Yakın tarihte ” Rosenberg’ ler davası” olarak bilinen olayın yıl dönümündeyiz. Dünya kamuoyuna mal olan ve ezilenlerin mücadele tarihine geçen Ethel ve Jullius Rosenberg’ler 19 Haziran 1953 tarihinde ABD’de idam edildiler.
Şair Melih Cevdet Anday’ın Rosenberg’ler için yazdığı “Anı” şiiri
ANI
Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Apansız geliyor aklıma __Neredeyse gün doğacaktı
Herkes gibi kalkacaktınız
Belki daha uykunuz da vardı
Geceniz geliyor aklıma __Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma __Rahat döşeklerin utanması bundan
Öpüşürken bu dalgınlık bundan
Tel örgünün deliğinde buluşan
Parmaklarınız geliyor aklıma __Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm
Kahramanlıklar okudum tarihte
Çağımıza yakışan vakur, sade
Davranışınız geliyor aklıma __Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil unutulur şey değil
Çaresiz geliyor aklıma. … M.C.Anday
Nedir Rosenberg’ler davası?
Bunun için kısa da olsa 1950’li yıllar ABD’ sine gideceğiz. ABD’de Mc Carthy adıyla bilinen baskı döneminde, birçok insan siyasi görüşlerinden dolayı soruşturmaya uğradı, işlerinden ve bir kısmı da hayatlarından oldu. O Dönem soruşturmaya uğrayarak baskı altına alınmak istenen Bertolt Brecht, Charlie Chaplin, Arthur Miller, Orson Welles ve Pete Seeger gibi sanatçılar da vardı.
, ABD vatandaşı bir çift olarak Ethel ve Jullius Rosenberg’ler ABD Komünist Partisi üyesidir. Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği adına casusluk yapmakla ve atom bombasıyla ilgili bilgileri Sovyetlere vermekle suçlanıp yargılandı.
Rosenberg’lere Özür dileyip af talep etmeleri karşılığında, 6 ve 10 yaşındaki çocuklarına kavuşabilecekleri söylendi, Ethel ” ya suçsuzluğumuza inanan milyonlarca insan ne olacak? ” diyerek bu teklifi reddetti.
Yani işbirliğine yanaşmayınca idam edildiler.
Ethel Rosenberg’in davayı özetleyen şu sözleridir.”Amerikan faşizminin ilk kurbanlarıyız“.
ve Julius Rosenberg onurlu duruşlarını yazdığı şu sözlerle ifade etmiştir. “Barış, ekmek ve gül için savaşta, celladı sakin bir onurla, güvenle ve geleceğe bakarak bekliyoruz. İnancımızı yitirmeyeceğiz. Her zaman olduğu gibi, Julius“. (Julius’un avukatına son mektubu, 18 Haziran 1953)
Şair Sunay Akın’ın anlatımıyla, olay biraz daha ayrıntılı olarak şöyledir:
“Bu çift komünist avı sırasında casusluktan gözaltına alınırlar.
Mahkemeye çıkartıldıklarında aleyhlerinde bir delil yoktur. Bir tek aynı suçtan yargılanan bir kişi ile aynı gün aynı otelde kaldıkları belirlenmiştir. Fakat otel o gün doludur ve sadece bu çift yargılanmaktadır.
Rosenberg’ler bu asılsız suçlamalara gülüp geçerken jüri kararını açıklar: idam.
Karar açıklandıktan sonra ABD’ye milyonlarca mektup yağmaya başlar. Onlar suçsuz bırakın onları diye.
abd yönetimi bu uluslararası tepkiden çekinir ve çifte bir öneri sunar:
-suçunuzu kabul edin cezanız 30 yıla düşsün.
Çift kabul etmez.
İdam zamanı yaklaştıkça teklifler devam eder ve ceza süresi de düşer ama çift kabul etmez ve suçsuz olduklarını söyler.
İdam günü gelmiştir.
İdamın olacağı odada bir de telefon durmaktadır. Savcı telefonu gösterirken, Rosenberg’lere bir de Fotoğraf gösterir.
Çocuklarının fotoğrafı.. Ve der telefonun diğer ucunda başkan var. açın ve biz suçluyuz deyin, başkan da sizi serbest bıraksın.
ABD böylece uluslararası baskıyı üzerinden atmayı düşünür.
Rosenberg’ler biraz süre isterler. Giderler bir köşeye, bayan Rosenberg kocasının dizlerindeki tozu silmektedir, çünkü fotoğrafı gördüğünde bay Rosenberg, dizleri üzerine düşmüştür..
Sonra savcıya giderler, “evet onlar bizim çocuklarımız fakat bizim için mektup yollayan milyonlarca insan da bizim çocuklarımız, onları yarı yolda bırakamayız” derler ve idam edilecekleri bölmeye doğru giderler.
Ölürler..
Rosenbergler, idamın daha önce belirlenen 18 Haziran tarihinde olmaması için sürekli dilekçeler vermişlerdir; idamları da 1 gün ertelenmiştir. Çünkü 18 Haziran onların evlilik yıl dönümüdür.
ABD hala aynı ABD, Rosenbergler ise hala etrafımızda; yaşıyorlar… ”