014-2015 yılında Bakanlar Kurulu tarafından kota % 30 artırılmıştır.
Genetik yapısına müdahale edilmiş mısırdan üretilen tatlandırıcıların halkın sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri kaçınılmazdır. Mısırdan üretilen tatlandırıcıların kansere neden olan etkileri tartışılmaktadır. Bu nedenle pancardan şeker üretiminden vazgeçilmesi halk sağlığı açısından zararlıdır.
Ancak, Şeker pancarı üretimi halk sağlığına ve doğaya pekçok faydası bulunmaktadır. Bir dekar şekerpancarı alanı, üç (3) dekar çam ormanından daha fazla oksijen sağlar. Ekolojiktir. GDO’lu yem yerine Pancar küspesi kullanılabilmektedir. Nişasta bazlı şeker ve ürünleri piyasaya ucuz sunulabilir fakat şeker pancarı şekerindeki kalitenin bulması mümkün olmayacaktır.
Bilinmelidir ki, bu fabrikaların özelleştirilmesi, insan sağlığına ilişkin zararları bilinen NBŞ sektörünün kısa sürede büyümesini sağlarken pancar şekeri üretimi azaltarak, çok sayıda çiftçimizin ve tarım alanlarımız üretim süreçlerinin dışında kalmasına neden olacaktır.
Gıda-İş: “Düşük ücret, daha ağır ve uzun çalışma koşulları”
Türkiye’de yılların birikimiyle kurulan ülkenin en temel üretim tesisleri, üretimin yanı sıra istihdama, sosyal ve ekonomik kalkınmaya önemli katkıları bulunmuş kamuya ait fabrika ve tesislerin geçtiğimiz yıllar içinde birer birer özelleştirilerek kapatıldığını veya özel sektöre devredildiğini hatırlatan Gıda-İş “Hükümet tarafından haraç mezat gerçekleştirilen özelleştirmenin temel hedefi, kamusal üretimi yok etmek, özelleştirme üzerinden yerli ve yabancı sermaye için yeni kar alanları açmaktır” dedi.
Gıda-İş açıklamasında şunlar söylendi:
“Özelleştirelim güzelleştirelim” sloganlarıyla çıkılan özelleştirme yolunun, hem işçiler hem de üretici köylülük için bir yıkım olduğu defalarca görüldü. Bizler bu özelleştirme sürecini Sümerbank’tan, Tekel’den, Seka’dan vd. çok iyi biliyoruz. Yüz binlerce işçinin çalıştığı fabrikalardan geriye bir iz bile kalmadı. Uluslararası tekelci sermaye ve işbirlikçisi hükümet tarafından özelleştirilen fabrikalar yetmemiş olacak ki şimdi de gözlerini şeker fabrikalarına diktiler. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi demek; on binlerce işçinin, milyonlarca pancar üreticisinin işsizliğe, topraklarını terk etmeye, sefalete, güvencesizliğe ve sosyal hak kayıplarına sürüklenmesidir.
‘Özelleştirilen yerlerdeki işçiler başka fabrikalara geçebilir ya da şirketle anlaşabilir’ denmesi, işçinin hakkının kaybolmayacağı anlamı taşımıyor. Kalan fabrikaların da kısa zamanda özelleştirileceği ve şirkete geçen işçilerin yerinden yurdundan olmamak için patronun düşük ücret, daha ağır ve uzun çalışma dayatmalarını kabul etmek zorunda kalacağı ve ilk uygulamanın sendikasızlaştırma ya da sendikayı işlevsizleştirme olacağı çok açıktır.” denildi.
emek.org.tr