Diyadin’de altın madeni toprağı ve yaşamı bozuyor

Koza Altın şirketinin, Murat nehrine göz diktiği 657 futbol sahası büyüklüğündeki alanla karşılaştık… Maden çıkaracak olan şirket, nehri adeta kuşatmıştı. Kuracağı devasa zehir havuzlarında başta siyanür olmak üzere yüzlerce ton kimyasal kullanılacaktı.

Diyadin’in Sessiz Çığlığına Ses Olalım

Ağrı’nın Diyadin (Giyadin) ilçesine bağlı Mollakara (Melleqere) köyünde piyasa değeri 1,2 milyar dolar olan 20 ton altın, 2,8 milyon dolar olan 3,5 ton gümüş rezervi tespit edildi. Çalışmaların yürüdüğü yörede tarım ve hayvancılık sahalarının ellerinden alınacağı, maden dolayısıyla yaşam haklarının gasp edildiğine dair haberleri 2021 yaz aylarından beri üzülerek izliyoruz.

Hatta o günlerde bir çiftçi habercilere şöyle diyordu: “Hayvancılık yapıyorduk ama maalesef o da elimizden gidiyor. Çünkü meramız, arazimiz elden gidiyor, toprak bozuluyor” dedi.

Fotoğraflar Hatun ESEN.

Köyde yaşayan diğer bir köylü: “Biz bu altın bulunan bölgeye eskiden beri Jehr (zehir) diyoruz. Köyümüzün merası burasıydı, şimdi ise devlet kamulaştırmış. Artıkl koyun ve keçilerimiz orada otlayamayacak. Devletin bize bir çözüm bulması gerekiyor” diyordu.

2023 yılı Ağustos ayında ise çalışmalar ilerlemiş ve şirket şu açıklamayla çevre yıkımına devam edeceğini ilan etmiştir:

Koza Altın İşletmeleri A.Ş. (KOZAL) 8 Ağustos 2023 tarihinde Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yapılan bildirimde Ağrı Mollakara Altın Madeni Projesi hakkında açıklama yapıldı.

“Şirketimiz Ağrı İli Diyadin İlçesi Mollakara Altın Madeni Projesi kapsamında, 31.03.2023 tarihinde Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) bildirimi yapılan, 2022 Yılı Umrek Raporu’nda da belirtildiği üzere, tespit edilen yaklaşık 4.758.000,00  ons cevher için metalürjik test çalışmaları sonucunda, 417.222 ons altın ve 215.368 ons gümüş rezerve dönüştürülmüştür. Kaynak ve rezerv arttırma çalışmaları devam etmektedir.

Bu kapsamda,  altın ve gümüş üretimine dönük olarak, şirketimiz Mollakara Projesi için yatırım kararı almış olup, yapılan ihale ile tesisi kuracak yüklenici firma belirlenerek, Fernas İnşaat A.Ş ile aşağıdaki şartlarda yapım sözleşmesi imzalanmıştır;

1)  İnşaat İşleri 4.990.012.400 TL+KDV (DörtMilyarDokuzYüzDoksanMilyonOnİkiBinDörtYüz TürkLirası) bedel ve aşağıdaki yapım kapsamı ile;

  1. Yığın liç
  2. Havuzlar
  3. Sosyal tesisler
  4. Tesis içi ve ulaşım yolları
  5. Enerji nakil hattı ve trafo merkezi
  6. Kırma eleme tesisi kurulumu ve istinat yapıları
  7. Alt yapı ve çevre düzenlemesi”   …

Diyadin’in Sessiz Çığlığına Ses Olalım!

Bölgede yaşayan ve ekolojik mücadele veren çevrecileri de buradaki maden çalışmalarının sonuçları hakkında hemen herkesi uyarıyor ve maden tesislerinden vazgeçilmesini istiyor.

Bunlardan biri de Hatun Esen, çevreci dostumuz… İki gün önce maden bölgesi Diyadin taraflarına yaptığı bir gezisi oldu. Maden sahasına ilişkin gözlemlerini sosyal medyada paylaştı. Biz de Emek.org.tr olarak Hatun Esen’in kayda geçirdiklerini değerli buluyor izleyicilerimizle paylaşıyoruz. Kendisine teşekkür ediyoruz.

Yol gözlemleri, uyarıları ve çağrı:

Diyadin’in Sessiz Çığlığına Ses Olalım!

Mevsim sonbahar, yollar bazen bizi hiç düşünmediğimiz yerlere doğru götürür. Bu sefer Ağrı Diyadin’e doğru yola çıktık. Önümüzde uçsuz bucaksız uzanan yollar; yolun etrafında tarlalar ve ekilmeyen düzlükler. Çok verimli diye düşündük ama ne yazık ki geçimini tarım ve hayvancılık olan ilçenin su sorunu büyükmüş. Diyadin ‘de hiç ağaç olmaması bizleri çok düşündürdü, yazın sıcağında gölgesinde oturacakları bir ağacın olmaması ne kadar kötü bir durumdu.

