Türkiye’de yargıya ve adalete olan güvensizlik her geçen gün daha fazla artıyor. AKP nin açıktan müdahale ederek etkili olduğu yargı sistemi, ülke dışı dahil her kesimden yoğun eleştiri alıyor. Yargı sistemi ve uygulamalar Hitler faşizmi dönemine benzetiliyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Gezi davasında beraat eden Osman Kavala’nın savcılık tarafından yeniden tutuklanmasını eleştirerek yargılamanın kaldırılması gerektiğini açıkladı.
Gezi davasında 800 günden fazla zamandır tutuklu yargılanan Kavala, beraat etmesine rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasından sonra savcılık tarafından tekrar gözaltına alınarak çıkarıldığı mahkemede tutuklandı. Yargı bağımsızlığının açıktan tartışıldığı günümüzde, gezi davasında beraat kararı veren mahkeme heyetine yönelik HSK soruşturmasının hızla gündeme getirilmesi, yargının AKP denetiminde siyasallaştığı tartışmalarına neden oldu.
Birçok kurum ve çevrenin yargıya müdahaleyi eleştirirken, İnsan Hakları Derneği (İHD) de, yaşanan hukuksuzluğa karşı tutumunu açıklayarak Kavala’’nın serbest bırakılmasını istedi.
Yaklaşık iki buçuk yıl önce tutuklanarak cezaevine konulan iş insanı ve insan hakları savunucu Osman Kavala’ya geçtiğimiz gün beraat ve tahliye kararı verilmesine rağmen, daha önce beraat ettiği başka bir dava gerekçe gösterilerek gözaltına alınıp tutuklanmasına itiraz eden İnsan Hakları Derneği (İHD), yaptığı açıklamada, Kavala’nın özgürlüğünün iadesine karar verilmesini istedi.
‘KAVALA’NIN KEYFİ OLARAK TUTUKLANDIĞI KANAATİNDEYİZ’
Osman Kavala’nın karşı karşıya kaldığı muamelenin, insan onuruna aykırı olduğunu belirten İHD, Kavala’ya uygulanan tutuklama kararının keyfi olduğunu açıkladı. Tutuklama kararıyla, yargı reformu strateji belgesi ile amaçlanan hedeflere ulaşmanın mümkün olmadığını belirten İHD şu açıklamayı yaptı:
Osman Kavala’nın Yeniden Tutuklanması Üzerine
İş insanı ve insan hakları savunucu Osman Kavala yaklaşık iki buçuk yıl önce (gözaltı: 18 Ekim 2017, tutuklama 1 Kasım 2017), keyfi olarak özgürlüğünden yoksun bırakılmıştı.
Kavala’nın tutuklanmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı (5. Madde) ve 18. Madde ihlalini oluşturduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından 10 Aralık 2019 tarihinde karar altına alınmıştı. AİHS 5/1 Maddesi (tutuklamanın makul şüpheye dayanması) ve 18. Maddesi (sözleşmedeki haklara getirilen sınırlamaların amaçları dışında kullanılamayacağı) kurallarını içerir. AİHM, Kavala’nın tutuklanmasının makul şüpheye dayanmadığını tespit ile tutuklamanın çalışmalarından duyulan rahatsızlıktan kaynakladığına kanaat getirerek “derhal tahliye edilmeli” kararını vermiştir. Derhal tahliye kararı yerine getirilmemiş ve ancak yargılandığı “Gezi Davası”nın 18 Şubat 2020 tarihli karar duruşmasında beraatine ve tahliyesine karar verilmiştir. Ancak Kavala, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı hakkında gözaltı kararı vererek ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimi suçu iddiasıyla cezaevinden tahliye etmeyerek tekrar gözaltına almış ve 19 Şubatı 20 Şubata bağlayan gece yarısı İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği tarafından darbe teşebbüsü suçu nedeniyle tekrar tutuklanmıştır.
İHD, Osman Kavala’nın karşı karşıya kaldığı muamelenin, insan onuruna aykırı olduğu düşüncesindedir. İkinci olarak AİHS’in kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını düzenleyen 5. Maddesinin ve özel olarak da 5/1. Maddesine aykırı olduğu düşüncesindedir. Ayrıca vurgulamak isteriz ki, Sözleşmenin 18. Maddesinde düzenlenen “haklara getirilen sınırlamaların amaçları dışında kullanılamayacağına dair hükmüne aykırı olduğu düşüncesindeyiz. Daha açık bir ifade ile Osman Kavala’nın keyfi olarak tutuklandığı kanaatini taşımaktayız. (20 Şubat 2020 İHD Genel Merkez açıklaması)
emek.org.tr