DİSK-AR “İŞSİZLİK DEPREMİ” başlığı altında Şubat 2019 İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU’nu açıkladı.
Emekçilerin yaşamını tahrip ederek onları yoksulluk içerisinde ve yedek-hazır iş gücü olarak “elde tutan” kapitalizm koşullarında işsizlik artıyor. Bu durum emekçi halk kitleleri için insanlık dışı yaşam koşullarının devamı anlamındadır.
“Geniş tanımlı” işsiz sayısı 6 MİLYON 646 Bin ile %19.3 oranında gerçekleşirken, “Dar kapsamlı” işsiz sayısı ise 3 milyon 981 bin ile %12.3 oldu. İşsizlik ödeneğine son beş ayda gerçekleşen başvuru sayısı ise 985 bine ulaştı.
Raporda dikkati çeken verilerden üniversiteli işsiz sayısındaki artış oldu. Üniversiteli işsiz sayısı 1 milyon 31 bini buldu. Boşta gezer genç grubunda ise 2 milyon 852 sayısına ulaşıldı.
İşsizlik olgusundan nasıl kurtulacağız? Kapitalist toplumsal sistemde ve kapitalist çalışma koşullarında bu mümkün müdür?
İşsizliğin toplumsal sistem ve yedek işçi ordularıyla kapitalizmin kendisini yeniden üretme politikalarına ve ucuz emek sömürüsünü sürekli kılma temel mantığına bağlı olduğunu belirtelim. İşsizlik, yıkıcı bir unsur olarak çalışma ve yaşama koşullarını insani olmaktan uzaklaştırıyor. İşsizlik, kapitalist toplumsal sistemin vazgeçilmez temel unsurlarından biridir. Alternatif olarak ise Kapitalist toplumsal sistem dışında yeni bir toplumsal sistem inşa etmenin dışında başka bir çare bulunmuyor. Yani bu kansere dönüşen toplumsal sorun; insana yakışır çalışma olanakları ve haklarının temel alınarak, eşitlikçi ve adaletli bir düzenek sunan sosyalist bir sistemle çözümlenebilir.
DİSK-AR Raporu öngörüsüne göre, İşsizlikteki tırmanışın devam edeceği yönündedir. DİSK kapitalist sistem içerisinde kalan bazı önermelerle aslında sistemi reformize etmenin dışında bir şey söylemiyor. İşsizliğin yaratacağı toplumsal tahribatı önlemek için “güçlü̈ sosyal politikalara ihtiyaç̧ olduğu ifade edilerek şu önerilerde bulunmuştur.
-Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması” ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
-İstihdam artışlarında kamunun payı dikkate değerdir. Kamu istihdamının artırılması, kamuda eğreti ve güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışının sağlanması yaşamsal önemdedir. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalı ve kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
-İş başında eğitim adı altında çırak, stajyer, kursiyerlerin ve bursiyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmelidir.
-Uluslararası çalışma normları doğrultusunda herkese en az bir ay ücretli yıllık izin hakkı tanınmalıdır.
-Güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmeli, tüm taşeron işçilere kadro verilmelidir. Kamu taşeron işçileri kamu işçisi olarak kadroya alınmalıdır.
-Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) “insana yaraşır iş” yaklaşımı temelinde herkese güvenceli ve nitelikli işler sağlanmalıdır.
-Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
-Toplum yararına çalışma programları kapsamında çalıştırılanlar daimî işçi statüsüne geçirilmelidir.
-İşsizlik Sigortası Fonunun amaç dışı kullanımına son verilmelidir.
-İşsizlik sigortasından yararlanma koşulları iyileştirilmelidir. Son üç yılda 600 gün çalışma koşulu kriz döneminde 180 güne indirilmelidir.
-Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.
emek.org.tr