Çalışırken ölmek istemiyoruz!

Ağustos ayında 201 işçi hayatını kaybetti. İnsanca yaşanabilir bir ücret, işten atmalara karşı iş güvencesi, sağlıklı ve güvenli çalışma ve diğer haklarımız için direnmekten başka çaremiz yok…

Ağustos ayında en az 201 işçi hayatını kaybetti.

Baskı, yasak, hukuksuzluk ve işsizleştirmelerin yoğun yaşandığı, iş cinayetlerinin sürdüğü, sömürünün arttığı güncel süreçte birçok yerde sendikalaşma ve hak  mücadelesi ekseninde işçi direnişi devam ediyor.

İSİG Meclisi, günümüzde direniş hattında olan işyerlerindeki işçiler şöyle selamlıyor:

“Agrobay, FEDAŞ, Tuzla Gemi, Corning, Şireci Tekstil, Trendyol Depo, Sputnik, İzmir BB Evde Bakım, Doruk Madencilik, Amana Foods, Plasmek, Folkart, İzmir Demokrasi Üniversitesi, Artemis ve Erkaplan Halı, Ravago, Çolakoğlu, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Renault, Uğurteks, Arnavutköy Belediyesi, Kroman Çelik, Çukurova Üniversitesi, Aluform Pekintaş, Akınal Sentetik ve Türkiye’nin dört bir yanında ismini sayamadığımız işçi direnişlerini selamlıyoruz…

İnsanca yaşanabilir bir ücret, işten atmalara karşı iş güvencesi, sağlıklı ve güvenli çalışma ve diğer haklarımız için direnmekten başka çaremiz yok…”

Raporda AKP iktidarının orta vadeli programı hakkında, işçi sağlığı iş güvenliği konusu bakımından değerlendirmelere şöyle yer verildi:

“Türkiye Yüzyılı’nın Orta Vadeli Programı işçilere ne vaad ediyor?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan 70 sayfalık Orta Vadeli Programı 6 Eylül tarihli Resmi Gazete’den okuyabilirsiniz. Biz burada sadece birkaç hususa değinip “İSİG mücadelesi” açısından önümüze düşen görevlere odaklanacağız. Programda;

  • “Faiz sebep enflasyon netice” diyen söylemden “sıkı para politikası sayesinde enflasyonu düşüreceğiz” söylemine geçilmiş.
  • 2023’te kişi başına milli gelir 12 bin 415 dolar olacak deniyor. Oysa 2013’te resmi olarak açıklanan gelir bu civardaydı ve o zaman 2023 hedefi için 25 bin dolar deniyordu.
  • Bu yıl için enflasyon hedefi yüzde 65 deniyor. Oysa sene başında hedef yüzde 35’ti. Türkiye’nin kronik bir enflasyon sürecinden çıkışı gözükmemektedir.
  • Mehmet Şimşek “Bundan sonra ücret düzenlemeleri hedef enflasyona göre yapılacak.” diyerek ücretlerin daha da düşürüleceğini belirtmiş oldu.
  • Büyüme hedefleri bizim gibi ülkeler açısından bakınca düşüktür. Bu da işsizliğin yaygınlaşması sonucunu doğurabilir.
  • Nüfusun büyümüyor olduğunu belirten Dünya Bankası raporuna atfen göçmen istihdamının önünün açılacağı belirtiliyor.
  • Kıdem tazminatının hedefe alındığı ve bu saldırının adının “Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi” olacağı belirtiliyor. Diğer yönü ise emeklilik yaşında artık esneme yapılmayacağı ve emeklilik maaşının düşürüleceği oluşturuyor.
  • “İstihdam” başlığında ise, “yeni nesil esnek çalışma modelleri” hızlı ve etkili bir biçimde hayata geçirilip “güvenceli esneklik” sağlanacak deniyor.

Yani 12 Eylül’de başlayan, Özal ile devam eden sonrasında AKP/Cumhur İttifakı ile süren sermaye politikaları daha da derinleşerek sürecek…

Bu dönemde İSİG mücadelesi neler yapacak?

2018 yılında başlayan ancak 2021 yılının sonbaharından beri iliklerimize kadar hissettiğimiz bir yoksullaştırma süreci yaşıyoruz. Başta gıda fiyatları olmak üzere kira, ulaşım, doğalgaz-elektrik-su-telefon-internet faturaları, eğitim ve sağlık giderleri vd. aldığımız maaşın çok üstünde artıyor. Bu süreçte devlet, TÜİK’i baz alarak asgari ücreti açıklıyor ve bu da genel ücretleri belirliyor. Ancak TÜİK uzun bir süredir aynı SGK’nın işçi ölümlerini gerçeğin çok altında göstermesi gibi bir tahribat yaptığı için maaşlarımız gün be gün eriyor. Geçinemiyoruz!

