TBMM Plan ve Bütçe komisyonunda kabul edilen Torba yasanın madenlerle ilgili kısmında kamuya ait kömür işletmelerinde özelleştirmenin yolu açılıyor.
Yapılacak özelleştirmelerin denetim ve iş güvenliği konularında zaten çok zayıf olan madenlerde iş cinayetlerinin artacağı vurgulanıyor.
Meslek örgütleri, sendikalar ve işçiler özelleştirmeye karşı tepkilerini göstererek, maden işletmelerinin kamu idaresi olan TKİ ve TTK kurumları tarafından işletilmesini ve denetimlerin artırılmasını ısrarla talep ediyor.
Torba yasa ne diyor?
Tasarıda, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ve Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) ile ilgili olarak torba yasa tasarısı 58. Maddesiyle, 3213 sayılı Maden Kanunu`nun ek 1 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında değişiklik yapılarak özelleştirme yapılmak isteniyor.
Değişiklik öngören maddede “Türkiye Taşkömürü Kurumu ile Türkiye Kömür İşletmeleri, uhdelerinde bulunan maden ruhsat sahalarını işletmeye, işlettirmeye, bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye yetkilidir” ifadeleri yer alırken maddenin gerekçesi ise şu şekilde açıklanıyor: “Madde ile 3213 sayılı Maden Kanunu`nun ek 1 inci maddesinde değişiklik yapılmak sureti ile Türkiye Taşkömürü Kurumu ile Türkiye Kömür İşletmeleri, uhdelerinde bulunan maden ruhsat sahalarını işletmeye, işlettirmeye, bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye yetkili kılınmaktadır. Böylelikle, atıl vaziyetteki sahaların ekonomik, güvenli ve rantabl şeklinde değerlendirilmesine olanak sağlanmaktadır. Ayrıca rödovans süreleri kısıtlı olduğundan dolayı iş sağlığı ve güvenliğine yönelik uzun vadeli modernize teknolojiye uygun yatırımlar yapılamamaktadır. Düzenleme ile belirtilen gerekçelere göre uzun vadeli yatırım yapılabilmesinin önü açılmaktadır.”
Madenlerde istihdam durumu
Kömür madenlerinde AKP iktidarı döneminde özelleştirmeler yapıldı. Özelleştirme ve rödövans işletme tarzı sonucu madenlerde denetim gevşedi. Özellikle yaşanan ölümlü iş kazalarında bu sistemin etkili olduğu biliniyor.
Hükümetin yıllardır yürütmüş olduğu kömür politikası, kömür sektöründe üretimi artıramadığı gibi istihdam edilen işçi sayısını da sürekli olarak azaltıyor. 2001 yılından 2017 yılına kömür sektöründe istihdam edilen çalışan sayısı yaklaşık dörtte bir oranında azaldı. 2001 yılı tarihi itibarı SGK kayıtlarına göre 47’si kamu, 459’u özel sektör olmak üzere toplam 506 kömür madenciliğinde faaliyet gösteren işyeri bulunuyor. Bu işyerlerinde 29 bin 613’ü kamu, 13 bin 244’ü özel sektör olmak üzere toplam 42 bin 857 işçi çalışıyor. SGK 2017 yılı Nisan ayı istatistiklerine göre ise 29’u Kamu, 600’ü özel sektör olmak üzere toplam 629 işyeri kömür madenciliğinde faaliyet gösteriyor. Bu işyerlerinde 10 bin 772’si kamu, 27 bin 22’si özel sektör olmak üzere toplam 34 bin 742 işçi çalışıyor.
Sendika tepkisi
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) tasarının meclise gelmesi ve tartışmaların yoğunlaşması üzerine başkanlar kurulu toplantısı yaparak ve madenlerde işçilerle toplantılar gerçekleştirerek, tasarının geri çekilmesini ve özelleştirme politikalarından vazgeçilmesini istiyorlar.
