BÜYÜMEKTEYİZ   

Devletimiz büyümekte. Büyümek ne kelime öyle hızlı gidiyoruz ki Viyana kapıları hatta Çin seddi bile bize vız gelir. Baksanıza tarımda yeterlilik o kadar üst boyuta vardı ki tarım ve hayvancılık sektöründe mal almak isteyenler kapımızı aşındırmakta. Teknoloji ve bilişim sektöründe ülkemizin eline kimse su dökemiyor. Mali ya da finans sektöründe kredi almak isteyenler sıraya girmekte. […]

Devletimiz büyümekte. Büyümek ne kelime öyle hızlı gidiyoruz ki Viyana kapıları hatta Çin seddi bile bize vız gelir.

Baksanıza tarımda yeterlilik o kadar üst boyuta vardı ki tarım ve hayvancılık sektöründe mal almak isteyenler kapımızı aşındırmakta. Teknoloji ve bilişim sektöründe ülkemizin eline kimse su dökemiyor. Mali ya da finans sektöründe kredi almak isteyenler sıraya girmekte.

Baksanıza maliye bakanın gözüne bakan mutlu olmakta. Dünya Bankası ile IMF sıkıntılı günler yaşamakta. Yoksul yedi sekiz ülkenin birkaçının borçlarını biz ödedik. Bence ülkemizde eğitim almış birkaçını çağırmalı onlara destek verilerek hem kredi notlarını yükseltelim hem de o bölgelerde bizim askeri sıçrama yerlerimiz olur.

Ekonomik sıkıntı içinde olan bu geri ülkelere gelecek de sorumluluk vereceğimiz elçi ve büyük elçilerimizi atayalım ki oraları bir ilimiz gibi yönetelim. Atadığımız elçi ve büyükelçiler ülkenin tüm sorunlarına vakıf olmalılar hatta oralarda bizim dediklerimizi yapmayan devleti yönetenleri bile azarlamalı ve bize yakın kişileri yönetime getirmeli. Ülkemiz de eğitilen asker ve polislerin devlet yönetiminde aktif konumlara gelmesi ve gerektiğinde ki ülkede muhalefet edenlere karşı müdahale edebilsin.

Ülkemize gelmek isteyen Amerikalı ve Avrupalı göçmenlere karşı sert önlemler alın. ”Al-i” devletimize dil uzatan kim olursa olsun hatta vizesi bile olsa gümrükten içeri almayın gerisin geri ülkelerine gönderin. Yeşil pasaport verilmesini kısıtlayın. Ulusal gelirimizin büyük olmasıyla birileri paramızın sahtesini bile yapmaya cüret etmekte, bunu yapan ülkenin yöneticilerini uyarmalı hatta birkaç askeri gemi, uçak, iha ve sihaları onların sınırlarına semalarına doğru ziyaret etmeli. Daha fazla ileri giderlerse dünya yararına ülkemiz oraya demokrasi götürmeli.

Küremiz her şeye muhalefet edenler nedeniyle gelişmemekte. Biz ki dünyanın hâkimi ve onun koruyucusuyuz evrene de hâkim olmalıyız. Bu nedenle durdurduğumuz uzay çalışmalarına tekrar başlamalıyız. Kayseri Uzay üssünü yeniden düzenlemeli.

Ülkemiz ekonomik olarak gelişmiş olmanın verdiği rahatlık nedeniyle eğitim düzeyi düşmüş çalışanların oranı azalırken Amerikalı ve Avrupalı göçmenler çoğalmakta. Emeklilerimiz o kadar rahat ki oralara gidip emekli maaşlarıyla uzun tatiller yapmakta. Al-i devletimizin denetimindeki kurumlar ve kuruluşlar gelişmekte olan ülkelerin sendikaları başta olmak üzere eğitim ve basında çalışanları ülkemize çağırıp gelişmeleri anlatalım. Bize muhalefet edeceklerine bizimle birlikte olduklarında neler kazanacaklarını bildirelim.

…..

Beyler hülyalara dalmayalım. Gözümüzdeki merteği çıkararak bakalım. Ekonomide içinde bulunduğumuz kapitalist sistem elbet çalışanlara ölmeyecek ama yaşayacak kadar ücret vermekte. Ama devleti yöneten olarak devenin hamutuyla götürmekte.

Ekonomiciler ikiye ayrılır diye yazmıştık yıllar önce “görmek istediklerini görenler”, birde “gerçekleri görenler” diye. Basınımız da aynı. Neyi görmek istiyorsa onu yazar söyler. Ama gerçekler bize iğne gibi battığında farkına varırız ki o zaman iş işten geçmiş olur.

Sokaktaki insan ekonominin büyümesi ve gelişmesini kendisi de görmek ister. Doğru olan da bu. İşsizlik, alım gücünün düşmesi, eğitimde seviye düşmesi günlük yaşama dönük olmaması, ithalat girdileri nedeniyle tarım başta olmak üzere birçok sektörde yaşanan kriz, büyüklerin daha da büyümesi küçüklerin   yok olmasıdır.

Bir zamanlar şaşaalarla orta sınıf denilen kesimi yok olmuş durumda. Tarımda istihdam edilemeyenler kentlere göç ederek yeni işsizliği ve konut sorununu beraberinde getirmekte. Eğitimli işsizlik hat boyuna varırken çalışanların ekonomik açıdan sendikalaşması engellemekte. Çalışan ve emeklilerin sağlık ve sosyal güvenceleri kısıtlanıp özelleştirilerek yaşamlarını çekilmez hale gelmekte. Emeklilerdeki ücret farklılığını azaltmak maaşlardaki düzeltme yapılıp iyileştirileceğine daha da aşağıya çekilmekte. Çalışan ve emekliler açlık sınırı olan 4682 TL. nin altında maaş / ücret almakta. Devlet asgari ücreti 4253 TL. yaparken emeklilerin çoğu da açlık sınırı altında maaşa talim etmekte.

Ekonomi ile ilgili şahsiyetler ekonominin nesini biliyorlar?

Ekonominin yarattığı sorunların üstünü örtmeyi mi, gerçekleri açıklamayı mı?

Gelişim eşit değil. Kapitalizmin yasası “eşitsiz gelişimdir”.

Evet, büyümekteyiz gelişmekteyiz ama sorunlarda büyümekte çözülememekte ve birbirinin üstüne katlanarak!

Peki çözüm nerede?

ALİ İBRAHİM ÖNSOY / İstanbul MART 2022

Emek.org.tr

İlgini çekebilecek diğer içerikler

0 yorumlar