2023 yılı ilk beş ayında 730 işçi yaşamını yitirdi.
İşçi ölümleri devam ediyor. Ancak siyasal iktidar, devlet kurumları, emek ve meslek örgütleri görev ve sorumluklarını yerine getirmiyor. İşçi sağlığı işyeri güvenliği kurallarına uyulmadığı gibi ve çalışma yaşamında hukuksuzluklarda da ısrar ediliyor.
İş cinayetleri konusunda örgütsüz ve bilinçsiz işçi sınıfının, soruna müdahale etme gücünden yoksunluk hali sürüyor. Emek örgütleri ve emek dostu politik yapıların örgütlenme ve mücadele açılarından zayıflıkları önemli bir etken… Bu anlamda siyasal iktidarı ve sermaye politikalarını etkilemeleri de söz konusu olamıyor.
İş cinayetlerinin bir dizi nedeni var. İş cinayetleri önlenebilir. Ancak bu nedenlerin ortadan kaldırılması konusunda gerekli çalışmalar ve müdahaleler yapılmıyor.
İSİG Meclisi yeni raporu başlığı bir hayli çarpıcı bir gerçekliği işaret ediyor:
AKP/Cumhur İttifakı’nın ‘istikrar ve güven’ ile inşa edeceği Türkiye Yüzyılı vaadi işte bu:
Bu yılın ilk beş ayında 730, AKP’li yıllarda en az 31 bin 276 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.
Güncel siyasal evrimi hareket noktası yapan raporda, yakın geçmiş verilerinin yarınki dönemde neler yaşayabileceğimizi ve nasıl bir işçi sağlığı iş güvenliği politikası izleneceğini göstermesi bakımından da önemine değiniyor.
İşçi ölümlerindeki ısrarlı sürgit gerçeği ve bu durum kesinlikle engellenemez iken, AKP iktidarı tarafından inandırıcı gelmeyen vaadler verildi. ‘istikrar ve güven’ ile inşa edilecek bir Türkiye yüzyıl vaadediliyor.
“14-28 Mayıs tarihlerinde Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri yapıldı. Cumhur İttifakı TBMM’de çoğunluğu aldı, Recep Tayyip Erdoğan ise yeniden Cumhurbaşkanı seçildi. Peki önümüzdeki dönemde biz işçileri ‘emeğin korunması’ alanında neler bekliyor? Bunun için son 21 yıla bakmak yeterli. AKP’li yıllarda 32 bine yakın işçi çalışırken hayatını kaybetti…
Bu yıllarda ‘Yeni Türkiye’, ‘yerli ve milli politikalar’, ‘İleri Türkiye’, ‘ekonomik kalkınma’ ve ‘büyüme’ gibi söylemler AKP kurmayları ve Erdoğan’ın dilinden eksik olmadı. Aksine her geçen yıl emekçilerin aleyhine çıkarılan yasalar, yüksek enflasyon ve giderek azalan alım gücü, hak ve özgürlük mücadelelerine karşı süreklileşen bir baskı ve güvencesiz çalışma koşullarının yaşama geçirildiği bir iş cinayetleri rejimi hayata geçirildi. İşte 21 yılın özeti bu oldu.
Şimdi de ‘istikrar ve güven’ ile inşa edilecek bir Türkiye yüzyılı vaad ediliyor. Ancak “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” Her yıl sermayenin almadığı önlemler ve devletin denetlemediği koşullarda çalışan yüzlerce işçi arkadaşımız ölüyor, yaralanıyor, sakat kalıyor ya da meslek hastalığına yakalanıyor. Devlet, sermayenin her türlü baskı kurabileceği ve kural koyabileceği çalışma rejiminin güvencesini oluşturuyor. İşçilere düşen ise “güzel ölüm”, “işin doğasında bunlar var”, “kader” gibi söylemlerle var olan düzene boyun eğilmesinin istenmesi…
Bu noktada daha ayrıntılı olarak hatırlatalım:
1- Ülkemizde hüküm süren durum bir ‘iş cinayetleri rejimi’nin varlığıdır. Soma, Davutpaşa, Ostim, Torunlar, Isparta, Düzce, Ermenek, Esenyurt, Erzurum, Samsun, Güllük, Elbistan, Şırnak, Dursunbey, Hendek, Havalimanı, Tuzla Tersaneleri, Kot Kumlama gibi birçok işçi katliamı bu dönemde meydana gelmiştir.
