Eğitim OHAL-KHK ve dinsel-gericilik kuşatması altında

2016-2017 eğitim öğretim yılı, sistemde bir dizi olumsuzluk ve başarısızlıklar yanı sıra, Eğitim-Sen üyesi binlerce emekçinin KHK ihraçlarıyla hak gasplarına uğradığı ve işlerinden yoksun bırakıldıkları dönem oldu. Eğitim-Sen düzenlediği çalışmayla 2016-2017 dönemine ait raporunu yayınladı. Eğitim-Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı ise basına yaptığı değerlendirmelerde, 2016-2017 eğitim-öğretim yılında eğitim sisteminin, darbe OHAL ve KHK kıskacında […]

2016-2017 eğitim öğretim yılı, sistemde bir dizi olumsuzluk ve başarısızlıklar yanı sıra, Eğitim-Sen üyesi binlerce emekçinin KHK ihraçlarıyla hak gasplarına uğradığı ve işlerinden yoksun bırakıldıkları dönem oldu.

Eğitim-Sen düzenlediği çalışmayla 2016-2017 dönemine ait raporunu yayınladı.

Eğitim-Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı ise basına yaptığı değerlendirmelerde, 2016-2017 eğitim-öğretim yılında eğitim sisteminin, darbe OHAL ve KHK kıskacında olduğunu belirtti.

Eğitim kurumları, veli, öğrenci ve eğitim emekçileri ibi unsurlarıyla bir bütün olarak eğitim sistemi; baskıcı, gerici, fırsat eşitliğinden uzak, anti-demokratik, anti-bilimsel, dinci-gerici müfredat ve içerikler, anadilinde eğitim anlayışından uzak şovenist karakterle toplumsal yaşamda yer almaya devam etti. Eğitimde dinci karakter baskın olurken, özel okulların artış gösterdiği ve kapitalist ticarileşmenin alabildiğine güçlendiği bir süreç oldu. 15 Temmuz sonrasında eğitim kurumlarında gerçekleşen tasfiyelerle birlikte birçok okul kapanmış,  çok sayıda eğitimcinin ihraç edildiği özgün bir dönem yaşandı ve bu süreç henüz sonuçlanmadı.

Eğitim Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı İzzet İldeş’ yaptığı değerlendirmeler şöyle: “15 Temmuz sonrasında yaşanılanlar artık bıçağın kemiği sıyırdığı bir varlık yokluk mücadelesi halini alarak tarihin en büyük saldırı, yıkım ve tahribatıyla eğitim emekçilerini ve öğrencilerini karşı karşıya bıraktı. Darbe-OHAL-KHK süreçleri itibari ile ortaya çıkan tablo korkunç rakamlara ulaştı.105.018 kamu görevlisi görevinden ihraç edildi. Bunların 33.128’i öğretmen, 5.318’i akademisyen, 1.194’ü yüksek öğretim personeli olarak kayıtlara geçti. 1176’sı devlet, 401’ i vakıfta olmak üzere 1577 dekanın istifası istenirken ihraç dalgasından kaynaklı yüzlerce lisansüstü tez yarıda kalırken bölüm kapatmalara kadar süren akademilerden el çektirmeler yaşandı. 24.490 öğretmen aynı dönemde açığa alındı. 10.470’ i Eğitim Sen üyesi 16.459 öğretmen aylarca okullarından ve öğrencilerinden mahrum bırakıldı” dedi. İldeş, verilen rakamlardaki eğitim çalışanlarının çok büyük bir kısmının cezaların sebebini öğrenemediğini dile getirdi.

‘yüz binlerce öğrenci bu çatışmanın kurbanı oldu’

Bine yakın özel okul bünyesindeki öğrenciler, tüm askeri okul öğrencileri ve devlet okulları da dahil olmak üzere süreçten mağdur olan öğrenci sayısı 1 milyon 612 bin 128 kişi olduğunu söyleyen İldeş, “Özelde çalışan 22.474 öğretmenin çalışma lisansları iptal edildi. 15 vakıf üniversitesi, 109 öğrenci yurdu, 1017 özel okul kapatıldı. Ne olduğu ile ilgili bilgisi dahi olmayan yüz binlerce öğrenci bu çatışmanın kurbanı oldu” dedi.

“İşte böyle bir atmosferde 9 Haziran Cuma günü öğrencilerimiz karne alarak tatile girecekler” diyen İldeş, “Saldırıların tatile girmeyip hız kesmeden ve hatta artırarak devam edeceği de su götürmez bir gerçek. Yaşanılan tüm bu olumsuzluklara ve kara tabloya karşı mücadele azmi ve yanlışı gören yerden tutum alabilen her eğitimci ve veli ile yan yana gelme zorunluluğumuz bu dönemin en önemli ihtiyacı” olduğunu aktardı.

