Dersim HES planlarına karşı kitlesel tepki

İstanbul-Kadıköy’de Dersim’in Munzur ve Pülümür vadilerinde yapılması planan çok sayıda baraj ve HES’e karşı kitlesel basın açıklaması eylemi yapıldı. Kadıköy’deki Süreyya Operası önünde bir araya gelen binlerce yurttaş “Munzur özgür akacak” ana temasıyla rıhtıma yürüyüş gerçekleştirildi. “Bizler, suyuna, toprağına, yaşam alanlarına, tarihi-kültürel ve sosyal değerlerine sahip çıkan Dersim halkı olarak; akıl, bilim ve ezandan yoksun projelerin […]

İstanbul-Kadıköy’de Dersim’in Munzur ve Pülümür vadilerinde yapılması planan çok sayıda baraj ve HES’e karşı kitlesel basın açıklaması eylemi yapıldı.

Kadıköy’deki Süreyya Operası önünde bir araya gelen binlerce yurttaş “Munzur özgür akacak” ana temasıyla rıhtıma yürüyüş gerçekleştirildi.

“Bizler, suyuna, toprağına, yaşam alanlarına, tarihi-kültürel ve sosyal değerlerine sahip çıkan Dersim halkı olarak; akıl, bilim ve ezandan yoksun projelerin uygulayıcıları ve sahiplerini bir kez daha uyarıyoruz. Sizlerin, yaşam alanlarımızı yok edecek projelerinize Dersim’de yaşam hakkı tanımayacağız.” ana fikri ile eylem yapan yurttaşlar HES planlarına karşı mücadelede kararlı olduklarını haklı olduklarını haykırdı.

fotoğraflar Pembegül Gökçek 

Dersim Dernekleri Federasyonu adına Munzur Koruma Kurulu basın açıklaması gerçekleştirdi. Kitlesel katılımın yüksek olduğu eylemde yapılan açıklamanın tam metni şöyle:

“Geçtiğimiz günlerde “14 Mart Uluslararası Nehirler, Su ve Yaşam için Barajlara Karşı Eylem Gününü” geride bıraktık. Önümüzdeki hafta 21-26 Mart arası Dünya Orman Haftasını, 22 Mart Dünya Su Gününü karşılayacağız. Ne yazık ki günler takvimde bir yapraktan öte durmuyor. Her şeye bir gün belirleyenler hiçbir şeyin değerini bilmiyorlar. Bugün burada bir kez daha “belirli gün ve haftalarını” hatırlatmak, Dersim’in çığlığını haykırmak ve doğamız için ayakta olduğunuzu duyurmaya geldik.

Yerli ve uluslararası şirketler, ülkemizin dört bir yanında ormana, suya, doğaya karşı büyük bir yağma hareketi yürütüyorlar. Dersim olarak biz de “payımıza” düşeni fazlasıyla alıyoruz.

Dersim de son yılların en ağır ve yoğun saldırıları ile karşı karşıya. OHAL koşullarını da kendine güç edilen hükümet ve sermaye, onca yargı kararlarına rağmen Konaktepe Barajı ve HES  I-II için aldığı acele kamulaştırma kararı, yaz aylarında olduğu gibi askeri operasyonlardan sonra yakılan ormanlar, kayyum atanan belediye, halkın uzun yıllardır emekleriye ördüğü festivali gasp etmesi, birçok alanda maden ve taş ocağı faaliyetleri, yıllardan beridir ıslah ve sulama kanalı bahanesiyle tahrip edilen dereler, inancımıza zerre tahammülü olmadıkları halde düzenlenmek istedikleri Gözeler, son olarak da kiralanma bahanesiyle büyük şirketlere peşkeş çekilmek istenen araziler ve bitirmek istenen küçük aile çiftçiliği…

Paranın gücüne tapanlar, doğamıza ve yaşam alanlarımıza el koymak istiyor!

Sularımız, topraklarımız, ormanlarımız, tarım alanlarımız, yasa ve yönetmeliklerle sermaye sahiplerine devrediliyor. Hayatlarımız sermaye sahiplerinin insafına teslim ediliyor. 

Topraklarımız kiralanma bahanesiyle altın tepside sermaye sahipleri peşkeş çekilerek, Dersim’in yerel tarımı ve yaşam biçimi ortadan kaldırılmak isteniyor.

Atalarımızın, dedelerimizin yüzyıllardır koruyup kolladığı, bizlere emanet ettiği yaşam alanlarımızdan göçe zorlanarak yurtsuzlaştırılıyoruz.

Yaşam alanlarımıza, suyumuza, toprağımıza göz koyunlar durmuyor! Buna rağmen, bütün saldırılar, bulunduğu her yerde yerel halkın direnişi ile karşılaşıyor. Mücadelenin gücü bütünleşerek çoğalıyor!

Siyasi iktidarın gücünü arkasına alarak, yaşamsal bütün değerlerimizi ranta çevirme hesaplarıyla vadilerimize, sularımıza, topraklarımıza saldıran şirketler defalarca protesto edilmelerine, kovulmalarına rağmen hala çalışma yapmakta ısrar etmekteler.

Yıllardır, bilimsel raporlarla, aldığımız gerekçeli yargı kararlarıyla, yaşadığımız gerçeklerle bu projelerin asıl hedefinin emperyalizmin pençesinde hedefine ulaşma gayreti içerisinde olan vahşi kapitalist sömürünün rant paylaşımları olduğunu, en başta maden, baraj ve HES’ler ile suların ticarileştirilmesi hedefiyle topraklarımıza ve sularımıza el koyma, bizleri yurtsuzlaştırma, derelerimizin, vadilerimizin ve yaşam alanlarımızın yok edilmesine yönelik olduğunu anlatmaya çalıştık.

Yılmadık!

Mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de, yarın da yılmadan büyüterek devam ettireceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. Dost düşman bilsin ki Dersim’de doğa kazanacak.

Bizler, suyuna, toprağına, yaşam alanlarına, tarihi-kültürel ve sosyal değerlerine sahip çıkan Dersim halkı olarak; akıl, bilim ve ezandan yoksun projelerin uygulayıcıları ve sahiplerini bir kez daha uyarıyoruz. Sizlerin, yaşam alanlarımızı yok edecek projelerinize Dersim’de yaşam hakkı tanımayacağız.

Sularımıza, derelerimize, vadilerimize, ovalarımıza, yaşam alanlarımıza yapılan vahşi saldırıları durdurmak için ayaktayız.

Egemenlerin doğamıza karşı yönelttiği hegemonyaya karşı, doğa haklarını anayasal güvenceye kavuşturmak için ayaktayız.

Yaşamın çağrısına kulak verenlerle birlikte bütün temel haklarımız için, barış içinde insanca yaşam için, eşit, özgür, demokratik bir ülke için ayaktayız.

İnsanca yaşamı savunmak, emekçilerin, ezilenlerin, mağdurların, yoksulların, işsizlerin, kadınların, gençlerin, çevrecilerin, barış yanlılarının sesine ses katmak için ayaktayız ve her zaman da ayakta olacağız.”

Munzur’a HES istenmiyor

emek.org.tr

 

İlgini çekebilecek diğer içerikler