5 Haziran Dünya Çevre Günü!
İklim ve çevre sorunları giderek ağırlaşıyor!
Herkesin dikkat çektiği ama aksine umut verici değişimlerin de yaşanmadığı süreçte görünen o ki dünyayı kaybediyoruz ve gelecek nesillere yaşanabilir dünya bırakamayacağız!
O nedenle çevre sorunlarının ulaştığı boyutlara ilişkin farkındalık yaratabilmek çok değerli ve daha önemlisi harekete geçme zamanı!
50 yıldır temiz çevre günü diye diye bugüne geldik. Uluslararası şirketler, devletler, çevre örgütleri ve bu konuda verilen mücadeleler toplamı; üst üste yığılmış ve giderek dünya yaşamını doğa ve canlılar hem de insanlığın geleceği bakımından yaşamsal ölçeklerde tehdit oluşturan çevre sorunlarını geriletememiştir.
Şu an için dünya plastik yükü 500 milyon tonu aşmış durumda! Hemen doğaya karışmayan bir madde; engellenebilir bir üretim ve tüketimdir!
Artık ‘sadece Dünya Çevre Günü kutlaması değil, eleştiri ve ayağa kalkma günü olarak ele alınması zamanı’ şeklindeki düşünce, haklı olarak önümüze sorumluluk ve görevler koyuyor.
İklim krizi, küresel ısınma, fosil yakıtlarla devam etme ısrarı, madencilik ve turizm rantları temelinde doğanın ve iklimin yıkıma uğratılmasına neden olan faaliyetler engellenemiyor.
Ülkemizde çevre sorunundan ve olayından söz edeceğimiz, yanlışları ve yıkımları gündeme getirdiğimiz zamanlarda, çevre sorunlarına neden olanları hemen karşımızda ya da doğru şeylerin yapılmasının önünde engelleyiciler olarak görebiliriz. Söz konusu yıkıcı faaliyetlerine çoğu zaman toplumsal-iktisadi “hukuki meşruiyet” de sağlayarak ya da zor unsurlarını kullanarak, yıkım ve tahribatlara ısrarla devam edildiğinin yüzlerce örneğini yaşıyoruz.
Sınırsız arsızlık ve sorumsuz bir yağmalama ve talan sisteminin içerisindeyiz.
Farkındalığın ikinci basamağında bilincimizde kendini hissettiren olgu; enerji politikaları, sanayi üretimleri, doğal zenginliklerin değerlendirilmesindeki hatalı yüklenmeleri, doğa dengelerini geri dönülmeyecek düzeylerde bozan politika ve uygulamaları gözden geçirme ve değiştirme zamanı çoktan geldiği hakikatıdır.
Sermayenin/uluslararası şirketlerin karlarını sürekli kılma adına bu konudaki hırsları ve devletler tarafından desteklenen uygulamalar sorgulanıyor ve sert eleştiriler alıyor. Sonuçta kol kola girmiş vaziyette çalışan bu unsurlar, dünya iklim dengelerinin bozulmasında ve doğal yıkımların tahribatların yaşanmasında birinci derece sorumlulardır. Çevre adına söylenenler ve göstermelik yapılan şeyler artık içerisinde bulundukları sahtekarlığı gizleyememektedir.
Anımsayalım. Kasım 2022 gününde Mısır Şarm el Şeyh’te gerçekleşen ve küresel ısınma hedefi olarak belirlenen 1.5 derecelik bant hedefine ulaşmaktan ne kadar da uzaktayız!
Önlemler yetersiz, devletler verdikleri sözleri yerine getirmiyor ve gelişmiş ülkelerle gelişen ülkeler arasındaki pazarlıklar bitmek bilmiyor. Gelişen ülkelerin sadece önlem alması için, kurulması planlanan ‘Kayıp ve Zarar Fonu’ ise bu yıla ötelendi. Yani bir yıl daha kaybedildi!
Oysaki, hidrokarbon temelli enerjiden sürdürülebilir enerjiye geçilmesi, başta sanayi olmak üzere, tarım, ticaret, ulaşım, turizm sektörlerinin yeniden yapılandırılması, atık üretiminin azaltılması, tüketim ve kullanma alışkanlıklarının baştan sona dönüştürülmesi dışında, büyük bir felaketin önüne geçmenin başka bir yolu yok.
Yerel, ulusal, bölgesel ve küresel önlemlerin bir arada hayata geçirilmesi ve İklim Krizi farkındalığının istisnasız yaygınlaştırılması çevreci örgütlerin en temel görevidir. Birlikte, bilimsel verilerle, doğru bilgiyle, ortak akılla…
Bilimsel verileri ve çok sayıdaki somut uyarıcı unsurları dikkate almayıp gerçeklerden uzaklaştıkça, sermaye egemenlik ve işleyiş rejimlerinde ısrar edildikçe, dünyanın iklimsel dengeleri ve çevre yıkımlarından kurtuluşumuz olmayacaktır.
Sonuç olarak Fosil yakıt kullanımı, doğa yıkımlarına yol açan maden ocakları, milyon tonluk karbon salımları; küresel ısınma, kuraklık ve iklim değişimlerinin önemli nedenlerindendir.
Artık çöp toplama eyleminin iklim krizi, doğa yıkımı ve tahribatı karşısında ne kadar zayıf kaldığının farkına varmalıyız. Bu sonucun ortaya çıkmasına neden olanları ve katkısı olanları fark etmeliyiz.
Bilimsel akıl, fikir ve eylem birliği; her zamankinden daha çok ihtiyaç halindedir.
Zayıf olan yanımıza dikkat çekmeliyiz. Bir araya gelerek örgütlenmek ve mücadeleyi güçlü şekillerde gerçekleştirip yaygınlaştırmak, hem de dünya ölçeğinde değerli bir sorumluluk olarak önümüzdedir.
Örnek olsun farkındalıkları artırmak ve yerel direnişleri destekleyip güçlendirmek; çevre gününde anımsayacağımız ve onur duyacağımız eylemlerimizden olacaktır.
Bir yolu bulunmalıdır. İklimi değil, sistemi değiştirmekten başka çaremiz kalmamıştır!
Emek.org.tr