6 İnsan hakları savunucusu tutuklandı

İstanbul-Büyükada’da 5 Temmuz’da gözaltına alınan hak savunucularından 6’sı, silahlı örgüte yardım ettikleri iddiasıyla tutuklandı. Soruşturma savcısı Can Tuncay ve tutuklama yapan Sulh Ceza Yargıcı Kudret Köse, hangi örgüt olduğunu belirtmedi. Büyükada’da gözaltına alınan hak savunucularından Özlem Dalkıran, İdil Eser, Günal Kurşun, Veli Acu, Ali Garawi ve Peter Steudtner tutuklandı. Nalan Erkem, İlknur Üstün, Nejat Taştan […]

İstanbul-Büyükada’da 5 Temmuz’da gözaltına alınan hak savunucularından 6’sı, silahlı örgüte yardım ettikleri iddiasıyla tutuklandı.

Soruşturma savcısı Can Tuncay ve tutuklama yapan Sulh Ceza Yargıcı Kudret Köse, hangi örgüt olduğunu belirtmedi.

Büyükada’da gözaltına alınan hak savunucularından Özlem Dalkıran, İdil Eser, Günal Kurşun, Veli Acu, Ali Garawi ve Peter Steudtner tutuklandı.

Nalan Erkem, İlknur Üstün, Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Adli kontrol kapsamında dört kişiye yurtdışına çıkış yasağı konulurken, haftada üç gün de kolluk birimlerine giderek imza atmaları istendi.

Örgüt ismi tutuklama kararında yok

Savcılık ifadelerinden sonra on kişi, “silahlı terör örgütüne üyelik” suçlamasıyla (TMK 314/2) tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmişti. Örgüt isminin tutuklama kararında olmayışı da ayrı bir tartışma nedeni oluşturdu. Mahkemede tartışmalı nedenler göstererek tutukluluk işlemi yapıldığı, ileri sürülen delil ve gerekçelerden dolayı silahlı örgüt ilişkisi kurulamayacağı belirtiliyor.

Uluslararası Af Örgütü karara sert tepki gösterdi

Öte yandan tutuklama kararından sonra, Uluslararası Af Örgütü, Türkiye Direktörü İdil Eser’in de aralarında olduğu insan hakları savunucularının tutuklanmasını insan haklarına ağır bir saldırı anlamına geldiğini belirterek, soruşturmanın meşru olmadığını ve bir an önce serbest bırakılmalarını istedi. Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty “Tamamen siyasi bir amaç taşıyan ve Türkiye’de insan hakları için korkutucu bir gelecek vaat eden bir cadı avıdır. Tutuklamalar insan haklarına çok ağır bir saldırıdır” dedi.

Türkiye’de insan haklarını savunmanın artık bir suç olduğunun ifade eden Salil, “Dünyanın her yerinde liderler sözlerini esirgemeye ve ilişkilerini her zaman olduğu gibi sürdürebileceklermiş gibi davranmaya artık bir son vermeli, 10 insan hakları savunucusuna yöneltilen bu temelsiz suçlamaların düşürülmesi, derhal ve koşulsuz serbest bırakılmaları için Türkiye yetkilileri üzerinde ciddi bir baskı oluşturmalıdır” diye açıklama yaptı.

Cumhuriyet’ten Canan Coşkun’un haberine göre, tutuklama süreci şöyle gelişti.

‘Duyuru yapmadılar’

Savcı Tuncay, tutuklanmasını talep ettiği 10 kişi ile ilgili Büyükada’daki toplantıyı ‘herhangi bir duyuru yapmaksızın organize ettikleri’ suçlamasını yarattı. Savcı tutukluluğa sevk yazısında ne ile suçlandığı bilinmeyen hak savunucuları hakkında çevirmen olduğu belirtilen tanığın “içeride bulunan şahısların cep telefonlarını polislerin alacağı, bu telefonların içerisinde bulunan bilgilerin nasıl saklanacağı, bu bilgilerin telefonlar yakalansa bile nasıl gizli tutulabileceği, bilgilerin polis veya başka şahıslar tarafından ele geçirilmesinin nasıl engellenebileceği ve şifrelemelerden bahsettikleri” şeklinde ifade verdiğini belirtti. Savcı ayrıca bu tanığın “içlerinden birinin dernekte bulunan bilgisayarının polisin ele geçirmesi durumunda çoğu kişinin yanacağından bahsettiğini, içerideki kişilerin elektronik cihazlarının polisin eline geçmesinden çok endişe ettikleri” şeklindeki iddiasını da tutukluluğa dayanak yaptı. Ancak dosyada bu iddiayı destekleyecek başkaca bir somut delil yer almadı.

Savcının biber gazı hassasiyeti

Savcı Tuncay, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şube Direktörü İdil Eser’in, tutuklanmasına pek çok sivil toplum örgütünün ortaklaşa yürüttüğü Güney Kore’nin Türkiye’ye biber gazı kartuşu ve gaz bombası ihracını protesto amaçlı “Kore bize gaz verme” kampanyasını dayanak yaptı. Ayrıca 25 bin kişinin imzaladığı açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için başlatılan kampanyayı da suç olarak sevk yazısına kattı.

Polise işlem yok, Kurşun’a tutuklama

Savcı Tuncay, İnsan Hakları Gündemi Derneği’nden Günal Kurşun’un tutuklanmasını talep ederken de akıl almaz bir garabete imza attı. Kurşun’un ByLock kullanıcısı olduğu bildirilen polis Ali Çamkömürü ile görüştüğü için tutuklanmasını isteyen savcı Tuncay, Çamkömürü’nün hakkında henüz adli bir işlem yapılmamış olduğunu belirtti. Polis Çamkömürü’nün Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün 13 Temmuz 2017 tarihli yazısı ile ByLock kullanıcısı olduğunun belirtilmesi akıllara hak savunucularına gözaltına alınmalarının ardından suç arandığı ihtimalini getirdi.

Etimolojik harita

Savcı Tuncay toplantının moderatörlüğünü yapan Ali Garawi’nin oteldeki eşyalarının aranması sırasında “Asya kıtasına ait olan, detaylı bakıldığında Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yer alan Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinin etimolojik olarak ve ayrıca ayrı bir devlete ait topraklarmış gibi gösterilen haritanın” bulunduğunu öne sürdü. Bu iddia gözaltının ilk günlerinde yandaş Akşam gazetesi tarafından Türkiye haritası olarak nitelenmişti. Savcı Tuncay’ın ise ‘etimolojik’ olarak belirttiği haritanın ise arama motorunda yapılan kısa bir araştırmada aslında bir kelimenin bölgelere göre nasıl değiştiğini gösteren bir harita olduğunu gösteriyor.

 

emek.org.tr

İlgini çekebilecek diğer içerikler