Görünmezden gelinen korkunç bir gerçek: AKP li yıllarda en az 31 bin 131 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti…
İş cinayetlerinin en aza indirilmesi konusunda sendikaların ve işyerlerinde işçi denetimlerinin rolü yadsınamaz. Ancak yaşananlarda siyasal iktidarın tutumunun rolü de çok açıktır. Sermaye dostu AKP iktidarından kurtulmanın önemli olduğunu belirtelim.
Emek örgütlerinin meslek örgütlerinin, bilim insanlarının İSG Meclisinin uyarı ve önerilerine rağmen iş cinayetleri işçi canı almaya devam ediyor.
Türkiye kapitalizmi, sömürüyü temel alırken, iş cinayetlerine karşı alınması gereken önlemleri de almıyor. Yasalarda yer almasına rağmen önlemlerin alınmayışının tek nedeni çalışma yaşamında hukuksuzluğun yaygın olması ve AKP iktidarının patronlara desteğidir. İşverenler iş cinayetleri sorumluluğundan ve çalışma yaşamındaki iş güvenliği konusundaki yasal sorumluluklardan uzak biçimde üretim yaparken, servetlerine de servetler katıyor.
İSİG Meclisi raporunda haklı olarak şu tespit yapılıyor:
“Türkiye kapitalizminin neo-liberal politikalar paralelinde dünya kapitalizmine entegre olabilmesi için 24 Ocak 1980’de aldığı kararlar, işçi sınıfı muhalefeti karşısında ancak 12 Eylül darbesi eliyle hayata geçirildi. Mali sermaye, mülksüzleştirdiği geniş yığınları işçileştirirken güvencesizleştirdi. Aşırı, yoğun, fazla çalıştırma ile karakterize olan güvencesiz çalıştırma biçimlerinin başat hale geldiği ve yaşlı, çocuk, göçmen vd. en korunmasız nüfus gruplarından oluşan işgücü gruplarının da emek piyasasında öne çıktığı bir işçi sınıfı oluştu.”
İş cinayetleri konusunda genel olarak sendikaların bürokratik karakterlerinin baskın oluşu önemli bir etken. İş yerlerinde maliyet nedeniyle patronların gerekli önlemleri alınmayışı ve sendikal müdahalenin de bu konuda çok zayıf kalması, ciddi bir sorun ama değiştirilemeyen gerçeklerdendir.
İSİG meclisinin yayınlanan son raporunda şu açıklamalara yer verildi.
2023’ün ilk dört ayında 585 iş cinayeti!
2023 yılının ilk dört ayında (Ocak’ta 120, Şubat’ta 213, Mart’ta 130, Nisan’da 122 olmak üzere) en az 585 işçi hayatını kaybetti…
Yani bu yıl da her gün ‘en az’ 5 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti… Bir yandan deprem bölgesinde kaybettiğimiz işçi arkadaşlarımızın bilgisine ulaşmak neredeyse imkansız (şu ana kadar sadece 110 işçi ölümü bilgisine ulaştık). Diğer yandan deprem gündemi nedeniyle diğer şehirlerdeki iş cinayetlerinin de basına yansıması azaldı.
* İstihdamın büyük çoğunluğunun kısa süreli, işin bitimine ya da işin bir kısmının yapımına dayalı olduğu, taşeron çalışmanın başat olduğu ‘ekonominin lokomotifi’ inşaat işkolunda bu yıl en az 92 arkadaşımızı kaybettik.
* Konaklama işkolunda ise her türlü kuralsızlığın hakim olduğu ve sendikal örgütlenmenin yok gibi ya da zayıf olduğu 22 moto kuryenin de içinde olduğu 76 arkadaşımızı kaybettik.
* Şoförler görülmeyen işçi ölümleri. Oysa her gün yollarda tır, otobüs, kamyon, taksi ve servis şoförleri ölümle kolkola. Yılın ilk dört ayında taşımacılık işkolunda en az 64 arkadaşımızı kaybettik.
* Tarım sezonu ise ‘işçilik’ anlamında yeni başlıyor. O yüzden şu ana kadar çoğunluğu (45) çiftçi olmak üzere tarım, orman işkolunda en az 59 arkadaşımızı kaybettik.
* Sanayi işkolları çok parçalı. O yüzden büyük patlamalar dışında fabrikalardaki, ocaklardaki, atölyelerdeki ölümler de görülmüyor. Oysa şu ana kadar gıda, maden, tekstil, ağaç, çimento, metal, enerji ve tersane işçisi 149 arkadaşımızı kaybettik.
* İş cinayetlerinin önemli bir nedeni trafik, servis kazaları. Ancak bu ölümler iş cinayeti olarak değil trafik kazası olarak görülüyor. Şoförler uzun çalışma saatlerinde ve neredeyse dönüşümsüz olarak yeterli bakımı yapılmayan eski araçlarda çalışıyor, yol aydınlatması ve düzenlemesi olmayan yollarda direksiyon sallıyorlar. Yine özellikle Nisan ayında birçok işçi servis kazaları sonucu hayatını kaybetti.
