Hava limanlarında yoğun hava trafiğinin yaşandığı uçak pisti ve birçok yer hizmetinin üretildiği Aprondaki çalışma koşulları, meslek hastalıklarına davetiye çıkarıyor.
Hava limanları yer hizmetlerinde çalışan sayısı binlerle ifade edilen işçi, pilot, kabin görevlileri, güvenlikçiler vb tümü de hava alanı partikülleri denilen uçak ve oto egzos dumanları ile yoğun lastik atıkları etkilerine maruz kalıyor. Çalışanların soludukları her nefes kanserojen madde ile dolu. O nedenle hava limanı çalışanlarında akciğer rahatsızlıkları yaygın görülmektedir. Çalışanlar, solunum yetersizliği çekiyor. Aşırı gürültüye karşı alınan zayıf önlemler, işitme kaybı rahatsızlığını engellemiyor.
Bu konuda işçilerin şikayetleri, işçi sağlığına yönelik taleplerde bulunmaları ve aldıkları sağlık raporları çok da etkili değil. Bugüne kadar ciddi önlemler alınmadığı için, havaalanı emekçileri birçok meslek hastalığıyla birlikte yaşıyor.
Sendikaların, sağlık kurumunun ve iş güvenliği çalışanlarının varlığına rağmen, kanser, solunum yolları hastalıkları, cilt hastalıkları riski azaltılamamaktadır. Meslek hastalıkları hastanesine giden taşımacılık-havacılık işkolu işçilerinde, bel-boyun fıtığı ve solunum yolları hastalıkları ön sıradadır.
Havalimanı şirketleri, sendikalar ve sağlık kurumları, işçi sağlığı konusunda üzerine düşen görev ve sorumlulukları bu anlamda yerine getirmemektedirler.
Konuya biraz daha yakından bakalım.
Şirketlerin işçileri bu kötü koşullarda çalıştırması maliyet ve kar hırsına bağlanabilir. Ayrıca her şirket bünyesinde çok sayıda da işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanları bulunuyor. Port-klinik isimli havalimanı sağlık kurumu, çok sayıda sağlık çalışanı ve ekipmanıyla sağlık hizmeti veriyor. Ancak havalimanında değişik meslek hastalıkları yaygındır.
Havalimanında örgütlü sendikalar ise bu konuda çok sessiz duruyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanları ise işinden olmamak için maaş aldığı patronuna karşı görevini yapmıyor ve ses çıkaramıyor. Doktorlar da bu duruma karşısında maaşlı oldukları için tavır almıyor, şirketi uyarmıyor.
Özellikle TGS (Turkish Ground Services) şirketinde, yer hizmetleri işlerinde çalışan ve kimyasal maddeler kullanan işçiler, zayıf koruma önlemleriyle çok riskli çalıştırılıyor.
Tespit edebildiğimiz kadarıyla anlıyoruz ki, işçilerin kullandığı temizlik maddelerindeki kimyasallar cilt hastalıklarına, akciğer tahribatlarına ve solunum yolları hastalıklarına neden oluyor. Yüksek dozda kullanılan ve araç yıkamada tazyikli püskürtme yöntemiyle kullanılan kimyasallar, işçiler tarafından zayıf eldivenlerle ya da çıplak elle ve maskesiz kullanıyor. Havaya karışan kimyasallardaki asitler, yaydıkları güçlü koku ile akciğerleri, direkt temas yoluyla da el ve yüz cildini tahriş ederek işçilerde kalıcı meslek hastalıklarına neden oluyor.
Havalimanı çalışma koşullarında işçi sağlığı korunabilir. Bu konuda işçilere sorumluluk düşüyor. Kendi sağlıkları için sorunlarına sahip çıkmalı ve bu konularda taleplerini ve tepkilerini göstermelidir. Sendikalar, sağlık çalışanları, iş güvenliği uzmanları, bu konuda duyarlı olabilirler. Sendikalar ve patronlar kurallı çalışma gerçekleştirebilir.
İşçiler kararlı tutumlar geliştirerek, tüm sorumlu kurumları yasal ve insani-etik kurallara uymalarını sağlayabilir. Yani işçiler işsizlik korkusunu bir kenara bırakarak, bu haklı konuda mücadele etmelidir.
