32. Kuruluş yıldönümü nedeniyle, İHD Genel Merkezi, kuruluş yıldönümü için bir basın açıklaması yayımlarken yerel kurumlarda ise etkinlikler düzenlendi.
İHD merkezi açıklamasında “İnsan hakları mücadelemiz sürüyor, sürecek” denilerek insan hak ve özgürlüklerine vurgu yapıldı. Özellikle son yılların Devlete, sisteme ve AKP iktidarı sürecine yönelik demokrasi sorunları ekseninde eleştirel yaklaşımların yer verildiği , insan hak ve özgürlüklerin yönelik saldırı ve daralmaları ele alan değerlendirme ve öneriler açıklamada yer aldı. Özellikle OHAL in kalıcılaştırılacağı endişesi paylaşılarak, demokratik hak ve özgürlük alanlarının ve kullanımının genişletilmesi istendi.
17 Temmuz 1986’da arasında mahpus yakınları, aydınlar, yazarlar, gazeteciler, yayıncılar, ev kadınları, akademisyenler, avukatlar, hekimler, mimar ve mühendisler, öğretmenlerin de olduğu 98 kişinin imzasıyla kurulan İnsan Hakları Derneği (İHD) bugün 32 yaşında…
“Rejimin karakteri: anti-demokratik ”
Sistemin ve İktidarın gittikçe otoriterleştiğine vurgu yapılan İHD açıklamasında, OHAL koşullarında gerçekleştirilen 24 Haziran 2018 seçimleri sonucunda Türkiye yeni rejimine geçildiği belirtilirken, seçimde manipülasyon yapıldığına dair bulgular ve manipülasyona zemin hazırlayan yasal alt yapı uzun süre tartışılacağına da dikkat çekildi. Açıklamada tek kişi yönetimine dayalı anti demokratik karakteri ağır basan bir rejimdir. Bu rejimi adlandırmak bu zamanın işi değildir. Ancak şunu belirtebiliriz ki rejimin karakterinin antidemokratik olduğu kesindir” denildi.
İHD’ nin yıldır yürüttükleri insan hakları mücadelesine ilişkin 10 maddelik öneri ve talepleri şöyle sıralandı:
1-Türkiye’nin demokratikleşebilmesi için gerçek bir çatışma çözümü gerçekleştirmesi ve geçmişi ile yüzleşmesi gerekmektedir. Türkiye’nin, Kürt sorununu kabul edip çözecek yeni bir barış sürecine ihtiyacı bulunmaktadır. Bununla birlikte başta Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı talepleri olmak üzere ötekileştirilen tüm kesimlerin insan hakları taleplerini kabul edecek yeni bir siyasi iradeye ihtiyaç vardır.
2- Türkiye’nin gerçek bir çatışma çözümü ile birlikte yeni ve demokratik bir Anayasaya ihtiyacı bulunmaktadır. Yeni ve demokratik Anayasa yapılmadığı sürece darbeci generaller tarafından yapılmış 82 Anayasası üzerinde yapılacak değişikliklerin çözüm getirmesi mümkün değildir. Şu anda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Modeli diye isimlendirilen değişikliklerin bariz özelliği anti demokratik tek kişi yönetimi olmasından ibarettir.
3- İfade özgürlüğü demokrasinin temelidir. Demokrasiye giden yolun açılabilmesi için ifade özgürlüğünün mutlaka sağlanması gerekir. Düşünceyi açıklama ve basın özgürlüğü sağlanmadan demokrasiye giden yolun açılması olası gözükmemektedir.
4- Türkiye’de son 2 yılda yapılan seçimler göstermiştir ki demokrasi ve insan haklarından yana güçlü bir toplumsal muhalefet bulunmaktadır. Toplumsal muhalefetin en geniş tabanda demokrasi ve insan hakları ilkesinde birleşik mücadele yürütmesi halinde sosyal mücadele ile Türkiye’nin demokratikleşmesi sağlanabilir. İnsan hakları savunucuları olarak bu mücadelenin içerisindeyiz.
5- Türkiye’nin geçmiş siyasi tarihi incelendiğinde Osmanlı Devletinden beri devam eden parlamenter demokratik sistemin inşası ve demokratikleşmesi mücadelesinin tek kişi yönetimi ile kesintiye uğraması oldukça büyük bir geriye gidiştir. Siyasi iktidarın resmi ideolojiyi bu şekilde var edemeyeceğini anlaması ve her gelişmiş ülke gibi sorunlarla yüzleşmesi gerekmektedir. Bu bakımdan Türkiye’nin sorunları demokratik sistem içerisinde çözülebilir. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin olmadığı, demokrasinin tabana yayılmadığı ve yerel demokrasinin gelişmediği 81 milyon nüfuslu bir ülkenin oldukça katı ve otoriter bir rejimle sorunlarını çözmesi mümkün değildir.
6- Kuvvetler ayrılığı ilkesinin önemi kendisini bağımsız ve tarafsız yargıda gösterir. Hukukun üstünlüğü ilkesine uygun bir yargı yapılanması olmadan adaletin yerini bulması mümkün değildir.
7- Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi devlet içi çete yapılanmalarının tasfiye edilmemiş olmasıdır. Kontrgerilla gerçeğinden sonra Fethullah Gülen örgütünün devlet içindeki varlığının askeri darbe girişimine kadar kendisini göstermesi tehlikenin ne kadar büyük olduğunu ortaya koymuştur. Ancak tasfiye edilen yapıların yerine yeni yasa dışı yapılanmaların oluşmaması için demokratik yönetim şarttır. Bununla birlikte cezasızlık politikası ve kültürüne son verilerek, suç işleyen devlet görevlilerinin korunmasından vazgeçilmelidir.
8- Otoriterleşme ile birlikte ekonomik ve sosyal haklardaki gerileme artarak devam etmektedir. İşçi ve emekçilerin haklarının verilmemesi için de otoriterleşmede ısrar edilmektedir. Bu dönem ekonomik ve sosyal hak mücadelesi artarak devam etmelidir.
9- Türkiye’de insan hakları bilinci ve kültürünün gelişmesine oldukça önemli katkıları olan İHD’nin ve insan hakları savunucularının insan haklarını savunma hakkı kabul edilmelidir. İnsan hakları savunucuları üzerindeki yargı yolu ile baskı politikasına son verilmelidir.
10- Siyasi iktidar yaklaşık 2 yıldır süren OHAL’i uzatmayarak kaldıracağını ilan etmiştir. Ancak Meclis’e sunulan yasa teklifi ile OHAL’in kalıcı hale geleceği endişesi bulunmaktadır. OHAL süresince çıkarılan 32 KHK ile 100’lerce yasada yapılan 1000’lerce değişiklik gözden geçirilmeli ve kalıcı OHAL rejiminden vazgeçilmelidir. Unutulmamalıdır ki OHAL zamanında zarar gören sadece ve sadece temel hak ve özgürlükler ile bu özgürlükleri kullanan kişilerdir.
emek.org.tr