Emeğin sözü: Kamuda Toplu sözleşme görüşmelerine giderken

Kamu emekçilerinin 2018-2019 yıllarında çalışma koşulları, ücret artışı ile mali ve sosyal hakların belirleneceği toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri 1 Ağustos Salı günü başlayacak. Yaklaşık 3 milyon kamu emekçisi için sendikalar AKP hükümetiyle masaya oturacak. Sözleşme görüşmelerine Memur-Sen, Kamu-Sen, KESK heyetleri katılıyor. KESK dün yaptığı basın açıklamasında “3 milyonu aşan kamu emekçisi, 2 milyon kamu […]

Kamu emekçilerinin 2018-2019 yıllarında çalışma koşulları, ücret artışı ile mali ve sosyal hakların belirleneceği toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri 1 Ağustos Salı günü başlayacak.

Yaklaşık 3 milyon kamu emekçisi için sendikalar AKP hükümetiyle masaya oturacak. Sözleşme görüşmelerine Memur-Sen, Kamu-Sen, KESK heyetleri katılıyor. KESK dün yaptığı basın açıklamasında “3 milyonu aşan kamu emekçisi, 2 milyon kamu emekçisi emeklisi ve aileleri ile birlikte yaklaşık 15 milyon insanı ilgilendiren TİS sürecine maalesef OHAL karanlığı içinde giriyoruz” diyerek koşulları da ifade etmiş oldu.

TİS görüşmeleri öncesinde skandal

Görüşmelere birkaç gün kalmışken Devlet Personel Başkanlığı tarafından kasıtlı bir davranış sergilenerek skandal yaşandı. DPB, TİS görüşmeleri için verilen KESK listesine itiraz ederek listede KHK ile ihraç edilenlerin olduğu ve bunların değiştirilmesi istendi. Değiştirilmesi istenen listede KESK Eş Genel Başkanları Aysun Gezen ve Mehmet Bozgeyik ile KESK Hukuk ve TİS Sekreteri Yusuf Şenol, KESK uzmanları Özgür Yılmaz ve İsmet Aslan yer alıyordu. Bu isimlerde Gezen ve Bozgeyik KHK ile ihraç edilmişti. KESK yönetimi DPB itirazına itarz ile yanıt vererek, sözleşme iradelerinin kırılmasına izin vermeyeceklerini açıkladı.

Memur-Sen sergilediği sarı sendikal ve yandaş tutum biliniyor. Memur-Sen ücretlere toplam yıllık  %13 zam istedi. Dinci ideolojik-kültürel özelliğinin sergilendiği ‘helal gıda’, ‘Hac farizası izni’, ‘dini bayram ikramiyesi’ talepleri yanısıra kötü bir sendikacılık örneği de sergileyerek “kendi üyeleri için ayrıcalıklı daha fazla toplu sözleşme ikramiyesi”ni utanmadan istedi. AKP, Memur-Sen’in istediğinin altında ücret artışı vereceği söylenebilir. Ama kendi üyelerine ayrıcalık olarak istediği toplu sözleşme ikramiye farkı, onun sınıf sendikası dışında bir şey olduğu yolunda teşhir edilmesi için iyi bir malzemedir.

KESK,  toplu görüşme masasında dile getireceği talepleri Devlet Personel Başkanlığına iletti.

KESK talepleri

  • OHAL’in kaldırılması, KHK’lerin iptal edilmesi,
  • kamu emekçileri için en düşük maaşın 3 bin 450 TL olması,
  • Herkese güvenceli iş ve gelecek sağlanması,
  • Özelleştirilmeler durdurulması, sözleşmeli, taşeron, esnek, kuralsız çalışmanın yasaklanması,
  • Kamu emekçileri için asgari temel ücret belirlenmesi için bir Asgari Geçim Standardı Tespit Komisyonu oluşturulması,
  • Performansa göre çalışmaya-ücretlendirmeye son verilmesi,
  • Sözleşmeli statüde çalıştırılanlar 4/A kadrosuna alınması,
  • Kadrolaşma, sürgün, rotasyon, soruşturma, mobbing, mülakat gibi ayrımcılık yaratan bütün uygulamalara son verilmesi,
  • Herkese parasız, eşit, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde kamu hizmeti verilmesi,
  • Varlık Fonu’nun lağvedilmesi,
  • En az 50 çalışanın bulunduğu işyerlerinde, ücretsiz, nitelikli, anadilinde hizmet verecek kreş ve bakımevleri açılması,
  • seçilmişlerin yerine atanmış kayyımlar geri çekilmesi,
  • Gerici/mezhepçi eğitime karşı bilimsel, demokratik, özgürlükçü, laik ve anadilinde eğitim hakkı sağlanması.

