Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), TÜİK tarafından açıklanan Hanehalkı İşgücü Anketi Temmuz 2013 dönem sonuçlarının ilk bulgularını değerlendirdi:
1) Temmuz 2012 dönemi ile Temmuz 2013 dönemleri arasında işsizlik oranı %0,8 puan artış kaydederek, %9,3 düzeyine ulaşmıştır. Ekonomik göstergelerin hızla bozulması, sıcak paranın yükselen piyasalardan çekilme eğilimi işsizlik verilerini olumsuz etkilemektedir.
2) Temmuz 2013 dönemi için umudu olmadığı için ya da diğer son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve bu nedenle işsiz sayılmayanlar dahil edildiğinde işsizlik oranı %9,3 değil, %15,79, işsiz sayısı da 2 milyon 686 bin değil, 4 milyon 894 bin kişi olarak gerçekleşti. İşsiz sayısı umudu kesik olduğu için yada diğer nedenlerle son 3 aydır iş aramayıp çalışmaya hazır olanlarla birlikte bir önceki yıla göre 544 bin kişi arttı. Gizli işsizlik olarak değerlendirilen zamana bağlı eksik istihdam ve yetersiz istihdamdaki artışla bu rakam 1 milyon 45 bin kişiye ulaştı. Geniş Tanımlı İşsizlik Oranı geçtiğimiz yıla göre %1,44 puan artış gösterdi. Eksik ve yetersiz istihdam edilenlerle orandaki artış %2,71’i buldu. Kadınlar için geniş tanımlı işsizlik oranı %23, gençler için ise %28 oldu. Gizli işsiz olarak görülen eksik ve yetersiz istihdam edilenler de ilave edildiğinde genel işsizlik oranı %19,45, işsiz sayısı 6 milyon 591 bin düzeyinde.
3) Güvencesiz çalışma da artmaya devam etti. 2008 yılı Temmuz dönemi ile karşılaştırıldığında geçici çalışanların sayısı %32,5 artarak, 1 milyon 661 bin kişiden 2 milyon 221 bine yükseldi. Geçici bir işte çalışan işçiler için işsizlik oranı 707 bin kişi ile %24 olarak gerçekleşti.
Türkiye’de uygulanan küresel rekabet ideolojisi ekseninde şekillenen ekonomi ve istihdam politikaları ile çalışma hayatı işçiler ve emekçiler için adeta bir cehenneme dönüşmüş durumdadır. Çalışma sürelerinin son derece uzun, ücretli izin hakkının son derece sınırlı olduğu koşullarda işsizlik verilerinin olduğundan daha düşük görünmesinin temel nedeni işgücüne katılım oranlarındaki düşük seviyedir. Bir yandan işgücüne katılım oranlarını yükseltirken, öte yandan işsizlik verileri ile mücadele etmenin yegâne yolu, gelir kaybına yol açmaksızın haftalık çalışma sürelerini azaltmaktan geçmektedir. Buna karşın sermaye çevreleri istihdam yapısının niteliğini bozarak, yani yoğun çalışma koşulları altında, daha kuralsız ve güvencesiz çalışma biçimlerini yaygınlaştırarak bu süreci kendi lehlerine çevirmek istemektedir. Hükümet işveren çevrelerinin bu taleplerini Ulusal İstihdam Strateji Belgesi ile programlaştırmıştır. Ucuz işgücü için, taşeron çalışmayı yaygınlaştırmayı, kıdem tazminatını fona devrederek orta vadede ortadan kaldırmayı, kölelik bürolarını hayata geçirmeyi hedefleyen bu belge, işsizlik verilerindeki artışla birlikte daha sık gündeme gelecektir. Kriz koşullarında işsizlikle mücadeleyi, çalışma koşullarını kötüleştirerek, ücretleri düşürerek çözmeye çalışan bu anlayışa karşı durulmalıdır. Bu strateji işsizliğin “ne iş olsa yaparım” başlığı altında gizlenmesi stratejisidir. Kıdem tazminatının kaldırılması amacıyla gündeme gelen öneriler işçinin önemli bir güvencesini de ortadan kaldırma, kıdemli işçiyi işten çıkarmayı kolaylaştırma amacı taşımaktadır ve işsizliği artırıcı bir etkisi olacaktır.
İşsizlikle gerçek mücadele için;
- Haftalık çalışma süresi gelir kaybı yaşanmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
- Herkese en az 1 ay ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
- Herkes için iş güvencesi ayrımsız bir biçimde uygulanmalıdır.
- Sendikal hak ve özgürlükler güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır
- Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalıdır
- Kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
- Taşeronlaşma ve kayıt dışı istihdam engellenmelidir
- Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır. Kadın erkek ayrımı yapmaksızın 50 çalışanın üstündeki her iş yerinde kreş açılmalı, devlet kreşlerinin çocuklar için yaş sınırı olmadan, ücretsiz ve 7/24 açık olmalı, yaşlı ve hastalar için, yine ücretsiz, 7/24 açık, çalışanlarının yarısı erkek olan bakım evleri açılmalıdır.