Nasıl Bir Eğitim Sistemi?

EMEĞİN SÖZÜ: Nasıl bir eğitim sistemi? Eğitim sisteminde gericilik ve sömürü nereye kadar? 2022-2023 Eğitim-Öğretim yılı başladı başlamasına da eğitim sisteminin yapısal sorunları toplumsal yaşamımızda yakıcı biçimde gündem oluşturmaya devam ediyor. Yaklaşık 19 milyon öğrenci ve 1 milyon 200 bin eğitim emekçisi dün okullardaydı. Açıklamalara göre 670 bin öğrenci ise eğitim kurumlarının dışında kalmış durumdadır. […]

EMEĞİN SÖZÜ: Nasıl bir eğitim sistemi?

Eğitim sisteminde gericilik ve sömürü nereye kadar?

2022-2023 Eğitim-Öğretim yılı başladı başlamasına da eğitim sisteminin yapısal sorunları toplumsal yaşamımızda yakıcı biçimde gündem oluşturmaya devam ediyor.

Yaklaşık 19 milyon öğrenci ve 1 milyon 200 bin eğitim emekçisi dün okullardaydı. Açıklamalara göre 670 bin öğrenci ise eğitim kurumlarının dışında kalmış durumdadır. Yoksulluk ve yoksunluklar içinde başlatılan eğitim sürecinin bir çok sorununa dair vurgular da uçuşmaya başladı. MEB’e bağlı eğitim kurumları ve özel şirketlere bağlı ilkokul, ortaokul ve liselerin çöplük halindeki-kronik sorunları çözülmeden yeni eğitim-öğretim süreci başlamış oldu.

Rant odaklı, ticarileşmiş eğitim sisteminin kendisi başlı başına bir sorundur. Kamu hizmeti olarak parasız, bilimsel, anadilinde, laik ve eşit fırsat anlayışına dayanan kamucu/toplumsal eğitim sistemi kendisini her geçen gün daha da hissettiriyor. Biz emekçiler açısından bu acil ihtiyaç durumudur.

Özellikle yoksul emekçi halk kitlelerinin çocukları, her düzeyden eğitim hakkına uzak ve eşitsizliklerle dolu ayrımcılık zeminindedir. Özel okullarla devlet okulları arasındaki farkların aslında giderek azaldığı, niteliksiz eğitim ve eğitimin hemen her unsurunun paraya çevrilerek öğrenciye ve veliye dayatıldığı süreci yaşıyoruz. ‘Eğitim kalitesi’ nin düştüğü gerçeği ise eğitim bilimcilerin yaptığı önemli bir tespittir.

Eğitim sisteminde içerik, müfredat, öğretim koşullarındaki ilkellikler ve programların gerici, anti-bilimsel ve anti-demokratik karakteri belirleyici olmaya devam ediyor. Sadece İmam Hatip okullarının değil, kuran kursları, tarikat eğitim yuvaları gibi kurumların müfredat, eğitim personeli ve fiziki okul ortamlarının; siyasal iktidar ve sermaye açısından, bir temel eğitim olgusu olarak düşünüldüğü, görülüp anlaşılmalıdır. Dolayısıyla islami-dinci eğitim anlayışı ve uygulamaya geçirilen kimi unsurlarının da etkili kılınmaya çalışılması, temel bir mücadele alanı olarak önümüzdedir artık.

Sadece öğrenciler açısından değil eğitim emekçilerinin karşı karşıya olduğu eşitsizlikler, cinsiyetçi-ayrımcı uygulamalar, düşük ücret politikaları ve sömürü, özlük haklarında gerilemeler ve sendikalaşma konusunda yaşatılan baskı ve sindirme uygulamaları, eğitimcilerin yaşadıkları sorunları işaret ediyor.

Eğitim emekçilerinin sendikal hakkı ve taleplerini dile getirmeleri eylemlerinin, yakın zamanda polis saldırısı ve gözaltına alınmalarla karşılandığı bir ülkedeyiz. Eğitim emekçileri, mücadeleci sendikal örgütlenmede ısrarlı duruyorlar ve biz de bunu destekliyoruz.

Velilerin ekonomik-demokratik yaşam koşulları açılardan, geri ve ilkel koşullarda bulunmaları; fahiş eğitim masrafları yoksullukla birleşince eğitimde nasıl bir çıkmazda bulunduğumuzu da gösteriyor.

Sonuçta eğitim sistemi, eğitim unsurları bütünlüğünde; sistemin baştan sona değiştirilmesi gerektiği ve bunun da siyasal toplumsal iktidar ve rejimle sıkı ilişkisi olduğunun bilincine varılması gerekmektedir. Eğitim sistemi, kapitalizmden kurtulma sorunuyla sıkı ilişkilidir.

Okullarda dayatılan kayıt paraları, servis, yemek hizmetleri veya kitap sağlanmasında yaşanan sorunlar da dahil; sistem bazındaki tıkanmanın ve egemen sınıfların rant alanı haline getirdiği eğitim sistemini çok yönlü toplumsal bağlantılarıyla bütünlüklü ele almalıyız. Yaşadığımız toplumsal sorunlardan, siyasal iktidarın sınıfsal karakterinden bağımsız düşünemeyeceğimiz bir eğitim sistemi ile karşı karşıyayız.

