Kanal projesine karşı itiraz dilekçeleri veriliyor. İktidarın “isteseniz de yapacağız, istemeseniz de yapacağız” dediği Kanal İstanbul projesine karşı mücadele yükseliyor.
“Ya Kanal Ya İstanbul koordinasyonu” Kanal Projesi ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanarak yeniden askıya çıkarılan, çevre düzeni değişikliği ve imar planlarına yönelik itiraz dilekçelerini vermek için basın açıklaması eylemi gerçekleştirdi.
Ya Kanal Ya İstanbul koordinasyonu içerisinde yer alan çevre örgütleri, demokratik kitle örgütleri, siyasi partilerden temsilciler ve Doğa İçin Sanat derneği sanatçıları basın açıklaması etkinliğine katıldı. Polisin otobüsleri çıkış yerlerinden beri izlediği, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde de geniş polis yığınağıyla önlem aldığı gözlemlendi.
İstanbul Avcılar, Küçük Çekmece, Şişli ve Kadıköy ilçelerinden otobüslerle Ataşehir’de bulunan Çevre ve Şehircilik İl müdürlüğüne gelen yurttaşlar, gerçekleştirilen basın açıklaması eyleminden sonra, hazırladıkları itiraz dilekçelerini kuruma verdi. İstanbullular 24 Nisan gününe kadar itiraz dilekçelerini verebilecekler. Dilekçelere www.kanal.istanbul web sitesinden ulaşılabiliyor. Dilekçelere elden verilebileceği gibi, imzalanıp çıktısı alınan eposta yoluyla istanbul@csb.gov.tr adresine mail yoluyla iletilebilecek.
“Kanala itirazımız var” pankartının açıldığı basın açıklamasında ilçelerden gelen yurttaşlar sloganlarla kanal projesine karşı tepiklerini dile getirdi. “Kanala değil depreme bütçe”, “beton kanala hayır”, “ya kanal ya İstanbul” sloganları sık sık haykırıldı.
Eyleme katılanlar “kanal İstanbul ekolojik yıkım projesidir. İtiraz ediyoruz!” ve “kanal değil yaşam istiyoruz.” “Temiz hava, temiz su, temiz gıda, pandemi için bütçe” dövizleri taşındı.
Basın açıklamasında kanal projesini değişik yönleriyle eleştirilirken, projeye ayrılması düşünülen bütçenin aslı harcanması gereken önemli toplumsal sorunlar da işaret edildi. ”Kanal Projesi’ne değil depreme bütçe ayrılmalıdır.” Diye seslenilen açıklamada;
“Pandemi başından beri toplam vaka sayısında dünya yedincisiyiz! Nüfusa göre günlük vaka sayılarında ise dünyada birinci sıradayız! Türkiye’nin hala toplam nüfusunun %13’nün aşılandığı da biliniyor! Yine ve yeniden tekrar ediyoruz! Hal böyleyken Kanal Projesi’ne değil SALGINLA MÜCADELEYE bütçe ayrılmalıdır!” denildi.
Doğa İçin Sanat Derneği üyeleri yaptıkları doğa ve hayvan resimleriyle ve düzenledikleri mizansenle, kanal projesinin bölgede yaratacağı ekolojik tahribatlara dikkat çektiler. Mizansende her konuşmacı sergilediği resim ile projenin nasıl tahribatlar yaratacağına dikkat çekti. Ve projeden vazgeçilmesi istendi.
DİS-DER mizanseni sunucusu şu sözlerle duygu ve düşüncelerini özetledi:
“Biz bu tablolarda Leylekleri, Yarımburgaz mağarasını, Terkos gölünü, yemyeşilken kuruyan ağaçları resmettik. Çünkü, Kanal İstanbul projesi hayata geçirilirse, Küçükçekmece ’den başlayan ve Sazlıbosna, Dursunköy, Baklalı köylerini geçerek Terkos gölünün doğusunda Karadeniz’e ulaşan 45 km uzunluğunda bir beton kanal uğruna, işte tüm bu gördükleriniz yok edilecek!
