İş Mahkemeleri yerine “Uyuşmazlık Hakem Heyeti” planlanıyor!
İşçiler ve emek örgütleri, yargı-hukuk korumasından yoksun bırakılmak isteniyor.
İşçilerin hak arama mücadelesini sınırlandırılmasını esas alan tasarı hazırlanıyor.
İş Mahkemesi harç paralarını artırarak hak mücadelesini sınırlandırmaya çalışan AKP hükümeti bu kez İş Mahkemeleri yerine “Hakem Heyeti” kurumunu geliştirmeyi hedefleyerek, işçilerin ve emek örgütlerinin hak mücadelesinin önemli bir ayağı olan hukuk mücadelesinin önünü kesmeye çalışıyor.
Olası düzenlemenin sendikalar bilgisi dışında hazırlandığı açığa çıktı. AKP hükümetinin yeni saldırı tasarısından sendikaların haberi olmadığı anlaşıldı. Basında yayınlanmasından sonra birçok sendika yöneticisi tepkilerini de açıklamaya başladı.
Tasarının İş Mahkemeleri yerine “Hakem Heyeti” kurumuyla sorunları çözmeyi ve bu sayede “iş mahkemelerinin hızlı ve masrafsız çalışması” amacının olduğu, ancak gerçeğin başka olduğu ifade edildi.
İşe iade davaları başta olmak üzere, birçok haksızlık ve hukuksuzluk karşısında, hak arama mücadelesinde çok önemli işlevi olan İş Mahkemeleri yerine böylesi bir heyet kurumu geliştirmek, baştan işçileri ve sendikaların hak arama mücadelesinin kısıtlanması anlamı taşımaktadır.
Heyette yer alacak kişilerin vali, kaymakam gibi siyasal yönetimin uzantıları olan yerel yöneticiler olacağından, daha baştan işverenlerin çıkarlarının korunacağı ve mahkemelerde izlene-gelen “işçilerin lehine” prensibinin de ortadan kaldırılacağına dikkat çekilmektedir.
Sendikaların tepkileri de gelişmeye başladı. Sarı sendikalardan Türk-İş genel sekreteri ve Türk Metal Sendikası Başkanı Pevrul Kavlak kendilerine düşünce sorulmadığını belirttiği açıklamasında “düzenlemeyi inceleriz, işçinin lehineyse olumlu görüş bildiririz. Ama işçinin aleyhine düzenlemeler varsa karşı çıkarız. Hakem heyetinde uzlaşma çıkmazsa ne olacak?” gibi bir açıklamayla, İş mahkemelerinin yanı sıra hakem heyeti getirilmesi tasarısına yeşil ışık yaktı.
Benzer bir tutumu Kamu-Sen Başkanı İsmail Koncuk sergiledi. Daha baştan hakem heyeti kurumunu kabul ederek “onların kararına yargı yolu açık olmalı” diyerek hükümet tasarısına önerisiyle zenginleştirerek olumlu yaklaştı.
DİSK Genel sekreteri Arzu Atabek Çerkezoğlu ise tam tersi bir tutum sergileyerek tasarıyı işçi haklarını yok eden içerikte olduğunu ve “böyle bir düzenleme hukukun devre dışı bırakılması anlamına gelir. Hakem heyeti gibi bir mekanizma kabul edilemez” diyerek tavrını açıkladı.
KESK Genel Başkanı Lami Özgen ise yaptığı açıklamada söz konusu düzenleme işaret edilerek “Tamamen hukuksuz bir düzenleme olacaktır. İnsan haklarına aykırı bir durumdur. Çalışanlar açısından iş güvencesinin ortadan kaldırılmasına yönelik bir düzenlemedir”dedi.
08.05.2013 İstanbul Emek.org.tr
Konuyla ilgili DİSK basın açıklaması
İş Mahkemeleri yerine “İş ve Sosyal Güvenlik Uyuşmazlıkları Hakem Heyeti”nin kurulması işçilerin hukuk önünde hak arama mücadelesini kısıtlama anlamına gelmektedir.
Emekçileri kuralsız ve güvencesiz çalıştırma kuşatması altında bırakan iktidar yasa ve yasaklarla fiili ve hukuki mücadelemizi engelleyemeyecektir.
