KOTON’ da sendika düşmanlığı ve işçi kıyımı…
KOTON Gebze-Güzeller OSB dağıtım merkezinde çalışan yaklaşık kırk kadar İşçi, 8 Mart kadınlar gününden birkaç gün önce işten çıkarıldı.
KOTON patronları iş yeri koşulları nedeniyle hastalanan ve tedavi gören işçilerle çalışmak istemediklerini belirterek, insanlık dışı bir tutumla sırtından servetler kazandığı işçileri, şimdilerde kapıya koyuyor.
Sağlık sorunu yaşayan işçiler tedavi gördükleri süre gerekçe gösterilerek ve yasal geçerliliği olan sağlık raporu aldıkları için işten çıkarılıyor. Çıkarılan işçiler arasında KOTON’a bağlı çalışan taşeron işçileri de bulunuyor.
300’den fazlası yurt içinde olmak üzere 504 mağazası bulunan Koton, 11.000 çalışanı ile övünüyor.
“Kadın dostu” KOTON da kadın işçiler hangi koşullarda çalıştırılıyor?
Kadınlara çalışma düzeninde çok yer verdiğini açıklayan şirket 8 Mart öncesinde kadın işçi kıyımı yaptı.
Web sitesinde yazdığına göre, 2016 yılının yanı sıra, 2017’de de Capital Dergisi tarafından “Kadın Dostu Şirketler” araştırmasında yine ilk 100 firma arasında yer aldı. Son yapılan araştırmada 2017’de “Kadın Çalışan Dostu 100 Şirket” sıralamasında 17. sırada, “Kadın Yönetici Dostu 100 Şirket” sıralamasında ise 11. sırada yer alıyor. Şirket çalışanlarının %50 sinin kadın ve yöneticilerinin de %60 nın kadın olmasıyla övünüyor.
Hak-hukuk konularına gelindiğinde ise olaydaki sahteliği ve aldatmaları da görebiliyoruz.
Dağıtım depolarında yaklaşık 900 kadar işçi, açlık sınırındaki asgari ücretle ve sendikal haktan yoksun olarak çalıştırılıyor. KOTON karlarını ve mağaza sayısını artırırken, işçilerin yaşama koşulları değişmiyor. Yoksulluklar ve yoksunluklar içerisinde yaşıyorlar.
Çalışma koşulları nedeniyle hastalanan işçiler örneğin fıtık veya varis veya solunum yolları hastalıklarına yakalanan işçiler doğal olarak hastanelere giderek tedavi görüyor. Aldıkları raporlarla da bunu gösteriyor. KOTON patronları, iş yerinde ağır çalışma koşulları nedeniyle sağlığını yitiren ve hastalık sahibi olan ancak “iş verimi düşen ve iş planlamasını bozan” işçilerle çalışmak istemiyor. Bunu ifade ederken de yasalara sığınıyor.
Ancak kapıya koyduğu işçilerin sağlığını geriye kazandıramadığı gibi onların işsiz kalmalarına da neden oluyor. Patronların ahlaklı davranarak kendisine servetler kazandıran işçilerine sahip çıkmasını da beklemiyoruz aslında… Bu anlamda insanlıklarını yitirmiş durumdalar. Onlar için sorunsuz sömürecekleri, tökezlemeden çalıştıracakları sağlıklı işçiler lazım…
Olayın diğer bir yanı daha var.
KOTON patronu, iş yerinde işbirlikçi sarı sendika da olsa, kesinlikle sendika istemiyor. Mağazalardaki işçilerin sendikalaşma çalışmalarına karşı tahammülsüz olduğunu geçen yılki işçi kıyımından biliyoruz.
KOTON Mağazacılık Tekstil SAN. Ve TİC. A.Ş. ne ait Gebze-Güzeller Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Dağıtım Merkezi’nde yaklaşık 900 işçi çalışıyor. İşçilerin büyük kısmı asgari ücretle çalışıyor. İşyerinde yaşanan ağır çalışma koşulları karşısında, sendikalı olmanın yararlarını bilen işçiler sendikal örgütlenmeyi de başarmış.
KOTON deposunda Liman-İş sendikası örgütlenmiş durumda.
Ancak patron iş yerinde yetki alan sendikanın yetkisine itiraz ederek süreci mahkemelere yayarak Toplu İş Sözleşmesi yapılmasını ertelemeye çalışıyor. Bu arada sendikaya üye olan bir kısım işçiyi de işten çıkararak gerçek burjuva yüzünü gösteriyor. Yani sendikalaşmayı kırmaya çalışıyor. Bakanlığın kabul ettiği yasal kazanılmış sendikal yetkiye itiraz etmek, aslında işverenin, işyerinde sendika istememe gibi sınıfsal kimliğinden kaynaklanıyor. Sendika düşmanlığı onun burjuva patron genlerinde var.
Son günlerde işçilerin anlatımından, yaklaşık 40 işçi işten çıkarıldığı anlaşılıyor. İşçiler, şimdi sendika hukukçularıyla işe iade ve sendikal tazminat davaları ile mücadeleyi sürdürme gayreti içindeler. Bu yolla işlerine geri dönmeyeceklerinin farkındalar, ancak ortalama iki yıl sürecek olan iş mahkemeleri sonucunda tazminat kazanacaklarını biliyorlar.
Sendikal tazminat kazanmayı da patrona olan kızgınlıkları nedeniyle çok arzu ediyorlar.
Patronun kendilerini yoğun çalıştırarak hastalık sahibi olmalarını ve sonra da kapıya koyulmalarını hazmedemiyor işçiler…
KOTON’da çalışma haklarından vazgeçmeden ve direnerek çalışma hakkı dahil birçok haklarını elde etmeyi planlayabilseydi işçiler, çok daha iyi olacaktı…
İşten çıkarılanlar ve işyerinde sendikalı koşullarda çalışmayı umutla bekleyen işçiler, patron karşısında birlik olmaları gerektiğini, işçi çıkarları etrafında birbirleriyle kenetlenerek sendikalı olmaları gerektiğini de artık kavramış durumdalar.
Bu da umut veriyor. KOTON’da çalışan isçilerin kendi çıkarları için daha güçlü örgütleneceğine ve kararlı duruşu sürdüreceğine inanıyoruz.
emek.org.tr