Diğer yandan geçinmek için her evde çalışan ücretli sayısı artıyor. Erkek ve kadının yanında çocukların çalışmaya başlamasıyla, aile dayanışmalarıyla (aynı evde, semtte oturma, köyle ilişkiler), yan gelirlerle ayakta kalmaya çalışıyoruz. Tüm toplum işçileşiyor ve yeniden işçileşiyor!

Bu noktada mücadele alanımız olan işçi sağlığı ve iş güvenliği (İSİG/emeğin korunması) sorunları giderek artıyor. İş cinayetleri, yaralanmalar, sakat kalmalar, meslek hastalıkları, çocuk-kadın-yaşlı-göçmen emeğinin kuralsız sömürüsü derinleşiyor.

Adeta bir iş cinayetleri rejiminde yaşıyoruz!

Bugün asgari ücret Türkiye işçi sınıfının çoğunluğunun ortalama maaşı haline gelmiştir. Şirket ciro ve karları ise rekor kırmaktadır. Her işkolunda ve şehirde patronlar karlarına kar katmakta bu durum da yoksullaştırma, işçileştirme ve güvencesiz çalıştırma ekseni üzerinden olmaktadır.

Devlet ve sermaye bu süreci çocuk yaştan itibaren gerek okulda gerek işyerlerinde dinsel kurallarla, diyanet-tarikat ilişkileriyle ve gerektiğinde de baskıyla, zorla yönetiyor.

Tam da bu noktada İSİG mücadelesi, işçi sınıfının birliğini, direnç noktalarını güçlendirmenin temel bir aracı olabilir.

Yoksullaştırma, işçileştirme, iş cinayetleri rejimi kıskacında İSİG mücadelesi önümüzdeki dönem;

1- Başta iş cinayetlerinin önlenmesi olmak üzere işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması,

2- İnsanca yaşanabilir bir ücret,

3- Aşırı, yoğun, fazla, taşeron ve her türlü esnek çalıştırmaya ve işten atma saldırısına karşı güvenceli iş,

4- Beslenme, barınma, ulaşım ve yaşanabilir kent-çevre hakkı,

5- Çocuk, kadın, yaşlı ve göçmen emeğinin korunması…

gibi başlıkları ulusal, bölgesel, işkolu vb. düzeylerinde öne çıkarmalı, taleplerini ve araçlarını mücadele içinde yeniden oluşturmalıdır…

Çalışırken ölmek istemiyoruz…  İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi.

Ağustos ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle:

İnşaat, Yol işkolunda 53 işçi; Tarım, Orman işkolunda 52 emekçi (31 işçi ve 21 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 25 işçi; Metal işkolunda 11 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 8 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 8 emekçi; Enerji işkolunda 8 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 5 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 5 işçi; Madencilik işkolunda 3 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 3 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 3 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 2 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 2 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 1 işçi; İletişim işkolunda 1 işçi; Basın, Gazetecilik İşkolunda 1 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 1 işçi; elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 9 işçi hayatını kaybetti…

Ağustos ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:

Trafik, Servis Kazası nedeniyle 52 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 25 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 25 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 24 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 24 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 10 işçi; Şiddet nedeniyle 10 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 6 işçi; İntihar nedeniyle 5 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 3 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 3 işçi; diğer nedenlerden dolayı 14 işçi hayatını kaybetti…

Özellikle taşımacılık ve tarımda trafik/servis kazaları, inşaatta yüksekten düşmeler, enerji ve inşaatta elektrik çarpmaları, çalışma koşulları kaynaklı (sıcakta çalıştırma, aşırı, yoğun ve fazla çalıştırma) her işkolunda görülen kalp krizleri ve beyin kanamaları ve yine tarımda traktör kullanımına bağlı ezilmeler öne çıkıyor…

Ağustos ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:

14 yaş ve altı 4 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 6 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 39 işçi, 30-49 yaş arası 82 işçi, 50-64 yaş arası 49 işçi, 65 yaş ve üstü 9 işçi, yaşını bilmediğimiz 12 işçi hayatını kaybetti…

Başta tarım olmak üzere sanayide, inşaatta, hizmet işkolunda çocuklarımız ölüyor. Bu yıl 18’i 14 yaş ve altı olmak üzere en az 40 çocuk işçi hayatını kaybetti. Tarım, inşaat ve taşımacılık başta olmak üzere 60 yaş üstü işçi ölümlerindeki artışın da altını çizelim…”

İSİG MECLİSİ raporundan alınmıştır.

Emek.org.tr

 

 

 

 

 

İlgini çekebilecek diğer içerikler