Gezi Parkı davasının ilk duruşmasına ikinci gününde devam ediliyor. Silivri’de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince yürütülen davada ikinci gün oturumu başladı.
Davanın ilk duruşmasının bugün devam edilen oturumu, Avukat Can Atalay’ın açıklamalarıyla başlandı. Evrensel ‘in haberine göre, savunmasında iddianamenin yamalı bir bohça gibi olduğunu belirten Atalay, iddianame ile Türkiye tarihinin en onurlu toplumsal olaylarından birinin yargılanmaya çalışıldığını vurguladı.
CAN ATALAY: SAVCILIĞIN ANAYASAL DÜZENDEN NE ANLADIĞINI ANLAMADIK
Atalay’ın savunmasından öne çıkanlar şunlar:
“En sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Bu iddianame esas olarak Türkiye tarihinin, topraklarının en onurlu toplumsal olaylarından birini karalama çabasının en güncel örneği. Bu iddianame uzun yıllar boyunca siyasi ve toplumsal hayatı, ceza yargılamasını basit bir aracı haline getiren bir örnektir, yamalı bir bohçadır.”
“İstanbul Cumhuriyet Savcılığının anayasal düzenden ne anladığını anlamadık. Savcılık, Anayasal düzenden sadece Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 8. Maddesi’ni anlıyor. İddianame, anayasal düzenin diğer unsurlarıyla ilgilenmediği gibi hükümetin yükümlülükleriyle de ilgilenmemiş ve hiçbir şey dememiştir. Anayasal düzenden bahsederken 25. maddeyi, 28. maddeyi 33. maddeyi konuşmayacak mıyız?”
(25. madde: Düşünce, vicdan ve kanaat hürriyeti. 28. madde: Basın hürdür, sansür edilemez. 33. madde: Dernek kurma hürriyeti.)
“Anayasal düzenden bahsederken herkesin izin almaksızın gösteri düzenlemekten, konut hakkından, sağlıklı çevre hakkından, sosyal güvenlik hakkından bahsetmeyecek miyiz? Mücella Yapıcı’nın neredeyse tüm ömrü kültür ve tabiat varlıklarını korumakla geçti.”
“İddianame eksiktir, yamalı bohçadır, esaslı bir yöntem sorununa sahiptir. Böylesi bir iddianamede, savcılık bizler için ağırlaştırılmış müebbet istiyor. Ama kendi tezinde cebir ve şiddet unsuru o kadar zayıf ki Türkiye’nin dört bir yanında kırılan camı çerçeveyi, öldürülen hayvanları bizim hanemize yazıyor. Bize bu cebir ve şiddet unsurunu oluşturmak için sıraladıklarından ortaya karışık 30-50 yıl verseniz, kimimiz çok yaşlılıkta cezaevinden çıkarız ya da hiç çıkamayız.
“Dünkü yumuşak tavrınız, bu iddianamenin ağırlığını ortadan kaldırmıyor. Burada toplumsal hayata müdahale için yargının araçlaştırılmasını izliyoruz. Bunu Fethullahçı çetenin AKP ile nasıl yaptığını biliyorum. Karşı karşıya kaldığımız tehlikenin farkındayım. Ağırlaştırılmış müebbet isteyen bir savcı, hukuk fakültesi mezunuysa TMK7/2’nin unsurları oluşmamışken bize, Taksim Dayanışmasına ağırlaştırılmış müebbet isteyemez. İddianamede bir tane TMK7/e oluşmuştur diyebilir misiniz? Diyemezsiniz. Tek bir örnek gösteremezsiniz.”
TARTIŞILMASI GEREKEN NASIL BAŞLADIĞI
“Mücella Yapıcı beraat etti. 2911’den beraat etti. Ama sizin şunu tartışmanız gerek: nasıl başladı? 27 Mayıs’ta, 31 Mayıs’ta nasıl başladı? O günden beri 2911 ihlal edildi mi? Suçun nitelikli halleri oluştu mu? OLUŞMADI! Çünkü yapılan inşaat yasak! İmar planına aykırı!”
“Yayalaştırma projesi diyorlar, yaya kaldırımı yapmayı unutuyorlar. Bir gece İstanbul BBŞ taşeron kardeşlerimizle oradaki ağaçları sökmeye çalışıyorlar. 28 Mayıs sabahı, kim olduğu belli olmayan 50 erkek, herkesin üzerine hücum ediyor, insanlar onlara itiraz ediyor. Elektrik tesisatı kopuyor. Bunların hiçbirinden bahis yok. Taşeron işçilerin ardından insanların üzerine taarruz eden kolluk kuvvetlerinden bahis yok ama bize 2911’den ceza istiyor.”
DÜNKÜ OTURUMDAN NOTLAR…
İlk duruşmanın dünkü oturumunda Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater ve Ali Hakan Altınay savunma yaptı.
Dünkü duruşmada ilk savunması alınan kişi olan Osman Kavala, suçlamaların mantığa aykırı olduğunu belirterek “Fantastik bir iddianame il karşı karşıyayız” demişti. Kendilerini suçlayanların FETÖ’den ceza aldıklarını ya da ihraç edildiklerini hatırlatan Kavala, delilsiz tutuklamaların cemaat yöntemi olduğunu söyleyerek “yine aynısı yapılıyor” demişti.
Savunma yapan isimlerden Yiğit Aksakoğlu da iddianamenin tamamen temelden yoksun olduğunu vurgulayarak “İddianamede doğru olan tek şey sayfa numaraları” diye konuşmuştu.
Dünkü savunmasında esprili bir insan olduğunu, esprili pek çok söyleminin iddianameye gerçek algısıyla konulduğunu belirten Mücella Yapıcı ise, “Bana suçlama olarak yöneltilen her şey benim mesleki sorumluluğum ve görevimdir. Eğer bunları yerine getirmezsem vatan haini olurum” dedi.
İddianamede, Gezi Parkı direnişi bir ‘kalkışma girişimi’ olarak tanımlandı.
İddianamede şüphelilerin 2011 yılından itibaren Gezi direnişini yönlendirmeye başladığı öne sürülüyor. Yine Gezi direnişi ‘finansmanı ile koordinasyonun sağlanması hususundaki fiilleri’ iddianame konusu olarak yer aldı. İddianamede ‘şüphelilerin’ bu olayların tepe yönetiminde yer aldıkları ve bu kapsamda ülke genelinde meydana gelen ‘şiddet’ olaylarından sorumlu tutuldukları ifade edildi.
Davada dönemin bakanlar kurulu üyeleri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da aralarında bulunduğu 746 müşteki yer aldı.
YARGILANANLAR
657 sayfalık iddianamede şu 16 isim “şüpheli” olarak yer aldı:
- Osman Kavala
- Ali Hakan Altınay
- Ayşe Mücella Yapıcı
- Ayşe Pınar Alabora
- Can Dündar
- Çiğdem Mater Utku
- Gökçe Yılmaz
- Handan Meltem Arıkan
- Hanzade Hikmet Germiyanoğlu
- İnanç Ekmekci
- Memet Ali Alabora
- Mine Özerden
- Şerafettin Can Atalay
- Tayfun Kahraman
- Yiğit Aksakoğlu
- Yiğit Ali Ekmekçi
Bu isimlerden Osman Kavala ile Yiğit Aksakoğlu tutuklu yargılanıyor.
Memet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Gökçe Yılmaz Handan, Meltem Arıkan Hanzade ve Hikmet Germiyanoğlu hakkında ise yakalama kararı bulunuyor.
emek.org.tr