2- Her bin işçi için yılda 4 ila 12 yeni meslek hastalığı olgusu beklenmektedir. Yani Türkiye’de her yıl yaklaşık 120 bin ila 360 bin arasında işçi meslek hastalığına yakalanmaktadır. Yine meslek hastalıklarına bağlı ölümler, iş cinayetlerine bağlı ölümlerin yaklaşık 5-6 katı düzeyindedir. Ancak SGK ise her yıl 500 civarı meslek hastalığı tespit etmiş ve her yıl 5 ila 20 civarı meslek hastalığına bağlı ölüm açıklamıştır. Oysa bu dönem yukarıda açıkladığımız sayının 5-6 katı meslek hastalığına bağlı ölüm meydana gelmiştir. Devlet meslek hastalıklarını gizlemiştir.
3- İş cinayetleri sonrası adaletsizlik, cezasızlık bir kural haline gelmiştir. Davalarda asıl sorumlular mahkemeye çıkartılamadığı gibi tali sorumlular kısa süreli hapis cezalarına çarptırılmış, bu cezalar para cezasına çevrilmiş ve 24 ay taksitlendirilmiştir.
4- Çıkarttıkları yasalarla taşeron çalıştırma başta olmak üzere esnek ve güvencesiz çalıştırma yasal hale getirilmiş ve kiralık işçilik ve özel istihdam büroları içerikli kölelik yasası ile bütün işlerde güvence tamamen ortadan kalkmıştır. Gelinen noktada Türkiye sermaye için bir cennet haline gelmiştir. Emek sürekli ucuzlaştırılmış, Türkiye Avrupa’nın Çin’i haline getirilmiştir.
5- Sendikal hareket baskı altına alınmış, sendikalaşan işçiler işten atılmış ve iktidara bağlı sendikalar egemen hale getirilmiştir. Grevler “milli güvenlik” gerekçesiyle yasaklanmış, 1 Mayıslarda alanlar kapatılmıştır.
6- Devlet kendi yasalarına dahi uymamış, çalışan çocuklar korunmamıştır. Çocuklar çalışması yasak olan işkollarında çalışmanın yanında 15 yaşın altında da çalıştırılmaktadır. Yoksulluk, 4+4+4 eğitim sistemi, çırak ve stajyerlik uygulamaları, mevsimlik tarım işçiliğinin omurgasının çocuklardan oluşturulması gibi nedenlerle üçte biri 14 yaş ve altında olmak üzere her yıl 60-70 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiştir.
7- Tarımda, sanayide, hizmet sektöründe kadınlar en güvencesiz koşullarda çalıştırılmıştır. Bu çalışma koşullarının diğer yanını ise işyerinde şiddet ve taciz oluşturmuştur. Kadınların ev içi emeği de –temizlik, yemek, çocuk ve yaşlı bakımı– görünmez kılınmıştır. Her yıl 120-150 civarında kadın çalışırken hayatını kaybetmiştir.
8- Yanlış dış ve iç politikalar sonucu Türkiye milyonlarca mültecinin akınına uğramıştır. Nüfusun yaklaşık yüzde 10’una yaklaşan göçmenler sigortasız, ucuz, dışlayıcı yani tamamen korunmasız koşullarda çalıştırılmıştır. Son dönemde her yıl 100 civarında göçmen işçi hayatını kaybetmiştir.
Say say bitmez. Özetle 21 yılda iş cinayetleri gündelik yaşamın bir parçası haline gelmiş ve bu durum olağanlaştırılmıştır. ‘İstikrar ve güven’ ile inşa edilecek bir Türkiye yüzyılı vaadi de işçiler için farklı bir gelecek getirmeyecektir.