* 2023 yılındaki grafiklerimizde depremin etkisini hep göreceğiz. Şu ana kadar resmi açıklamalara göre Maraş depremlerinde en az 50 binin üzerinde kaybımız var. Biz şu ana kadar deprem anında çalışırken ya da eğitim-etkinlik-görevlendirme nedenleriyle bölgede bulunan 110 işçi ölümü (42 işçi konaklama, 32 işçi kimya, 27 işçi sağlık, 3 işçi taşımacılık, 1 işçi tarım, 1 işçi tekstil, 1 işçi ticaret, 1 işçi metal, 1 işçi inşaat ve 1 işçi güvenlik işkolunda olmak üzere) tespit ettik. Deprem sonrası bölgeye giden ya da depremdeki hasarlı binalarda çalışırken ölen işçileri bu kapsamda değerlendirmedik.
* Yüksekten düşmelerde ise ilk sırada yarıdan fazla ölümün meydana geldiği inşaatlar var. Oysa uygun iskele, korkuluk, güvenlik ağı ve ekipmanla bu ölümlerin tamamı önlenebilir.
* Güvencesiz çalışmayı karakterize eden aşırı, yoğun ve fazla çalıştırma ile işçilerin barınma, beslenme, ulaşım vd. hayat koşulları ise özellikle kalp krizi ve beyin kanamalarına neden oluyor.
* Nisan ayında iki arkadaşımızın meslek hastalığından hayatını kaybettiğini tespit ettik. 40 yaşındaki dört çocuk babası kot kumlama işçisi Gökhan Dinler, yıllar önce İstanbul’da çalışırken silikozise yakalanan ve tedavi gören Bingöl Karlıova Taşlıçay Köyü’ndeki onlarca işçiden biriydi. Gökhan’ı 30 Nisan’da kaybettik. 51 yaşındaki İbrahim Kadir Karaoğlanoğlu da dokuz yıl önce Denizli’den Antalya’ya bir otelde güvenlik görevlisi olarak çalışmaya gitmişti. Otelde sivrisinek ısırması sonucu fil hastalığına (lenfödem) yakalanmıştı. İbrahim’i 17 Nisan’da kaybettik.
* İş cinayetlerinde ölenlerin şu ana kadar yüzde 1’i çocuk, yüzde 21’i genç ve yüzde 25’i de emeklilik çağında ya da emekli olduğu halde çalışmak zorunda kalan yaş grubunda.
* 2023 yılının ilk dört ayında 46 kadın işçi ölümü tespit ettik. Bu da oransal olarak yüzde 8’e tekabül ediyor ve SGK tespitlerinin dört katı. Diğer yandan kadın işçilerde sigortasız çalıştırma yoğun olduğu için ölümleri kayda almak daha da zorlaşıyor.
* Sayısı 7-8 milyona ulaşan ve büyük bir çoğunluğunun ‘ücretli çalışan’ olduğu göçmen işçilerin iş cinayeti sonucu ölümleri de artıyor. Bu yılın ilk dört ayında en az 31 göçmen iş cinayeti tespit ettik: 10’u Suriyeli, 6’sı Türkmenistanlı, 5’i Afganistanlı, 2’si Bulgaristanlı, 2’si Mısırlı, 1’i Filipinlerli, 1’i Japonyalı, 1’i Iraklı, 1’i Kolombiyalı, 1’i Rusyalı, 1’i Sudanlı…
* İş cinayetlerinde ölen işçilerin 30’u sendikalı (yüzde 5,12) 555’i sendikasız (yüzde 94,88). Ancak sendikalı işçi ölüm sayısı daha fazla. Sanayide çalışırken ölen sendikalı işçilerin bir kısmını tespit edemiyoruz. Diğer yandan kamuda çalışanların büyük bir kısmı sendikalı olmasına rağmen en azından ölümleri sonrası bile sendikalar tarafından bir açıklama yapılmaması sendikal üyeliklerin ‘kağıt üzerinde’ olduğunu gösteriyor.
İş cinayetleri, deprem bölgeleri dışında esas olarak sanayileşmiş büyükşehirlerde yoğunlaşıyor. Diğer yandan tarımsal bölgelere ve her şehirdeki inşaat faaliyetlerine dikkat çekmek gerekiyor. Yine Anadolu şehirlerinin neredeyse tamamına yayılan ‘OSGB gerçekliği’ var. 2023 yılının ilk dört ayında 68 şehirde ve yurtdışında üç ülkede (kısa vadeli çalışmak için gidilen veya Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayeti tespit etmiş durumdayız… ( Kaynak İSİG Meclisi raporu)
Emek.org.tr