Konfederasyonumuz işçilere dönük yeni bir saldırının haberini tüm Türkiye gibi dün basına yansıyan haberler aracılığıyla öğrendi. Söz konusu habere göre AKP Hükümeti İş Mahkemelerinin daha hızlı ve masrafsız çalışması için yeni bir yasa tasarısı hazırlığı içinde. Bundan sonra “işçi ile iş veren arasından iş akdinden veya İş Kanunu’ndan doğan her tür hukuk uyuşmazlığın” İş Mahkemelerinde değil “İş ve Sosyal Güvenlik Uyuşmazlıkları Hakem Heyeti”nde görüşülmesi planlanıyor. Tasarıya göre “İşe iade hakkıyla sosyal güvenlik alanındaki uyuşmazlıklar”ın çatışma ve çözümü bağımsız yargı aracılığıyla değil hükümet tarafından oluşturulması planlanan Hakem Heyeti aracılığıyla olacak.
Amaç güvencesizlik kuşatması altındaki işçiyi korumasız bırakmak
Hakem heyeti uygulamasının hükümetin emeğin haklarına dönük saldırı programının bir parçası olduğu açıktır. Son on yılda yasalaşan torba yasalar, 6356 Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ve çalışma hayatını düzenleyen her türlü düzenleme göz önüne alındığında Ulusal İstihdam Strateji Belgesi ve Orta Vadeli Ekonomik Programların temel hedefleri hatırlandığında hükümetin amacı açıktır: Güvencesiz ve esnek çalışmayı yaygınlaştırmayı resmi hükümet programı olarak açıklayan AKP, emekçileri bu kuşatma karşısında korunaksız bırakmak istemektedir. Bir yandan çıkarılan yasalar kolluk aracılığıyla uygulanan yasaklar yoluyla fiili mücadele bastırılmak istenmekte bir yandan da emekçiler için hukuksal mücadelenin imkanı ortadan kaldırılmaktadır.
2011 yılında çıkarılan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ile getirilen dava masrafları için peşin ödeme sistemi nedeniyle alacak davaları başta olmak üzere hak arama davası açmaları zorlaştırılan emekçilerin şimdi de İş Mahkemeleri’ne başvuruları engellenmektedir.
İş Kanunu’nun “işçi lehine”lik ilkesi ortadan kaldırılmak isteniyor
İş Mahkemelerin devre dışı bırakılarak başında mülki idare amirinin veya ilçe çalışma müdürü personelinin görevlendireceği uzmanların bulunduğu bir hakem heyeti kurulması işçilerin hak arama mücadelesinde önemli yeri olan bağımsız yargının yani İş Mahkemeleri’nin yerinin devlet tarafından atanmış “kamu görevlileri” ve “mülki idarenin” belirleyeceği hakem kurullarına havale etmek anlamına gelmektedir. Böylesi bir durumda İş Kanunu’nun “işçi lehinelik” ilkesinin hiçe sayılacağı aşikardır. Hatta böylesi bir düzenlemenin temel amaçlarından birisi İş Kanunu’nun temel niteliklerinden biri olan “işçi lehine yorum” anlayışını devre dışı bırakmaktır. Oluşturulacak hakem heyetinde işçiler lehine tavır alacak bağımsız bir temsilcinin yer almamış olması da bu şüphemizi güçlendirmektedir.
İşçilere meydanları kapatan valiler mi işçinin hakkını teslim edecek?
Bu amaçların yanı sıra kurulacak böylesi bir heyetin sorumluluğunun mülki idareye veya bürokrasiye teslim etme planına ayrıca itiraz edilmesi gerekmektedir. Son birkaç ayda Kocaeli ve Hatay’da; 1 Mayıs’ta ise İstanbul’da alanları emekçilere yasaklayan mülki idarenin işçilerin hak arama çabasında işçi lehine karar vereceğine dair haklı şüphelerimiz vardır.
İş Kanunu’ndan doğacak uyuşmazlıklara bağımsız yargı mensuplarının yerine atanmış bürokratların bakması hem verilecek kararların hukuki niteliğini zayıflatacak bir unsurdur hem de tüm kentlerde çalışma yaşamı düzeninin yasalar yoluyla değil mülki idare yoluyla belirlenmesinin önünü açacak bir durumdur.
İktidar, yargı üzerindeki iş yükünü, masraf ve zaman sorununu bahane ederek işçilerin hak arama mücadelesini sınırlamayı ve engellemeyi amaçlamaktadır. İş mahkemelerinin yaşadıkları sorunlar nedeniyle davaları geç sonuçlanan yüz binlerce işçinin mağduriyetini gidermek için iş mahkemelerini yaygınlaştırmak, yargıyı güçlendirmek, dava açmanın önündeki ekonomik engelleri kaldırmak yerine bu sorunları bahane ederek emeğe saldırı programını hayata geçirmek kabul edilemez bir tavırdır. “8 Mayıs 2013