Ancak biz işçilerin de mücadelesi her alanda devam etmektedir. İş cinayetlerine, güvencesiz çalıştırmaya, sendikal örgütlenme üzerindeki baskılara karşı direneceğiz. Tuzla tersanelerinde, kot taşlama atölyelerinde, iş cinayetleri adalet davalarında, Soma madenlerinde, 3.Havalimanı’nda, Finans Merkezi’nde, BEDAŞ’ta, İSPER’de, Migros Depo’da, hastanelerde, okullarda, Sütaş’ta, Metal Fırtına’da, Yemek Sepeti’nde, Aliağa’da, belediyelerde, Antep’in tekstil fabrikalarında ve adını sayamadığımız yüzlerce alanda İSİG direnişleri sürdü, sürüyor, sürecek…
2023 yılının ilk beş ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle: İnşaat, Yol işkolunda 118 işçi; Tarım, Orman işkolunda 94 emekçi (27 işçi ve 67 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 82 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 80 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 49 emekçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 45 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 41 işçi; Metal işkolunda 38 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 33 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 24 işçi; Madencilik işkolunda 20 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 16 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 15 işçi; Enerji işkolunda 15 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 15 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 10 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 6 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 3 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 1 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 27 işçi hayatını kaybetti…
2023 yılının ilk beş ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle: Trafik, Servis Kazası nedeniyle 161 işçi; Deprem nedeniyle 110 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 109 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 93 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 86 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 28 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 26 işçi; Şiddet nedeniyle 24 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 21 işçi; İntihar nedeniyle 17 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 10 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 5 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 40 işçi hayatını kaybetti…
2023 yılının ilk beş ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle: 14 yaş ve altı 4 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 7 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 153 işçi, 30-49 yaş arası 314 işçi, 50-64 yaş arası 156 işçi, 65 yaş ve üstü 36 işçi, Yaşını bilmediğimiz 60 işçi hayatını kaybetti…
2023 yılının ilk beş ayında 71 şehirde ve yurtdışında beş ülkede (kısa vadeli çalışmak için gidilen veya Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayeti tespit etmiş durumdayız: 124 ölüm İstanbul’da; 66 ölüm Adıyaman’da; 39 ölüm Hatay’da; 23 ölüm Adana’da; 22 ölüm Kocaeli’nde; 20 ölüm Bursa’da; 18’er ölüm Antalya ve Konya’da; 17 ölüm Kahramanmaraş’ta; 16 ölüm İzmir’de; 15’er ölüm Denizli ve Manisa’da; 14’er ölüm Malatya ve Şanlıurfa’da; 13’er ölüm Ankara, Aydın, Mersin ve Muğla’da; 12’şer ölüm Sakarya, Samsun ve Tekirdağ’da; 11’er ölüm Kayseri ve Trabzon’da; 10’ar ölüm Balıkesir ve Gaziantep’te; 9 ölüm Çorum’da; 8 ölüm Kastamonu’da; 7’şer ölüm Diyarbakır, Düzce, Isparta, Karaman, Mardin ve Uşak’ta; 6’şar ölüm Aksaray, Batman ve Rize’de; 5’er ölüm Artvin, Erzurum, Siirt, Yalova ve Zonguldak’ta; 4’er ölüm Afyon, Amasya, Burdur, Eskişehir, Kars, Ordu ve Sivas’ta; 3’er ölüm Elazığ, Kilis, Kütahya, Osmaniye ve Şırnak’ta; 2’şer ölüm Ardahan, Bartın, Bilecik, Bolu, Edirne, Kırıkkale, Kırklareli, Nevşehir, Niğde ve Van’da; 1’er ölüm Ağrı, Bingöl, Çanakkale, Erzincan, Gümüşhane, Iğdır, Karabük ve Tokat’ta; 6 ölüm Yurtdışında (2 Irak, 1 Azerbaycan, 1 Bosna Hersek, 1 Makedonya ve 1 Meksika)…
2023 yılının ilk beş ayında iş cinayetlerinde hayatını kaybeden 730 işçiyi saygıyla anıyoruz…”
(Kaynak İSİG MECLİSİ Raporu)
Emek.org.tr