Eğitim hakkının temel insani bir hak olduğu ve bunun da her türlü ticari hesabın dışında tutulması gerektiği konusunu vurgulamak isteriz. Eğitim parasız olarak temel evrensel bir olgu olarak yaşamımızda yer almalıdır. Her yurttaş, kadın, erkek ve lgbti bireyleri; gerici ve cinsiyetçi rollerinden arındırılarak ya da etnik köken veya inanç ve bölge farklılıklarına bakılmaksızın eşit bilimsel ve laik eğitim sistemine alınmalıdır. Halkların anadillerinde eğitimi yaşamsal önemde ve değerdedir. Her türlü faşizan düşünceden uzak kalınarak demokratik anadilde eğitim hakkına, inanç özgürlüğü bağlamında da merkez kamucu/toplumsal ve laik eğitim sistemine sahip olmamız gerektiğinin altını çizelim.

Bu talepler bakımından, mevcut eğitim sistemini çok yönlü eleştiriyor ve bir an önce kurtulmamız gerektiğini ifade ediyoruz. Bu anlamda işçi sınıfının ve emekçi halkların demokrasi mücadelesinin, anti-kapitalist toplumsal kurtuluş mücadelesinin ve bu yolda her türlü örgütlenme olanağının yaratılıp gerçekleştirilmesinin ne denli önemli olduğuna bir kez daha dikkat çekiyoruz.

Güncel eğitim sorunları nelerdir? Nasıl çözülmelidir?

-Eğitim ticari bir iş değildir. Eğitim tümüyle parasız sağlanan bir kamu hizmeti olmalıdır. Okullarda kayıt parası dahil, yakıt, kitap, sanatsal eğitim ve etkinlikler, temizlik masrafı katkısı vb ve zorunlu bağış adı altında para toplamalar son bulmalıdır.

-Siyasal islam ve dinci-gericilik ideolojisiyle beslenen eğitim araç-gereçleri ve söyleminden kurtulmamız gerekmektedir. Gerici, anti-bilimsel, ırkçı, cinsiyetçi, kapitalist sömürü ilişkilerini körükleyen anlayışlardan arındırılmış özgürlükçü, eşitlikçi, insan haklarına dayanan eğitim sistemi anlayışına ulaşmak anlayışı ve mücadelesi doğrudur. Öncelikle çocuk ve genç nesilin, insani temelde eğitimi ve toplumsal yaşama hazırlanmaları esas alınmalı, kapitalizmi sürdürme eksenli bireyler ve kitleler yetiştirme olgusundan uzak kalınmalıdır.

Bu temelde eğitim sisteminin demokratik toplumsal yaşamı besleyen, aynı zamana eğitim araç ve gereçlerinin dijital teknolojiyle bağlantılı modernleştirilmesi, bilimsel eşitlikçi ve demokratik içerikli; üretime ve toplumsal yaşamı ileri taşıyıcı müfredat düzenlenmesi konularında arınmaların yaşanması kaçınılmazdır.

İmam hatip okulları meslek eğitim hakkı çerçevesinde ancak abartılmadan ve arka bahçe anlayışından uzak tutulmalıdır. “Her yer imam hatipleşsin” anlayışı ve uygulamaları durdurulmalıdır. Laiklik ve bilimsellik anlamda bir önem arz etmeyen bu okullardan, müfredat ve tüm unsurlarından demokratikleşme sürecinde uzak durmak bilimsel bir gerekliliktir. Diğer okullarda da dini gerekçelere dayanan kıyafet, vb anlayış ve yaklaşımlardan uzak durulmalıdır. Din eğitimi vb adı altındaki derslere son verilmelidir. Okullarda tarikat yapılarının etkili olmaları engellenmeli, bu tür yapıların faaliyetleri ve unsurları okullardan uzaklaştırılmalıdır.

-Eğitim emekçilerinin özlük hakları ve sendikal haklarına yönelik kısıtlama ve baskılara son verilmelidir. Eğitim emekçileri açlık ve yoksunluklar içinde değil; insanca koşullarda yaşayabilecekleri gelir ve yaşam olanaklarına sahip olmalıdır. Özel okullardaki kölelik ücretleri ve demokratik haklara yönelik baskı ve sindirmeler son bulmalıdır. Eğitim emekçileri örgütlerinin, ilerici devrimci kurum ve oluşumların demokratik bilimsel eğitim politikalarının oluşturulmasında, destek ve katkıları alınmalıdır.

-Öğrenci velileri, bürokratik aile birliği yapıları dışında veli birlikleriyle eğitim sürecinin asli unsuru olarak etkili olmalıdır.

-Öğrenci örgütlenmeleri teşvik edilerek eğitim sistemi ve uygulamaları konularında aktif etkileşim içinde olmaları, söz haklarını kullanmaları ve doğrudan demokrasi etkinlikleriyle demokratik katılımcı olmaları sağlanmalıdır.

-Devrimci, sosyalist kurum ve kuruluşlar, eğitim sistemine eleştirel önem ve değerler vererek bilinçlenme, örgütlenme ve mücadele unsurlarını yükseltmelidir.

Emek.org.tr

 

 

İlgini çekebilecek diğer içerikler