Soma modelini bunca faciadan sonra bize dayatıyorlar
Bu çalışmalar sırasında açıklamalar yapan sendika yönetimi sorunu değişik boyutlarıyla şöyle ifade ediyorlar.
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci, “Türkiye Taşkömürü Kurumu’nu, müesseselerini, hatta işletmelerini parçalayarak ruhsatı ile birlikte özelleştirmenin yolunu açıyorlar. Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun bir çakıl taşının dahi özelleştirilmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü özelleştirme ölüm demektir. Bu yasa tasarısı derhal geri çekilmelidir” dedi.
Türkiye’nin, taş kömürü ithalatı için yılda yaklaşık 4-5 milyar dolar ödediğini ifade eden Demirci, “TTK küçüldü, ama Hükümetin beklediğinin aksine özel sektör bu boşluğu dolduramadı. Bize Soma modelini dayattılar. Biz bunu kabul etmedik ve işçi alınması için mücadelemizi sürdürdük. Ancak 15 Temmuz günü hain darbe girişimi oldu ve devamında gelen OHAL uygulamasıyla bu mücadelemiz kesintiye uğradı” diye konuştu.
Torba Yasa’ya dikkat çeken Demirci, “Çeşitli vergilerle faturayı bizlere kesmek istiyorlar. Bu Torba Yasa tasarısı içerisine TTK ve TKİ’yi yani madenlerimizi de koydular. Ekonomik krizin bedelini bize canımızla ödetmek istiyorlar. Çeşitli baskılarla kabul ettiremedikleri Soma modelini bunca faciadan sonra göz göre göre bize dayatıyorlar. Soma modeli, Soma faciasıyla birlikte çökmüştür” dedi.
Madenlerin özelleştirilmesine izin vermeyeceklerini ifade eden Demirci, gerekçelerini şöyle açıkladı “Özelleştirme ölüm demektir. Bu yasa tasarısı derhal geri çekilmelidir. Eğer Hükümet bu sese kulak vermezse 1990-1991 ve 1994 yıllarında olduğu gibi madenciler ve bölge halkı olarak tek yürek, tek ses meydanlarda olacağız.Atalarımızın bize emaneti olan maden ocaklarımıza, işimize, aşımıza, ülkemizin ve milletimizin geleceğine sahip çıkacağız”
AKP, MADENCİLERİN İTİRAZINI DİNLEMEDİ
GMİS Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu da şunları söyledi: “Çıkarılmak istenen yasa ülkemize ihanettir. Sadece maden işçisine değil, bölgeye değil, ülkemize bir ihanettir.
Çünkü ülkemizin yeraltı kaynaklarının bulunduğu sahaları parsel parsel satmak üç-beş tane işadamından başka kimseye kazandırmayacaktır.
Biz bunu komisyonda açık yüreklilikle, açık ve net bir şekilde ifade ettik, ifade etmeye de devam edeceğiz. Ama ne acıdır ki tüm gerçekleriyle anlatmamıza rağmen, iktidar partisi milletvekillerinin de anlattıklarımızı takdir etmelerine rağmen sayı çokluğuyla bu yasa tasarısının ilgili maddesi komisyondan geçti. Sendikanız olarak her türlü eylem planını masaya yatırdık. Eylemlerimiz sürecin gelişmesine göre artarak devam edecek. Bizi yer üstünde olağanüstü hal ile tehdit edenlere bir şey söylüyoruz; yer üstünde olağanüstü hal olabilir ama yerin altı bize ait. Eylemlerimizde en son aşamasına geldiğimizde, inşallah bununla karşılaşmak zorunda bırakılmayız, ama gerektiğinde 7 bin 500 maden işçisiyle birlikte yerin altına kendimizi kilitleyeceğimizi ve isteklerimiz yerine getirilinceye kadar çıkmayacağımızı ifade ediyoruz.”
emek.org.tr