Kapitalizm öldürüyor: Haziran ayında en az 124 iş cinayeti yaşandı

“Çalışırken ölmek” insanlığın yaşadığı utançlardan, kapitalizmin önümüze koyduğu bir olgudur. İş cinayetlerinde yaşamlarımızı yitirmeye devam ediyoruz. Yeterli önlemler alınmıyor, emek mücadelesi özellikle sendikaların mücadelesi yetersiz, ölmüş müyüz kalmış mıyız sermaye ve patronların umurunda değiliz. 2019 Haziran ayına ait İSİG Meclisi raporunda deniliyor ki: “İşe giderken yollarda geçen saatler. İşyerinde güvencesiz çalışma koşulları: Uzun çalışma saatleri, […]

“Çalışırken ölmek” insanlığın yaşadığı utançlardan, kapitalizmin önümüze koyduğu bir olgudur.

İş cinayetlerinde yaşamlarımızı yitirmeye devam ediyoruz. Yeterli önlemler alınmıyor, emek mücadelesi özellikle sendikaların mücadelesi yetersiz, ölmüş müyüz kalmış mıyız sermaye ve patronların umurunda değiliz.

2019 Haziran ayına ait İSİG Meclisi raporunda deniliyor ki:

“İşe giderken yollarda geçen saatler. İşyerinde güvencesiz çalışma koşulları: Uzun çalışma saatleri, iki kişinin yapacağı işi tek başına yapma, kötü yemekler, alınmayan iş güvenliği önlemleri, patrondan hakaret… Yaşamak için değil adeta çalışmak için yaşıyoruz!”

Yaşamlarımıza sahip çıkmalıyız bunun bir yolu da örgütlü davranmaktan en azından yetersiz de olsa 6331 sayılı yasa gereklerine patronların uymasını sağlamaktan geçiyor. Ancak bilmeliyiz ki öncelikle işçiler örgütlü olarak kendi önlemlerini kendileri almak durumundadır.

Kabul etmemek, evet ancak örgütlenmek ve bütünlüklü olarak ekonomik, demokratik, politik mücadeleyi yükseltmek, emekçiler arası dayanışmayı artırmamız gerekiyor.

İSİG Meclisi Haziran 2019 raporunda yine yaşamını yitiren işçiler var. “Kaybettiğimiz işçilerin sayısı Haziran ayında 124 iş cinayeti: 6’sı çocuk, 17’si kadın ve 13’ü göçmen…” diye gidiyor.

İSİG raporu bir gerçekliği şöyle ifade ediyor:

“6331 Sayılı İSG Yasası yürürlüğe girdiğinden beri aylık ve yıllık iş cinayetleri raporlarını çıkarıyoruz. Gördüğümüz şu: İşçi ölümlerini, yaralanmalarını ve meslek hastalıklarını önlemek için devlet ve sermaye hiçbir adım atmıyor. Aksine işçilerin çalışma koşulları daha da kötüleşiyor ve üç otuz paraya önlenebilecek ölümlere davetiye çıkarılıyor. Birinci dertleri tabi ki daha fazla para kazanmak için İSİG önlemlerini almamak. Ancak bir de ‘beka’ sorunları var. O da işçilerin işyerlerinde hiç ses çıkaramaması, örgütlenememesi, söz ve karar haklarının olmaması, boyun eğmeleri ve tabi ki kapitalist sistemi sorgulayamamaları…

Bu süreçte Soma, Torunlar, Ermenek, 3.Havalimanı gibi onlarca katliam yaşandı. Ancak Soma örneğinde görüldüğü gibi patronlar serbest işçi ailelerini savunan avukatlar tutuklu. Ya da 3.Havalimanı’ndaki gibi iş cinayetlerini protesto eden işçiler dayak yiyor, tutuklanıyor ve hala davaları devam ediyor…

Gerçekleşen iş cinayetleri sayısına baktığımızda ise yıllık ortalama 1700 civarında olan işçi ölümleri sayısı OHAL ilanı sonrası yüzde 15 artarak 2000’lere ulaştı. Nedeni ise çok açıktı: Grevler yasaklandı, sendikal eylemler suç sayıldı, örgütlü işçiler dahi ‘ben bu makinede çalışmayacağım (bilmediğim işi yapmayacağım)’ diyemeyecek hale getirildi… Say say bitmez… Yani siyasal/ekonomik krizi aşmak için işçiler daha çok öl(dürül)dü…

Tabi ülkemizde büyük işçi katliamları her an yaşanabilir. Zonguldak madenleri alarm veriyor. İstanbul ve Kocaeli’deki fabrika yangınları yaşanabileceklerin habercisi. Artan çocuk, göçmen, kadın ve yaşlı ölümleri güvencesizliğin derinleştiğinin göstergesi. Bu anlamda net olarak konuşmak olanaksız olsa da, devlet ve sermaye hiçbir önlem almayıp keyfi rejimlerini sürdürse de; işyerlerinde ve ülkemizde gelişen hak mücadelesi ve ekonomik kriz (inşaatlar ve sanayi sektörü büyük bir durgunluğa girdi) nedenleriyle 2018 yılı yazından itibaren iş cinayetlerinde azalma eğiliminin başladığını/sürdüğünü söylememiz gerekir…

  • Ocak ayında en az 159, Şubat ayında en az 127, Mart ayında en az 114 işçi, Nisan ayında en az 153 işçi, Mayıs ayında en az 163 ve Haziran ayında en az 124 olmak üzere; Türkiye’de 2019 yılının ilk altı ayında en az 840 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi…
  • 124 emekçinin 90’ı ücretli (işçi ve memur), 34’ü kendi nam ve hesabına çalışanlardan (çiftçi ve esnaf) oluşuyor…
  • Ölenlerin 17’si kadın işçi, 107’si erkek işçi. Kadın işçi cinayetleri tarım ve ticaret işkollarında gerçekleşti…
  • İkisi 14 yaş ve altında olmak üzere altı çocuk işçi can verdi. Çocuk işçi cinayetleri tarım ve tekstil işkollarında gerçekleşti…
  • 13 mülteci/göçmen işçi yaşamını yitirdi. Mülteci/göçmen işçilerin 6’sı Suriyeli, 5’i Afganistanlı, 1’i İranlı ve 1’i Özbekistanlı…
  • Ölümler en çok tarım, inşaat, belediye/genel işler, taşımacılık, enerji, kimya, tekstil, ticaret/büro, madencilik ve metal işkollarında gerçekleşti. Bu ay tarımda ölenlerin en az yüzde 41’i ücretli. Yüzde 59’unu oluşturan çiftçi ölümlerinin ise bir kısmının başkasının tarlasını işleme ya da çobanlık vasıtasıyla ücretli olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizmekle beraber net olarak bir oran veremiyoruz…
  • En fazla ölüm nedenleri trafik/servis kazası, zehirlenme/boğulma, ezilme/göçük, elektrik çarpması, patlama/yanma kalp krizi ve yüksekten düşme…
  • Ölenlerin 1’i (yüzde 0,8) sendikalı işçi, 123 işçi ise (yüzde 99,2) sendikasız.” ( İSİG Meclisi raporundan)

emek.org.tr

 

İlgini çekebilecek diğer içerikler

0 yorumlar