İşte tıpkı bu resimdeki gibi, İstanbul rant uğruna yok ediliyor Dostlar. Küçük bir zümrenin beton kanala bakan lüks beton evlerde oturması için yok ediliyor! Yeterli para sahibi olmanın yeterli kriter sayıldığı nitelikli nüfusun beton kanala bakan beton evleri için göz göre göre, hatta inadına yok ediliyor doğa ve doğadaki tüm canlılar!
Ve biz Doğa için Sanat Derneği olarak diyoruz ki bizim yaşamak için bir beton kanala, binlerle yeni beton eve değil, ormanlara, kuşlara, temiz havaya, temiz suya, kısaca doğaya ihtiyacımız var.
Biz diyoruz ki, eğer ülkemizin bu ekonomik darboğazda bir beton kanala ayıracak 75 milyar varsa, bu bütçeyi yaşanın yok edilmesi için değil, korunması için pandemi için, depreme hazırlık için kullanın!
Biz ağaçlarımızın, göllerimizin, leyleklerimizin, tarihi değerlerimizin fotoğraflarda tablolarda kalmasını istemiyoruz! Biz tüm bu güzellikleri çocuklarımıza, gelecek nesillere bırakmak istiyoruz!”
Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu adına hazırlanan basın açıklamasını, Doğa İçin Sanat Derneği başkanı Göksen Ezeltürk okudu. Basın açıklaması metni şöyledir:
Yandaşa imar, Vatandaşla İnatlaşma!
Salgının hızını aldığı ve günlük vaka sayısının neredeyse 60.000’leri gördüğü bu günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylanarak yeniden askıya çıkarılan 1/100.000, 1/5.000 ve 1/1.000 ölçekli imar planlarına itiraz etmek için bir araya geldik. Bizler bir yandan ekonomik kriz, bir yandan iklim krizi bir yandan da salgın koşullarında yaşamaya çalışırken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İktidarın yeni yaptığı pazarlıkları planlara işleyip, tüm hızıyla Yenişehir dediği Rant Projesi için çalışıyor.
Onaylanmış imar planlarına, ÇED olumlu kararına yönelik on binlerin itirazını dikkate almayan, açılan onlarca davayı görmezden gelen Bakanlık, bir şeyleri oldu bittiye getiriyor!
Halen, açılmış davalara bilirkişi ataması yapılamadı. Bilirkişilerin güzargah tartışmaları sebebiyle tehdit edildiğini açıkladığı son günlerde keşif beklerken, yeni bir değişiklikle karşı karşıyayız. Kanal güzergahındaki pazarlıkları bitmemiş ki, basında her gün Rant Kanalı Projesine dair açıklamalar yapılıyor!
Asli görevi halka hizmet etmek olanlar bugün Kanal da Kanal diye vatandaşla, doğayla inatlaşıyor! Vatandaşa HODRİ MEYDAN diyor!
Bizlere ‘‘ÇED raporunu okumadan ahkam kesenler” diyen Bakan Kurum’a “İstanbul halkı olarak rapor dediğiniz, gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan metni okuduğumuzu da beyan eden bir açıklamayı geçtiğimiz günlerde yayınladık!
Bugün buradan yine tekrarlıyoruz:
Kanal İstanbul,
–Bir ulaşım projesi değildir. Bölgede yaşayan halkın yaşam koşullarını iyileştirmek yerine köyleri, sermayeye açacak şekilde imar izinleri verdiğinizi biliyoruz ki bu bir yapılaşma, rant projesidir.
-Bu proje “kentsel dönüşüm” adı altında milyonları evlerinden, yerlerinden edecek, işyerlerini dahil yok edecek; lüks siteler, AVM’lerle dolu “Yenişehir”e dönüştürecektir.
-Dünyanın pek az kentinde olan ama İstanbul’da bir arada olan doğal varlıklar, dünyanın yedi lagününden biri, göller, endemik çeşitliliği ile ünlü̈ Kuzey ormanları, tarım alanları, yaban hayatı, göç sırasında konaklayan kuşlar, denizler, hepsi bu projeyle yok edilmeye çalışılmaktadır.
