Madenlerde insanca çalışma koşullarından söz edilemez. Maden patronu gözünde madencinin hayatı değersizdir, ölümleri işin fıtratından sayılır.
Sorumluların yargılanamadığı, madenlerde denetim mekanizmalarının çöktüğü, kurallı çalışmanın terk edildiği, sendikaların işveren kurumu haline geldiği maden sektöründe adalet yoktur.
Denetimsizlik, işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarının ihlali, taşeronlaştırma, kaçak işletmeler, göçmen ve kaçak işçilik yöntemlerine başvuruldu, sendikalar patronların büroları gibi çalıştı, bakanlık seyirci kaldı… Tüm bu yanlış şeyler beslendi ve korundu. AKP, sermaye ve sarı yandaş sendikalar katliam düzeyindeki iş cinayetlerinden sorumludur.
Onca katliama rağmen hala adalet yoktur!
Maden işçileri sendikalarına sahip çıkmadıkça, işçi denetimini ve iradesini çalışma yaşamına hakim kılmadıkça soma ve benzeri katliamlar daha çok yaşanacaktır. İşçiler politik, ekonomik, kültürel ve psikolojik açılardan bütünlüklü mücadele veren öz örgütlerini yaratmalıdır. İşçiler öz örgütleriyle çalışma yaşamına müdahale etmelidir. Kapitalist kölelikten kurtulmanın ve katliamları durdurmanın başka çaresi yoktur.
Bu nedenlerden dolayı, Soma’da 301, Ermenek’te 18, Karadon’da 30, Dursunbey’de 17, Küre’de 19, Şirvan’da 16 can yitirilmiştir. Sadece Soma’da 435 çocuk babasız kalmıştır…
Soma Katliamı yıl dönümü nedeniyle İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi’nin yayınladığı raporu aktarıyoruz.
Türkiye kapitalizminin neo-liberal politikalar ekseninde dünya kapitalizmine entegre olabilmesi için 24 Ocak 1980’de aldığı kararlar, işçi sınıfı muhalefeti karşısında hayata geçememiştir. İhracata yönelik sanayileşme adı verilen politikaları uygulayarak uluslararası yeni iş bölümünde yerini almak isteyen Türkiye kapitalizmi, bu hedefine 12 Eylül Askeri Darbesi eliyle ulaşmıştır.
Güvencesiz çalıştırma biçimleri olan taşeronlaştırma, göçmen ve kaçak işçilik vb. de neo-liberal politikalarla beraber hayata geçirilmiş, sendikal harekete ağır baskılar uygulanmıştır. Madenler de bu süreçte özelleştirilmiş, işçiler örgütsüzleştirilmiş ve iş cinayetleri rejimi madenlerde de uygulanmaya başlamıştır. 1980 sonrasında Kozlu, Armutçuk, Yeni Çeltek ve Sorgun’da toplu iş cinayetleri meydana gelmiş ve yüzlerce işçi yaşamını yitirmiştir.
AKP’li yıllarda madenci katliamları artarak devam etmiştir. Soma, Ermenek, Küre, Dursunbey, Mustafakemalpaşa ve Kozlu katliamları yakın geçmişimizde yaşadığımız toplu iş cinayetleridir. Bu tablodan da anlaşılacağı gibi 12 Eylül’le başlayan neo-liberal politikalar, devamı olan AKP iktidarı döneminde derinleştirilmiştir.
Bunun sonucu olarak AKP’li yıllarda en az 1571 madenci kardeşimiz iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir…
2002 yılının son iki ayında en az 11 maden işçisi,
2003 yılında en az 81 maden işçisi,
2004 yılında en az 68 maden işçisi,
2005 yılında en az 121 maden işçisi,
2006 yılında en az 80 maden işçisi,
2007 yılında en az 77 maden işçisi,
2008 yılında en az 66 maden işçisi,
2009 yılında en az 92 maden işçisi,
2010 yılında en az 125 maden işçisi,
2011 yılında en az 117 maden işçisi,
2012 yılında en az 81 maden işçisi,
2013 yılında en az 93 maden işçisi,
2014 yılında en az 386 maden işçisi,
2015 yılında en az 67 maden işçisi,
2016 yılında en az 74 maden işçisi,
2017 yılının ilk dört ayında ise en az 32 maden işçisi yaşamını yitirmiştir…
Not: Devlet işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında o kadar duyarsızdır ki maden işçisi ölüm istatistikleri bile farklıdır. Çalışma Bakanlığı’nın, SGK’nın ve TÜİK’in açıklamalarında ciddi farklar vardır. Bu noktada 2012 yılına kadar olan bilgilerde bu üç kurumun açıkladığı en yüksek işçi ölümlerini baz aldık. Diğer yandan 2012 yılı ile beraber aldığımız bilgiler Meclisimize aittir. İstenildiği takdirde 2012 yılından itibaren ayrıntılarıyla beraber isim isim de madenlerdeki iş cinayetleri bilgilerini paylaşabiliriz…
Soma kaza, kader ya da fıtrat değil bir iş cinayetidir, işçi katliamıdır…
Soma sonrası geçen dört yılda da en az 245 madenci iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir…
Bizler yaklaşık 40 dakika sonra madenden kurtulan işçi arkadaşlarla iletişime geçip onlarca kardeşimizin yaşamını yitirdiğini öğrenmiştik. Hâl böyleyken iktidar yaşananları saatlerce saklamıştır.
Katliamın nedeni üretim zorlamasıdır. Ocaktaki kömür üretimi 4 yılda 15 kattan fazla artırılmıştır. Maliyetin TKİ’nin başka ocaklarında 130 dolar civarında iken burada 24 dolara inmesi ile övünülmesi yaşananların habercisi olmuştur. Bu yüzden maden alarm verdiği halde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmamıştır.
Soma Holding’in patronu Alp Gürkan, dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız ve dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik başta olmak üzere yaşananların sorumlusu özelleştirme ve güvencesiz çalıştırma politikalarını yaşama geçirenlerdir.
Neo-liberal politikaların derinleştirilmesi ve sorumluların cezalandırılmaması sonucu madenlerdeki iş cinayetleri devam etmiştir. Soma sonrası geçen dört yılda da en az 245 madenci iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir…
Sorumlular yargılansın… Tüm madenler kamulaştırılsın… Adalet istiyoruz…
emek.org.tr