Diyadin’ e vardığımızda şehir merkezinin içi çamurdan geçilmiyordu. Sorduğumuzda alt yapı çalışması var, dediler. Alt yapı çalışmaları olsa bile, yollar o kadar kötü ki sanki kaderine terk edilmiş her yer. Bir ilçemin kendi haline bırakılması ve halkının bu durumu yüreğimizi burktu. O kadar çok acı yaşamışlar ki o acılar insanların yüzlerinde derin izler bırakmış. Ne kadar tanıdık bu yüzlerdeki acılar. Öyle dalıp geçmişe giderken, halkımızın çektiği acılar şerit gibi geçti gözlerimizin önünde hele hele o kamillerimizin yüzlerindeki hüzünleri suskunluklarıyla birleşince boğazımız düğümlenir. Onca yıl geçmesine rağmen halkların yaşadığı acı ve zulüm devam ediyordu. Şu dağ taş, dile gelse kim bilir bizlere neler neler anlatacaktı.  Belki onca acıya şahitlik etmekten yorulmuştur. İlçe merkezinden çıktık her yerde buharlar yükseliyordu, her yerde sıcak sular ve bu sıcak sular ilçenin yüzde seksenini ısıtıyordu. Jeotermaller üzerine 15 -20 arası kaplıca işletmesi kurulmuştu. Özellikle dışarda iki küçük havuzla karşılaşınca büyülendik.  Hemen koşup elimizi sıcacık suyun içine koyduk.  Yukardan yağan yağmur ve ona susamış toprağın yağmur suyuyla hasret gidermesi ne güzeldi. Usul usul yağan yağmurun altında durmak, sıcak suları seyretmek bir zevkti. O nedenle suların başından ayrılmak bizim için zor oldu. Zaman bizim için önemliydi başka köylere doğru gitmemiz gerekiyordu. Yol aldıkça, Diyadin’in hayvancılığın yoğun olduğu ilçelerden biri olduğunu anlıyorduk. Yol kenarında hayvan güden yaşlı bir kadınla karşılaştık.  Biraz sohbet edip fotoğraf çektikten sonra, geçmişte o işleri yapan annelerimiz aklıma geldi.  Onların da bakışlarında bir çekingenlik ve utangaçlık vardı. Bu kadın sanki annemin gençliği gibi bana geldi. Soğuktan yanakları al al olmuş, başına sardığı oyalı tülbentiyle yaşına rağmen, yüzünün güzelliği gözlerimizi alıyordu. Ona bir “Hoşça kal” deyip yola devam ettik.

İleride Koza Altın’ın, Murat nehrine göz diktiği 657 futbol sahası büyüklüğündeki alanla karşılaştık.  Maden çıkaracak olan şirket, nehri adeta kuşatmıştı. Kuracağı devasa zehir havuzlarında başta siyanür olmak üzere yüzlerce ton kimyasal kullanılacaktı.  Çalışan iş makinaları ve kurulan devası şantiye için, insanların toprakları satın alınmış ve onları oraya yapacakları siyanürlü altın madeni işletmeciliğine de işe alacakları vaatleri verilmişti.

Oysa oraya vurulan her kazma, orda onların geleceklerini, onların yaşamaları için gereksinim duyacakları sularını yok ediyordu.

Yaşam imkanları yok olacağı için yoğun göç verip toprağından, tarihinden ve kültüründen koparılıp asimile olacaklardı.

Onların yaşam şartları o kadar ağırdır ki burada yaşanacak felaketten haberleri yoktu. Onca susuzluk çeken halk ve doğayı kötü günler bekliyordu.  Siyanür suya ve güneş ışınları ile reaksiyona girerek doğaya yayılacak ve canlı yaşamı yok edecektir.

Binlerce metrelik alanı kapsayacak siyanürün, atık havuzu oluşacak, olası bir kayıp kaçak veya siyanür havuzunun yıkılması gibi durumlarda yalnız Murat değil, Fırat nehri havzası Basra Körfezi’ne kadar canlı yaşam yok edilecektir.

En son İliç de olanlar buna örnektir.

Oysa oradaki jeotermaller ve kaplıcaların düzenli işletilmesi ve seracılığın arttırılması halkımıza daha çok getirisi olup İlçe’yi kalkındıracaktır.

O nedenle:

” Diyadin’ de altın madenciliğine hayır”

15.10.2023 Hatun Esen

Emek.org.tr

İlgini çekebilecek diğer içerikler