Nuriye ve Semih Açlık grevinde 235. Gün… “Her an her şey olabilir”

Doktorlardan da sağlık riski açısından uyarılar geliyor. Nuriye ve Semih’i açlık grevinde takip eden doktor açıklamasında “Her an her şey olabilir. Alarm durumundayız” dedi. İşlerine geri dönmek amacıyla başlatılan açlık grevinde 235. günü geride bırakan direnişçiler, şu an için sağlık açısından çok riskli dönemde bulunuyor. Özakça, 150 günlük tutukluluğun ardından 20 Ekim’deki duruşmada tahliye edilmişti […]

Doktorlardan da sağlık riski açısından uyarılar geliyor. Nuriye ve Semih’i açlık grevinde takip eden doktor açıklamasında “Her an her şey olabilir. Alarm durumundayız” dedi.

İşlerine geri dönmek amacıyla başlatılan açlık grevinde 235. günü geride bırakan direnişçiler, şu an için sağlık açısından çok riskli dönemde bulunuyor.

Özakça, 150 günlük tutukluluğun ardından 20 Ekim’deki duruşmada tahliye edilmişti ve açlık grevine aynı kararlılıkla devam ediyor. Açlık grevinde olan ve sağlık durumu iyi olmayan Gülmen ise şu an Numune Hastanesi mahkum koğuşunda tutuluyor. Kız kardeşi Beyza Gülmen, yanında refakatçi olarak kalıyor. Hastanenin dışında ise baba Şaban Gülmen ise nöbet tutuyor. Ziyaret süresi ise sınırlı tutuluyor.

Fotograf Aslı Işık

Baba Şaban Gülmen “Mahkemeler süreci uzattığı için tedirginiz”

38 kiloya düşen Gülmen’i kısa süreyle ziyaret eden Baba Şaban Gülmen, yaşadıkları sorunlara. “Çocuğun mahkemeye getirilmemesi, sıkıntılarının artmasına neden olacak, bu da tehlike arz ediyor. Çocuğa bir şey olursa bizde de büyük sıkıntı olacak. İnsan çileden çıkıyor.  İster baba ister anne ol, insan kendini kaybediyor. Bunun bize getirdiği problemler var” diye dikkat çekiyor.

Nuriye’nin, Sincan Hapishanesi ve Numune’nin mahkum koğuşlarında 31 gün, refakatsiz bırakıldığını belirten baba Gülmen, “Burada eziyet ediyorlar. O çocuk dermansiz, halsiz. Sağından soluna dönemeyecek insanı burada 18 gün tek başına bıraktılar. Refakatçiye izin vermediler. Avrupa’dan baskı olmasaydı, bu süreyi uzatacaklardı” dedi.

 “Güneş ve havalandırma yok”

Hastanenin bodrum katındaki mahkum koğuşunda tutulan Nuriye’nin refakatçisi olarak kalan kız kardeşi Beyza, ablasının uyanır uyanmaz B1 vitamini içtiğini anlatıyor. Ablasının en çok, gün ışığı olmadığı için 24 saat açık tutulan florasan lambadan rahatsız olduğunu belirten Beyza Gülmen, “ışığın gücünü azaltmak için lambayı plastik poşetle kapattığını ve her gece yatakları ışıktan en uzak köşeye çektiklerini” söyledi.

Beyza Gülmen, ablasını her gün bir doktor grubunun ziyaret ettiğini belirtiyor.

“Açlık grevi bir hastalık değil, çözümü de tıbbi değil”

Deutsche Welle Türkçe’den Aslı Işık’ın haberine göre, Dr. Onur Karahancı, tahliye sonrasında her gün Semih ve Esra’yı takip için evlerine gidiyor. Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi olan Dr. Karahancı, “açlık grevinin bir hastalık olmadığını ve çözümünün de tıbbi olmadığını” vurguluyor.

Dr. Onur Karahancı, Semih Özakça’nın durumuyla ilgili olarak şu bilgiyi verdi:

“Semih’in enfeksiyona açık bir durumu var. Semih için ani değişiklikler olmadı. Ancak açlık grevlerinde yüz günün üzeri sinir sisteminin harap olacağı dönemdir. Çok tetikte ve dikkatli oluruz. Her an her şeyin olabileceği, bir gün ile diğer günün arasında çok farklılıkların olacağı bir dönem. Geçmiş örnekler gösteriyor ki 100 gün üzerinde ani ölümler de dahil her şey yaşanmış. Birçok deneyimimiz var. Alarm durumunda olduğumuz bir dönemdeler. Biz sadece saygı gösterebiliyoruz.”

“Nuriye’nin durumunu daha da kötüleştirdiler”

Nuriye’nin durumunun yetkililerin tutumlarıyla daha da zorlaştırıldığı ve kötüleştiğini ifade eden Dr. Karahancı, İnsan Hakları Komisyonu olarak mahkum koğuşlarını her sene denetlediklerini, özellikle Numune hastanesinin mahkum koğuşlarının kesinlikle uygun koğuşlar olmadığını anlattı.

“Hastane’nin bodrum katında bulunan mahkum koğuşlarının güneş görmediğini, havalandırmasının ve hareket alanının olmadığını” belirten Karahancı, “Sağlık sadece medikal bir şey değildir, aynı zamanda sosyal ve psikolojik iyilik halidir. Nuriye için net olarak tecrit hali oluşturdular. Kaş yapayım derken göz çıkardılar. Sağlık açısından daha iyi yaptık diyemiyorlar ve sorumluluğu kimse almıyor” dedi.

“B1 vitamini, su ve şekerle mucize olmaz”

Nuriye ile görüşmek için yaptıkları başvuruların hiçbirine yanıt alamadıklarını söyleyen Dr. Karahancı, “Yaşamsal riskini artırıyorlar. O koşullarda tutulmasının sağlık gerekçesiyle yapıldığını kimse kabul edemez. Hiçbir şey iyiye gitmiyor, daha da kötüleştiriliyor. Yetkililerin bu koşullardan vazgeçmeleri gerekir” ifadesini kullandı.

“Bu durum, hem onları takip eden sağlık heyeti olarak bizim için çok ciddi psikolojik yük hem de onların bakımını üstlenenler ve buna tanık olan toplum için bir travma. Kanıta dayalı tıpla takip ettiğimizde, 100 günün üzerinde her an her şey olabilir. Sadece B1, su ve şekerle bizden mucize yaratmamız bekleniyor. Bilişsel düzey sağlam olabilir ama fizyolojinin bu kadar süre aynı şekilde ona eşlik etmesi mümkün değildir.”

 

emek.org.tr

 

 

İlgini çekebilecek diğer içerikler