‘BİLİMSEL NORMLARIN RUHUNA FATİHA OKUTULDU’

15 Temmuz darbe girişiminden önce de eğitimde çeşitli sıkıntılar yaşandığını söyleyen başkan İldeş, “4+4+4 ile eğitimin dini referanslarla yapılanmasını planlayan bugünün düşmanı dünün ortağı ittifak, eğitimin yıllardır bekleyen yapısal sorunlarına dinsel soslu yöntemlerle çözüm arayışına giderken milyonlarca öğrenci, cemaat-iktidar erkinin bu pervasızlıklarının kurbanı oldu. Bir yandan binlerce öğrenci 4+4+4 uygulaması ile acımasızca okul öncesi eğitimden koparılarak 60 ay uygulaması ile ilköğretimlere kayıt ettirilirken, diyanet elli sıbyan mektepleri ile dini eğitim 5 yaşına kadar indirilerek okul öncesi eğitim bilimsel normlarının ruhuna Fatiha okutuldu” diye konuştu.

‘İMAM HATİPLERE HER TÜRLÜ KAYNAK AKTARILDI’

“TEOG garabetiyle ortaöğretime geçmeye çalışan yine milyonlarca öğrenciden büyük bir kısmı hiç istemedikleri ve hatta hak etmedikleri okullara zorunlu olarak kayıt oldu” diyen İldeş, “Yine binlercesi açık liselere yönlendirildi. Ortaöğretimde örgün eğitimin dışına atılan öğrenci sayıları on binleri buldu. Dışarıda kalma korkusuyla on binlerce öğrenci meslek liselerine zorunlu kayıt yaptırdı. Bir önceki dönem itibari ile meslek liseleri sayıları 8 kat arttı. Buradan fırsat yaratmaya çalışan mevcut iktidar yıldızlı imam hatiplerine her türlü kaynak aktarımıyla öğrenci bulma çalışmalarına hız kesmeden devam etti. Öyle ki kendine oy veren veliler bile yurdun birçok yerinde imam hatiplere dönüşen okullara isyan etti” dedi.

PISA SONUÇLARINDA BAŞARISIZLIK

Proje okulları adı altında Türkiye’nin en köklü liselerindeki öğretmenlerin sürgün edildiğine dikkat çeken İldeş, “Köklü okullar, proje adında bir bir yandaş arpalığına dönüştürülürken, bu okullardaki öğretmenler sürgün edildi, öğrenciler bir anda eğitimin sürekliliği ilkesinden mahrum bırakıldı. Öğrenciler tepkilerini eğitimin bilimsel normlarına sırtlarını dönen bu anlayışa sırtlarını dönerek gösterdiler. Eğitimin tarihinde görülmemiş derecede saldırıya ve yıkıma uğradığı bu dönemi tescilleyen de PİSA uluslararası sınav sonuçları oldu. Türkiye 70 ülke içinde fende 51. matematikte 48. okumada 49. sırayı gururla(!) aldı” değerlendirmesinde bulundu.

Evrensel’den Eylem NAZLIER’ e yaptığı değerlendirmelerde, İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı İzzet İldeş’ Eğitim-Sen talepleri konusunda ise şunları ifade etti:

“ *Başta haksız hukuksuz ihraç olan tüm kamu emekçilerinin göreve iade edilmesi ve sürecin mağduriyetlerini ortadan kaldıracak uygulamalara son verilmesi,

*Toplumsal gelişmişlik endeksinin başat göstergesi olarak eğitimin kamusal yani devlet eliyle, parasız ve laik olması,

*Tüm bilimsel normların model olarak esas alınması genelinde etnik, coğrafi ve cinsel farklılıklar “Çocuğun Üstün Yararına” ilkesi ile değerlendirilerek eşitsizliklerin ortadan kaldırılması,

*Dini referanslar ve belli bir inancı, milleti baz alan tekçi eğitim müfredat ve modellerinin eğitimde asla kabul edilmemesi,

*Milliyetçilikle, militarizmle, yarışmacı anlayışla yoğurulan, sanatsal-estetik-bilimsel yönden sığ müfredatların terk edilmesi

*Kamu kaynaklarının belirli zümreleri besleyen değil okulların fiziksel ve altyapısal sorunlarının ortadan kaldırılmasına aktarılması.”

 

emek.org tr.

İlgini çekebilecek diğer içerikler