19 Ocak 2007’de katledilen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, ölümünün 11’inci yılında İstanbul ve Ankara’da anılıyor.
Dink için katledildiği saat olan 15.00’te Agos gazetesinin eski bürosunun önünde de bir buluşma gerçekleştirilecek. Saat 13.00’teki anmanın ardından İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi önünde anma etkinliği düzenlenecek. Dink için Türkiye’nin yanı sıra birçok ülkede de anma gerçekleştirilecek.
Birgün’den Zeynep Kuray’ın bildirdiğine göre, Hrant Dink’in vurulduğu AGOS gazetesi eski bürosunun bulunduğu Sebat Apartmanı’nın önü, Hrant Dink Hafıza Merkezi’ne dönüştürülecek.
11 yıl geçmesine rağmen cinayet aydınlatılamadı!
Hrant Dink’in katledilişinin 11’inci yıldönümünde davanın son durumunu değerlendiren Avukat Hakan Bakırcıoğlu, Dink cinayetinden sorumlu olan tüm kamu görevlileri yargılanmadan adaletin yerine gelmeyeceğini söyledi. Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bu yönde yaptıkları bireysel başvuru hakkında verilecek kararın önemine işaret eden Bakırcıoğlu, “AYM eğer ihlal kararı verirse o zaman daha bütünlüklü bir yargılama başlar ve sonuç alınır” dedi.
Dink cinayetinin üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen cinayetin arka planının ortaya çıkmadığını belirten Dink Ailesi avukatı Hakan Bakırcıoğlu, bugüne kadar dava açılmasını gerektiren deliller ortadayken bazı devlet görevlileri hakkında ısrarla dava açılmadığına dikkat çekti. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, İstihbarat Daire Başkanlığı, Trabzon İl Jandarma ve Samsun İl Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan bu şahıslar hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini belirten Bakırcıoğlu, bu karara yaptıkları itirazın ise Sulh Ceza Hâkimliği tarafından reddedildiğini anlattı. Bakırcıoğlu, bu ret kararını ise AYM’ye taşıdıklarını söyledi.
Davada gözler AYM’de
Cinayetten sorumlu olan tüm kamu görevlileri yargılanmadan adaletin yerine gelmeyeceğini vurgulayan Bakırcıoğlu, bu anlamda AYM’nin vereceği kararla davanın başka bir evreye gireceğini kaydetti. İşaret ettikleri devlet görevlilerine dokunulmadığı için davanın bir yönüyle eksik kaldığını dile getiren Bakırcıoğlu, “Anayasa Mahkemesi eğer ihlal kararı verir ve İstanbul Savcılığı, var olan deliller üzerinden dava açarsa o zaman daha bütünlüklü bir yargılama başlar ve sonuç alınır. Aksi takdirde bu dava eksik kalır. Çünkü o zaman cinayette sorumluluğu olanların sadece bir kısmı yargılanmış ve hüküm giymiş; diğerlerine ise dokunulmamış olur. Bu açıdan verilen karar yanlış ve hatalıdır” dedi.
“MİT’in bilgisinin olmaması imkânsız”
Dink cinayeti konusunda bilgisi olmadığını öne süren MİT’in rolüne de değinen Bakırcıoğlu, cinayetin işleneceğine dair Jandarma İstihbarat görevlilerinden, Emniyet İstihbarat birimlerine kadar herkesin bilgisi varken; MİT’in bilgi sahibi olmamasının mümkün olmadığını vurguladı.
“ÖLDÜR DİYENLER YARGILANMADI”
Hemen her duruşmada adliye önünde ‘Hrant için adalet isteyen’ Hrant’ın Arkadaşlarından Bülent Aydın anlatsın davayı ve gelişmelei şöyle anlattı:
“Hrant Dink cinayeti davası 20 Nisan 2007’deki iddianameyle 20 sanıkla başladı. Tetikçi grubun yargılandığı davanın her duruşması öncesi adliye önünde bu davada yargılanması gereken kamu görevlilerinin isimlerini haykırıyorduk. Çünkü Hrant Dink’i korumakla yükümlü olanlar onu korumamış, cinayet hazırlığından neredeyse bir yıl önceden haberi olan yetkililer bu cinayeti önlemek için hiçbir şey yapmamıştı. 11 yıl sonra bugün, evet onlardan bir kısmı hakim önüne çıktı ama hepsi değil. Hrant Dink’in öldürülmesine varan süreç, bir merkezden yönetildiği belli bir linç kampanyası ile tezgahlandı. O kampanyayı 2004 Şubatında başlatanlar ve sürdürenler, mahkemelerde ve AGOS’un önüne gelerek Hrant’ı ölümle tehdit edenler bu davada hiç yargılanmadı. Cinayet kararı nasıl oluşturuldu? Öldür diyenler kimler henüz bilmiyoruz. Dink ailesi avukatlarının davanın genişletilmesine ilişkin etkin soruşturma talepleri hep reddedildi. Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru henüz sonuçlanmadı.”
YARGILANMASI GEREKENLER TERFİ ETTİRİLDİ
Cinayette payı olan kamu görevlilerine gelince… Onları da Bülent Aydın’dan dinleyelim: “Yıllar boyunca bu cinayete karışan kamu görevlileri birbirlerini hep kolladılar. Soruşturma talepleri hep reddedildi. Soruşturulması gerekenler kendileri hakkında yazılara yanıt döşendi. Cinayetten yargılanması gerekenler terfi ettirildi. Eylül 2010’daki AİHM kararının üzerinden de yıllar geçti. 17 Ocak 2012’de ilk dava skandal bir kararla sonuçlandı. Kararı verenler bile savunamadı. Karar bozuldu. Cinayetin 9. yılına yaklaştığımız günlerde, 4 Aralık 2015’te 27 kamu görevlisi hakkında hazırlanan 2. İddianame ile dava yeni bir aşamaya girdi. Bizler bu kez yeni yapılan Adliye Sarayı önünde adalet nöbetindeydik. Cinayetin 10. yılında 10 Mayıs 2017’de çoğunluğu jandarma mensubu 50 kişilik 3. İddianame ile birleştirilmiş dava devam ediyor. Hrant Dink cinayetinin tüm failleri en baştan belliydi ve değişmediler. Yıllar boyunca birbirlerini koruyup gizlediler. Konjonktür değişince bunlardan bir kısmının yargılanması mümkün oldu. Yoksa zaten en baştan hepsi oradaydı” diye konuştu.
emek.org.tr