İmar Planları’nı bir evrak işi gibi görenlere sesleniyoruz.
Bizlere rağmen bu rant aracı KANAL’I YAPAMAYACAKSINIZ!
Bu görüş, bu ülkenin en iyi okullarından yetişmiş bilimin gerçeklerine önem veren, doğanın çığlığını duyan, iklim krizinin farkında olan, gıda krizinin kapıda olduğunu gören, evinden yerinden edilmek istenmeyenlerin, yaşamı savunan halkın görüşüdür.
Bizler bugün imar planlarında sadece yapılan değişikliklere değil, kamu yararını, doğayı hiçe sayan bu katliam projesinin alt yapısını hazırlayan planlarının tamamına itiraz ediyoruz!
1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı değişikliğine, 1/5000 ve 1/1000 imar planlarına yönelik itirazlarımıza yanıt dahi vermeden, dava sürecinde üç etap halinde nazım ve uygulama imar planlarını ve çevre düzeni planı değişikliğini yeniden onaylıyor. Bakanlık; Yenişehir adını verdiği bu talan projesi ile Sazlıdere Su Havzasından Karadeniz’e uzanan köylerin, tarım alanlarının, meraların, ormanların üzerine lojistik tesisler, turizm alanları, ticaret alanları, fuar alanları, konut alanları ve Karadeniz kıyısına milyonlarca m2 dolgu alanı planlıyor.
Bu planlarda Sazlıdere Barajı yok, köyler yok, tarım alanları, meralar, ormanlar yok. “Yenişehir” dedikleri yerde köylülere, yoksullara, işçilere, emekçilere yani halka yer yok!
İstanbul’da büyük bir ekolojik yıkıma neden olacak bu plan ile İstanbul’un tarım alanlarının, su havzalarının, ormanlarının, köylerinin yerini “nitelikli insanlar” için turizm projeleri, oteller, AVMler, konut siteleri, rezidanslar alsın istiyorlar.
Salgın hızını almış yürürken, Kanal da Kanal diyenlere sesleniyoruz:
Bilim insanları İstanbul’da 1 milyon konutun güvenli olmadığını, 100 bini aşkın konutun ise olası depremde yıkılabileceğini öngörüyor. İnsanlar deprem olduğu için değil, kötü yapılaşmadan dolayı can verirken, evsiz kalırken, bir avuç zengine kar sağlayacak Kanal Projesi’ne değil depreme bütçe ayrılmalıdır.
Pandemi başından beri toplam vaka sayısında dünya yedincisiyiz! Nüfusa göre günlük vaka sayılarında ise dünyada birinci sıradayız! Türkiye’nin hala toplam nüfusunun %13’nün aşılandığı da biliniyor! Yine ve yeniden tekrar ediyoruz! Hal böyleyken Kanal Projesi’ne değil SALGINLA MÜCADELEYE bütçe ayrılmalıdır!
Biliyoruz ki bu planlar, son 20 yıldır türlü hukuki ve idari kılıflarla sermayeyi büyüten, doğayı, yaşam alanlarımızı yok eden, her bir tuğlasında güvencesiz işçinin kanını akıtan iktidar ve yandaşlarının zulmüne harç ettiği katliam projelerinden farklı değil. Biz bu aceleyi de bu kandırmacayı da iyi biliyoruz. Var gücümüzle bu kıyımın karşısında durmaya, Kuzey Köyleriyle, dostlarımızla, canlarımızla, İstanbullularla birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.
Talana, kıyıma, katliama geçit vermeyeceğiz.
Bütün yurttaşlarımızı yaşamı, doğayı, çocuklarımızı savunmaya davet ediyoruz. Katılın durduralım İstanbul’u birlikte kurtaralım. – YA KANAL YA İSTANBUL KOORDİNASYONU
emek.org.tr