12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günüdür. Ancak kapitalist toplumsal ilişkilerin hakim olduğu Dünya’da, milyonlarca çocuk ucuz işgücü olarak çalıştırılıyor. Kapitalizmde bu insanlık sorunu çözülemez; ucuz diye çocuk emeği kullanılmakta ısrar ediliyor, çocuklar ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılıyor.
Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) raporuna göre, Dünya’da 73 milyonu “tehlikeli” işlerde çalıştırılan 152 milyon çocuk işçi bulunuyor.
Türkiye’de 23 milyona yakın çocuk nüfusunun yaklaşık beşte biri, yani yüzde yirmi biri olan 2 milyon çocuk işçi olarak çalıştırılıyor.
Kapitalist çalışma yaşamının en önemli sorunlarından biri olan çocuk işçiliği, bizzat sistemin önemli bir kurumu tarafından “Çoğu kez çocukları çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimleri açısından zararlı işler” olarak tanımlanıyor.
Türkiye’de özellikle mesleki eğitim adı altında çocuk işçilik yasal hale getirilmesi de, kapitalizmin insanlık suçlarından…. Milyonlarca çocuk “çıraklık” adı altında ucuz işgücü olarak kullanılıyor. Türkiye’de 2015’te çırak işçi sayısı 245 bin iken şu an çırak işçi olarak çalıştırılan çocuk işçi sayısı 1 milyonu aşmıştır.
Türkiye’de çocuk işçiliği ve iş cinayetleri raporuna göre, 2013’ten 2018’in ilk 5 ayına kadar 319 çocuk iş cinayetinde yaşamını yitirdi. Türkiye’de 2012’de 601 bin olan 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı, 2016 yılına gelindiğinde 709 bine ulaştı. TÜİK’in 2016 verilerine göre çocuk işçilerin yüzde 78’i kayıt dışı çalıştı.
İSİG raporunda şöyle denilmektedir:
“Çocuk işçilerin çok geniş bir kesimi hala çocuk emeğinin en kötü biçimlerinden olan tarım sektöründe çalışmaktadır. Tarım sektöründeki çocukların hepsi kayıt dışı. Çocuk ve kadın emeği sömürüsü üzerine kurulu tarım istihdamı artışının yüzde 66’sının ve ücretsiz aile işçilerindeki artışın yüzde 90’ını 6-14 yaş arası çocuklar oluşturmaktadır.
Sürekli adreslerinde kısa süreli kalan ve göçebe çalışma yaşamları olan mevsimlik tarım işçisi çocukların yarısından fazlası okula gidememekte ya da devam edememektedir. Gezici mevsimlik tarım işçiliği ise tarım işçiliğinden de farklı olarak özellikle çocuk işçiler için pek çok risk barındırmaktadır. Güneşe maruz kalma, böcek ısırması, tarım kimyasallarıyla temas etme, eğilerek çalışma, ağır yük taşıma gibi risklerin yanı sıra gezici mevsimlik tarım işçisi çocuklar naylon çadırlarda yaşama, yeterli beslenememe, temiz suya ulaşamama, okula gidememe… gibi pek çok riskle de karşı karşıyadır.
Hizmetler sektöründe çalışan çocuklar genel olarak ayakkabı boyacılığı, seyyar satıcılık, araba camı silme, atık toplama gibi işlerde çalışırken, bu işler genel olarak kalabalık şehir merkezlerinde ve tehlikeli ortamlardadır. Dengeli ve yeterli beslenmeyen, bir kısmı ise geceyi sokakta veya çöplüklerde geçiren çocukların çalışmaları haftanın 7 günü ve günlük 14 saate varan çalışma saati bulabilmektedir. Üst solunum yolu enfeksiyonları, kurşun ve cıva gibi maddelerin etkilerine maruz kalma ve parazit kapma, fiziksel şiddet ve cinsel taciz sokakta çalışan çocukların en sık maruz kaldığı risklerdir.
Sanayide çalışan çocuklar ise uzun çalışma süreleri, tozlar, boya, vernik gibi kimyasallar, ağır yük taşıma, gürültülü ortamda çalışma, uzun süreli ayakta çalışma, tehlikeli donanım gibi birçok riske maruz kalmaktadırlar.
Mülteci/göçmen çocuklar karın tokluğuna çalıştırılıyor
Türkiye’de bulunan yaklaşık 5 milyon göçmen/mültecinin nüfusunun yarısı çocuktur. Özellikle Suriyeli sığınmacı çocuklar, emek piyasasında daha kötü koşullarda ve düşük ücretlerle çalışmakta ve ayrımcılığa uğramaktadırlar. Özellikle küçük işletmelerde, ucuza ve uzun sürelerle çalışabilecek ve ücret pazarlığına girmeyecek, temel işçi haklarını aramayacak, her türlü çalışma koşulunu kabul edecek mülteci çocukları karın tokluğuna çalıştırmaktadır.
Suriyeli çocuk işçiler, yoğun olarak tekstil sektörü olmak üzere hizmet, sanayi, tarım, mevsimlik tarım işçiliği, inşaat işçiliği, çobanlık, garsonluk, tezgâhtarlık gibi alanlarda çoğunlukla da kaçak olarak çalışmaktadır. Mülteci çocuklar hem daha kötü koşullarda ve daha tehlikeli işlerde çalışmakta, hem de ayrımcılığa, saldırıya maruz kalmaktadır.
Stajyer-çırak adıyla, vasıfsız ve ucuz işgücü oluşturuluyor
Türkiye’de yasal kılıf altında meşrulaştırılan çıraklık ve “mesleki eğitim” adıyla stajyerlik de çocuk emeğini sömüren yaygın çalıştırma biçimleridir. Çırak ve stajyer çocuklar, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinden uzak, sosyal güvenlik korumasından uzak bir biçimde çoğu zaman yetişkinlerle aynı iş yaptırılarak çalışmaya mecbur bırakılmaktadır.
Alana ilişkin yasal düzenlemelerin ve politikaların tümü, çıraklık ve stajyerliğin artmasına neden olmuş, sermayenin ucuz ve vasıfsız işgücü ihtiyacını karşılamak üzere politikalar izlenmiştir. Bugün sayısı 1,5 milyona yaklaşan stajyer-kursiyer-çırak sömürüsü ve 4+4+4 eğitim sisteminin çocukları işçileştirme üzerine kurulu politikası bunun bir göstergesidir.
“Çocuk işçiliği denetlenmiyor”
İSİG meclisi raporu yaşanan bir diğer gerçeklik ise şöyle ifade ediliyor:
“Türkiye’de çocuk işçiliğin bu denli yaygınlaşması ve geldiği boyutun önemli nedenlerinden biri de devletin bu alana ilişkin diğer politikaları ile birlikte denetimsizlik ve cezasızlık politikasıdır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2010’dan bu yana geçen 9 yılda ancak 416 işyerinde çocuk işçi ihlali tespit etmiştir.
2019 yılının ilk beş ayında en az 26 çocuk işçi yaşamını yitirdi
İSİG Meclisi olarak elimizdeki bilgileri göre; 2013 yılında 59 çocuk, 2014 yılında 54 çocuk, 2015 yılında 63 çocuk, 2016 yılında 56 çocuk, 2017 yılında 60 çocuk, 2018 yılında 67 çocuk ve 2019 yılının ilk 5 ayında ise en az 26 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi…”
emek.org.tr