Bilinir ki her toplu sözleşme dönemi günleri, emekçilerin işyeri, sendika, işveren, çalışma koşulları, hak kayıpları, yeni hakların talep edilmesi, saldırılar, vb. geniş bir yelpazede tartışmaların yaşandığı ve kolektif taleplerin öne sürüldüğü süreçlerdir. Bu dönem işçi ve emekçiler için bilinçlenme, çalışma koşullarını ve taleplerini sorgulama, yeni talepler ileri sürme ve bu temelde de mücadeleye yönelme dönemidir.

Bir diğer önemli konu da emekçilerin ekonomik-demokratik sınıf örgütü olan sendikal örgütlülük gücünün aynı işleme tabi tutulma sürecidir. Sendikalar, yeni bilinçlerle ve örgütlenme ataklarıyla birlik ve dayanışmaları yaşadığı, kendisini yenilediği süreçlerdir.

Belirtelim ki OHAL koşullarında açık saldırılara uğrayan KESK sendikaları ve üyeleri, tarihsel-toplumsal açılardan da örgütlenme, mücadele, dayanışma ve birlikte göğüs germe konularında kendilerini sorgulayacak, deneyimlerden süzülerek gelen yeni planlamalar ve yeni adımlar atabilecektir.

Bu sınıfsal olarak emekçilerin öz sorunu olmasının yanında toplumsa sorumluluklarını ve siyasal boyutlardaki talep ve mücadelelerini de yakından ilgilendiriyor.

15 Temmuz gerici faşist darbe girişimi ve Gülen cemaatinin AKP ile olan çatışmasının, toplumsal yaşama ve emekçilere çok büyük zararlar verdiği ortadadır. Emekçilerin kazanılmış haklarının birer birer budanması, baskı ve yasakların hakim olduğu, gerici kadrolaşma ve işten çıkarmaların siyasi olarak da artık keyfiliğe dayandığı toplumsal koşullarda taleplerin de siyasal olacağı ve OHAL kaldırılması-KHK lara son verilme hedefini içereceği açıktır. Yandaş sarı sendikaların teşhir edilmesi konusu da bu çabaların önde gelenlerindendir. Dolayısıyla OHAL sindirilme ve korku koşullarında, örgütlenme, bilinçlenme ve mücadele konularında yeni sayfaların açılması, bu yönde çabaların zorlanması yaşamsal önemdedir.

KESK genel kurul süreci kısa süre önce sona erdi. Bu örgütsel süreç yenilenme ve atak yapma anlamında önemli fırsat yaratmıştır. Hem örgütlenme dinamiklerinin güçlendirilmesi hem de KESK e bağlı sendikaların siyasal taleplerle yoğrulmuş TİS talepleri üzerine üye kitlesi içerisinde yaygın tartışma ve sorgulama için bir araç işlevi gördü mü? Biz KESK sendikalarında ve bölgelerde bu anlamda yoğun bir tartışma ve çalışma süreçleri gözlemleyemedik. Aslında bizimki bir özlem, bir bekleyiştir. Hantal yapılanmaların bir tür toz-duman içinde yenilenerek ve güçlenerek çıkması bir anlamda kitlesel, militan, sınıf sendikal örgütlenmesi özelliğidir. Ve bu da toplumsal siyasal koşullarla ilişkili, iç dinamik etkenlere bağlıdır.

OHAL koşullarında iş güvencesinin yok edilmesi ve olası 657 nin değiştirilme planları, OHAL ihraçları, AKP’nin yeniden cemaatlere dayalı kadrolaşma yapması; tümü iş güvencesi konusunda mücadeleci bir hattın üretilmesi anlamına geliyor. Elbette yaşadığımız siyasal toplumsal sorunlar yoğunluğu sendikaların ‘yandaşlık’ ve ‘sarılık’ ötesinde bir rotayla kitlesel militan sendikacılık ve hak mücadelesi sürecini geliştirmeleri de kaçınılmaz. Bu sendikal örgütlenmelerin yenilenmesi, kolektif, şeffaf, demokratik, katılımcı, bürokratik işleyişten uzak vb. demokratik ve devrimci özelliklerin yerleştirilmesi ve güçlendirilmesi kaçınılmazdır.

KESK’ te de gözlemlediğimiz örgütlenme gerilemelerinin panzehiri, bu özelliklerdeki sendikal dayanışma, birlik ve mücadele örnekleri yaratmaktan geçiyor.

İlgini çekebilecek diğer içerikler