Emperyalistler, Orta-Doğu coğrafyasının yeniden paylaşımı ve şekillendirilmesi ekseninde hamlelere ve özellikle savaşı derinleştirme çabalarına devam ediyor. Irak, Suriye, Yemen ve ardından Filistin coğrafyasında zulüm yaşatılıyor, halkların kırdırıldığı savaş oyunları sahneleniyor.
ABD başkanı Trump’un “Kudüs İsrail başkentidir” temelindeki Filistin düşmanı tavrıyla, İsrail’i tekrar devreye soktu. ABD emperyalizmi, bölgesel egemenliğini daha güçlü sürdürebilmek için İsrail üzerinden yeni düzenleme ve uygulamalar peşine düşmüştür. Kudüs’ün başkent olarak tanınması, bu oyunun önemli bir parçasıdır. ABD, Filistin sorununu kendi çıkarlarına uygun ve İsrail varlığını güçlendirecek biçimde çözmek istemektedir.
Filistin halkı, kendi varlığına kasteden sömürgeci emperyalist politikalara ve İsrail işgaline karşı uzun yıllardır onurlu bir mücadele sürdürüyor.
Filistin halkı ve mücadelesiyle, emekçi halklarımız arasında tarihsel bir dayanışma bağı vardır. Ülkemiz devrimcileri ve emekçi halkımız, bu mücadeleye sempatiyle yaklaşmış halklar arası dayanışmanın güzel örneklerini de geçmiş süreçlerde sergilemiştir.
Orta-Doğu coğrafyası ve Kudüs toprakları farklı halkları, kültürleri, inançları ve dilleri barındırır. Bölgede yaşanan sorunlara yönelik bütün çözüm önerileri de, ancak bu çoğulcu gerçeklik üzerine, demokratik bir anlayışla inşa edilebilir. Elbette bu; halklar arası eşit ilişki ve karşılıklı saygıya dayalı barışçı yaklaşımlarla, güven temelinde ve gönüllü birlikteliği esas alan, özgür halkların iradesi ile olacaktır.
Bu anlamda emperyalistlere ve sömürgeci işgalcilere, emperyalist sermayenin dayattığı kapitalist vahşi yağma ve savaş kışkırtıcılığına, halkların barışçıl dünyasında yer yoktur. O nedene tüm insanlık ve halk düşmanı güçler, bölgemizden çıkarılmalıdır.
Dünden bugüne, emekçiler olarak hepimiz Filistinliyiz, hepimiz İsrail’e karşı direnişin bir parçasıyız. Çünkü onlar bize ve Filistin halkına baskıyı, işkenceyi, zulmü layık görmüşlerdir. Biz de zulme karşı Filistin halkının yanındayız.
Kudüs üzerine oynanan emperyalist oyun yeni değildir. Geçmişte ABD, Kudüs’ün İsrail başkenti olduğuna dair uygulanamayan bir kararı vardır. Ve Trump, bunu şimdi gündeme getirerek İsrail işgalini desteklediğini ve Filistin halkına köleliği layık gördüğünü göstermiştir.
Emperyalizmin kuklası olan birçok gerici Orta-Doğu ülkesi ve İslam Birliği ülkeleri de, emperyalizmin gölgesinde sahte gözyaşları ve feryatlarla bu tarihsel suçun ortağı olmaya devam ediyor.
1946 yılındaki Filistin coğrafyası ve 2000 ve sonrası İsrail işgalinde son durum.
Dünden bugüne işgal gelişimini gösteren bu harita bilgisi, Filistin toprağının İsrail tarafından nasıl işgal edildiğini gösteriyor.
İki parçalı Kudüs projesi de, aslında Filistin halkının iradesinin çiğnendiği, anti-demokratik, işgali ve sömürgeciliği onaylayan bir anlayışın uzantısıdır. O nedenle “Doğu Kudüs Filistin başkenti, Batı Kudüs İsrail başkentidir” şeklindeki yaklaşım ve önermeler, halkların iradesini hiçe sayan, eşitliğe ve karşılıklı saygıya dayanmayan, işgalciliğe pirim veren anlayışın ürünüdür.
İsrail, Kudüs’ü Kudüslülere bırakmalıdır. Kudüs Filistin başkentidir.
Emperyalist güçler ve İsrail, son saldırılarıyla insanlık tarihine kara bir sayfa daha yazmaktadır. Filistin emekçileri kendi topraklarında mülteci durumuna düşürülmüştür. Her türlü insanlık dışı dayatmaya ve saldırıya rağmen Filistin halkı direnişinden vazgeçmemektedir.
Filistinli kardeşlerimizin mücadelesini yürekten selamlıyoruz!
Filistin kurtuluş mücadelesinde önemli bir yere ve misyona sahip Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin geçtiğimiz günlerde yayınladığı açıklamayı yayınlayarak, dayanışma duygularımızı ifade etmek istiyoruz. FHKC nin Kudüs açıklaması şöyledir:
“Filistin’in kaderini Trump değil mücadelemiz belirleyecek
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, ABD Başkanı Donald Trump’ın açıklamasını Filistin halkına ve haklarına yönelik bir savaş ilanı olarak tanımlarken, bu açıklamanın ABD’nin, halkımıza düşman ve Siyonist devletin Filistin halkı ve toprağına karşı işlediğin suçların ortağı olduğunu sarih hale getirdiğini ve bu temelde ele alınması gerektiğini söyledi.
Cephe, ayrıca, Trump’ın, şu malum iki devletli çözümü, yerleşim projesini ve barış süreci yanılsamalarını destekler gibi görünse de aslında bu açıklamayla yerle bir ettiği görüşündedir. Cephe, Filistin liderliğine ise, görüşmelere ve ABD egemenliğine bel bağlamanın yıkıcı sonuçlarından ders alması ve Oslo anlaşması ve bunu izleyen ve bununla bağlantılı bütün yükümlülüklerden hemen çekilmesi çağrısı yapmıştır.
FHKC, Filistinli kitlelere ve örgütlerine güçlerini ve kolektif tepkilerini, pratik olarak ve halk hareketinin yükseliş momentumu ve eylemleriyle birleştirmeleri çağrısında bulunuyor.
Kudüs için verilecek kavga bütün Filistin için verilecek kavganın ta kendisidir. Bizim için Kudüs Hayfa’dır, Safed’dir, Yafa’dır, Gazze’dir, Ramallah’tır ve Filistin’deki her köy ve her şehirdir.
Cephe ayrıca, Kudüs’e, Filistin’e ve Filistin ve Arap halklarının haklarına karşı, emperyalizm, Siyonizm ve gerici Arap rejimlerinin oluşturduğu kumpas üçgenine karşı çıkma ve bu planlara karşı uygun direniş seçeneklerine kapı açmanın gerekliliğini vurgular.
Arap kitleler, egemenliğini korumak için sürekli olarak bölgeyi ateşe vermeye çalışan ABD emperyalizminin Siyonist terörün birincil sponsoru olduğu gerçeğini ortaya çıkaran bu kararı açıkça reddetmektedir.
Kudüs her zaman Filistin halkının ve Filistin Devleti’nin başkenti olarak kalacak ve emperyalist-Siyonist ittifak şehrin Arap kimliğini ve Arap ve İslam dünyasındaki statüsünü yok etme çabalarında başarısız olacak.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi
[pflp.ps’de yer alan 6 Aralık 2017 tarihli İngilizce orijinalinden Ayşe Düzkan tarafından bdsturkiye.org için çevrilmiştir.]
emek.org.tr