Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Sayıştay tarafından yapılan kamu denetiminden çıkarılıp Cumhurbaşkanlığı inisiyatifine veriliyor.
Neden..?
Cumhurbaşkanlığı sistemi başlığı altında devlet kurumlarına yönelik değişim ve dönüşüm devam ederken, özellikle emekçilerin demokratik hak ve kazanımlarına yönelik hak gaspları da sürüyor. Kararnamelerle sağlanan bu değişimlerde izlenen hukuksuzluk olgusuna dikkat çekilerek sendikalar, meslek örgütleri ve aydınlar tarafından eleştiriyor.
Örneğin Asgari Ücret Tespit komisyonu, çalışma hukuku kapsamında iş kanunu sistematiği dışına çıkarılarak doğrudan cumhurbaşkanına bağlı bir kurul haline getirilmesi, benzer şekilde sendikaların hukuksuz biçimde Anayasa, ILO ve Toplu İş sözleşmesi Kanunu’na aykırı biçimde Devlet Denetleme Kurulu (DDK) denetimine sokulması olayı bunlardandır.
Yeni bir hukuksuzluk örneği ve yönelimi ise, Cumhurbaşkanlığı 4 nolu kararnamesiyle Sosyal Güvelik Kurumu (SGK), Sayıştay denetimi dışına çıkarılıyor. Amaç SGK’ nın kamusal denetimin dışına çıkarılmasıdır. Ancak ‘kanun mu yoksa kararname mi üstün?’ tartışmasının ötesinde Cumhurbaşkanlığının bu kamu kurumunun denetimini kendi denetiminde tutması ve özellikle de kamu denetiminin kaldırılması isteği belirleyicidir. Önce kanun içeriği boşaltıldı, ardından kararname yöntemiyle uygulama yapıldı. Yöntemde de ‘ustalık’ var yani…
Bu konuda sorgulayıcı ve aydınlatıcı olduğu için Cumhuriyetten Çiğdem Toker yazısını yayınlıyoruz.
Çiğdem Toker yazdı:
SGK neden Sayıştay’dan kaçırıldı?
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sayıştay denetimi dışına çıkarıldı. Her şeyi yeniden düzenleyen Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinden 4 No’lu olanı, SGK’yi de ele alırken, kurumun Sayıştay denetimine tabi olduğu maddesini metne yazmadı.
Tık. İşte bu kadar. Bir küçük cümle, birkaç tuş hareketi: SGK artık Sayıştay denetiminin dışındadır.
SGK’nin, TBMM; yani aslında halk adına yapılan bir denetim olan Sayıştay denetiminden kaçırılması demek, hesaplarının karartılması demektir.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu sordu:
– 70 milyon çalışana, emekliye ve hak sahibine hizmet veren
– 2017 itibarıyla, 288 milyar TL geliri ve 312 milyar TL gideriyle, devlet bütçesinin yarısına yakın bütçeye sahip SGK neden denetimsiz bırakıldı?
Sayıştay: Hesaplar güvenilir değil
Meğerse cevaplar yine Sayıştay raporunda duruyormuş. SGK hesaplarını denetleyen son Sayıştay raporu (2016) inanılmaz…
Yerim elverdiği ölçüde paylaşacağım. Önce, durumu en yalın özetleyen 37.sayfadaki “Denetim Görüşü” maddesine bakalım:
“SGK 2016 yılına ilişkin mali rapor ve tablolarının – ‘Denetim Görüşünün Dayanakları’ bölümünde açıklanan nedenlerden dolayı-doğru ve güvenilir bilgi içermediği kanaatine varılmıştır.”
Özetleyelim:
Sayıştay, SGK rapor ve tablolarının güvenilir bilgi içermediğini açık açık yazmış.
Gelelim “açıklanan nedenler”e. Sayıştay’ın SGK rapor ve tablolarını “doğru ve güvenilir” bulmaması, 15 ayrı bulguya dayanıyor. Bir kısmı teknik gelebilir. Ama tarihe kayıt düşmek açısından dilini sadeleştirerek bu listeyi vereceğim;
Alacaklar takip edilmemiş
– Kurum alacaklarının mali tablolarda tam, doğru ve zamanında muhasebeleştirilmemesi ve raporlanmaması
– Faaliyet ve alacak hesaplarına ilişkin tahsilatların emanet hesaplarından mahsup edilmemesi nedeniyle SGK’nin varlık ve yükümlülükleri ile faaliyet sonuçlarının hatalı raporlanması
– Geçici/Kesin teminat niteliği taşımayan tahsilatların hatalı raporlanması
– Kurum alacaklarıyla ilgili icra işlemlerinin muhasebe sistemine aktarılmaması
– Kurum alacaklarının terkinine ilişkin iş ve işlemlerin hatalı raporlanması
– Kurumun kamu zararı ve fazla ödemelerinin takip ve tahsilatına ilişkin muhasebe kayıtlarının mali tablolara doğru yansıtılmaması
– Bazı prim borçları hakkında yasal işlem başlatılmaması
– Süresinde ödenmeyen hizmet borçlanmalarına ait tahakkuk kayıtlarının güncellenmemesi
– Müşterek emeklilik paylarına ilişkin kurum ve sandıklar arası hesaplaşmanın usulüne uygun yürütülmemesi
– Hazine ile SGK arasında imzalanmış ikraz anlaşmalarına dayalı olarak kullandırılan kredilerin hatalı raporlanması
– Mahsup dönemine aktarılan avansların zamanında kapatılmaması
– Değer Hareketleri hesap grubunun tam ve doğru raporlanmaması
– Sözleşmeye bağlı gider taahhütlerinin mali tablolarda gösterilmemesi
– SGK mülkiyetindeyken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na devredilen, dinlenme ve bakımevi bedellerinin tahsil edilememesi
– SGK mülkiyetindeyken Maliye Bakanlığı’na devredilen taşınmazların bedellerinin tahsil edilmemesi.
Sayıştay denetçilerinin SGK’ye bu eksiklikler için yazdığı yazılara gelen ve ana kayıt sistemlerinin nasıl kurulamadığına dair resmi cevaplar ise ayrı bir ibret belgesi.
Aslında Sayıştay raporundaki sadece şu tespit, denetimden çıkarılmanın nedeni hakkında fikir veriyor:
“Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden,kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.”
Belli ki, doğru düzgün bir sistem kuramayıp, alacakların takibini yapamayan bir SGK’nin eninde sonunda hesap verme ihtimali, rahatsızlık yaratmış.
İyi de hangi karartma sonsuza dek sürmüş ki bu sürsün.
Bu da sürmez. Ama SGK gibi bir kurumu denetim dışına çıkarmanın bedeli bütün ekonomiye olur. (Ç.T. : 20 Temmuz 2018 – Cumhuriyet)
emek.org.tr