Aksi halde ucuz maliyetlerle işçiler meslek hastalıklarına yakalanacak ve sağlıklarını kaybedeceklerdir.
Atatürk havalimanında, TGS işçilerinin çalışma koşulları ve işçi sağlığı iş güvenliği ile ilgili sorunlar ve tespitlerimiz şöyledir:
Kimyasallar: Yer hizmetleri araçlarının temizlenmesinde kullanılan yağ ve kir çözücü kimyasallar asit yoğunluğu olan kimyasaldır.İşçiler bunların etkilerinden korunamıyor ve cilt hastalıkları, solunum rahatsızlıkları yaşıyor. Açık alanda aşırı gürültü ise işitme kaybına neden oluyor.
Atatürk havalimanı apronda kullanılan kimyasallar ve su deposu.
İşçilerin örneğin yıkama bölümü işçiler çalışırken bu kimyasallara karşı korumasız çalışıyorlar. Kullandıkları yağ sökücü kimyasallar ve temizlik sabunları ağır asitli ilaçlarla desteklenerek kullanılıyor. Kullanım sırasında püskürtülen ve havaya karışarak solunan kimyasallar özellikle asit türleri akciğerleri doğrudan etkiliyor. Tahrişlere, solunum rahatsızlıklarına, cilt hastalıklarına neden oluyor.
Otobüs,tanker, çekici vb. ekipmanların yıkanması
Yer hizmetlerinde kullanılan değişik araçların temizliğini yapan yıkama işçileri kimyasallar kullanıyor. Resimlerde ve videoda görüldüğü gibi el ve yüzü açık çalışan işçiler kimyasal etkilerine karşı korumasızdır.
İşçiler açık havada, yıkama kimyasallarının etkilerine ve apronda yoğun olarak bulunan uçak lastiği ve uçak yakıtı atıklarının kanserojen etkilerine açık durumda çalışıyorlar.
Araçların yıkanmasından sonra yerlerde akan kimyasal karışımı pis sular, işçinin havayı soluduğu çalışma sahasında akıyor. Bir sağlık ve güvenlik tedbiri alınmamıştır.
Hatalı kullanılan güvenlik-emniyet kemerleri:
İşçiler çalışırken kullandıkları emniyet kemeri, üretici firma tarafından bel fıtığı, boyun fıtığı rahatsızlıkları bulunanlar tarafından kullanılmaması yönünde yazılı uyarısı bulunuyor. Ayrıca kullanımı halinde bir sorumluluk kabul edemeyeceklerini de açıkça ifade ediyorlar. Ancak büyük çoğunluğu bel fıtığı ve boyun fıtığı hastalığına yakalanmış olan apron işçileri bu kemeri kullanmak zorunda kalıyor. Bu işçilerin daha hafif işlerde çalıştırılması yönünde meslek hastanesi raporları ise genellikle dikkate alınmıyor.
Kanal temizliği:
işçiler kanalizasyona girerek korumasız biçimde temizlik yaptırılıyor. Herhangi bir sağlık önlemi almadıkları görülmektedir.
Yüksek sayılabilecek yolcu boşaltma merdiveninin yıkanması sırasında düşmeye ve kimyasallara karşı işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbiri almadan çalışan bir işçi.
Araç ve merdiven temizliği yapılırken güvenlik alınmamış…
Denetim zayıflığı ve işçinin bilinçsiz çalışması bir araya gelince meslek hastalıkları riski de artıyor.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği sorunları karşısında işçiler hak ettikleri kurallı çalışmanın sağlanmasını istemelidir. İş yeri yetkilileri ve patronlar, yasal sorumluluklarını yerine getirmelidir. Sendikalar seyirci kalmaktan hızla kurtularak, işçinin sağlık ve iş güvenliği konularında çalışma koşullarının iyileştirilmesi yönünde yaptırımcı olmalıdır. Denetim yapmakla görevli SGK ve sağlık kurumları da görev ve sorumluluklarını yerine getirmede daha titiz davranmalıdır.
emek.org.tr