Halk sağlığı için tehlike kaynağı olan söküm işi durdurulmalıdır!
Tedavisi bulunmayan Akciğer kanser türü Mezotelyoma hastalığının neden olacak tonlarca asbest maddesi (taş pamuğu, kaya lifi), rant uğruna İzmir bölgesine taşınıyor.
Haberin duyulmasından sonra kamuoyunda tepkiler de hızla arttı. Tonlarca asbest ve zehirli maddeler içeren hurda savaş gemisi NAe Sao Paulo’nun, Aliağa’da sökümüne karşı tepkiler büyüyor.
İçinde tonlarca asbest ve toksik madde barındıran, Brezilya donanmasına ait Sao Paulo gemisi söküm işlemi Aliağa’da yapılması için gerekli onay, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Sök Denizcilik adlı firmaya 30 Mayıs 2022’de verildi.
Sosyal medya hesabından tepki gösteren TTB açıklamasında:
” Halk sağlığı açısından büyük risk oluşturan geminin ülkemize sokulmaması için, TTB olarak her türlü bilimsel ve hukuksal mücadeleyi sürdüreceğimizi kamuoyuna saygı ile duyururuz.” denildi.
KANSER KAYNAĞI ASBEST NEDİR?
Tedavisi bulunmayan Akciğer kanser türü olan Mezotelyoma hastalığının nedeni asbest (taş pamuğu, kaya lifi) İzmir bölgesine taşınıyor.
Akademisyen Emre Gürcanlı “fotoğrafa dikkatle bakın, ince uzun, ipliksi lifler. Solunum yoluyla vücudunuza giriyor, akciğerinize saplanıyor. Mikro boyutta iğneler gibi düşünün. Akciğerinize saplandığını hissetmiyorsunuz, kimi zaman onlarca ama kimi zaman yalnızca bir tanesi saplanıyor. Bir tanesi bile yirmi yıl sonra sizi kanserden öldürebiliyor, belki yalnızca bir tanesi bile” diyor. Gürcenlı, “asbest maddesinin Dünyada sayısız ülkede yasaklandığını, Türkiye’de de 2010 yılında üretimi ve kullanımı yasaklanmıştır, neden zira asbestten korunmak hemen hemen imkansızdır.” İfade ederek açıklıyor.
Akademisyen Aslı Odman ile yapılan röportajda gemi ve asbest olayını değişik yönleriyle kamuoyu ile şu vurguyla, tonlarca asbest ve zehirli maddeler içeren NAe Sao Paulo adlı geminin yüzen bir tehlikeli atık olduğunu ifade ederek, “Bu haliyle ticarete konu olması kanun dışıdır” diyor.
Roportajdan takip ediyoruz.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Üyesi, Akademisyen, Sosyal Bilimci Aslı Odman “Neredeyse 60 yıllık bir savaş gemisinde nasıl tehlikeli malzemeler bulunduğuna dair sağlıklı bir kestirim yapmak tehlikeli madde envanteri (IHM) olmadan mümkün değil” dedi.
Alanda faaliyet gösteren uluslararası mücadele ağından haber gelir gelmez İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin yerelde ekoloji ve emek mücadelesi veren oluşumlara, sorumluluk taşıyan yerel belediyelere ve İzmir Büyükşehir Belediyesine, odalara haber verdiklerini söyleyen Odman, “O günden bugüne dek Aliağa’nın bu eşitsiz mübadele şartları altında dünyanın çöplüğü olmaması, 2016’dan beri tevdi edilen AB gemi söküm sertifikalarının üzerini örttüğü ekolojik yıkım, iş cinayetleri, usulsüz asbest bertarafı, emekçi hakkı ihlalleri hakkında ortak bir mücadelenin bir veçhesi, bir vakası olarak bu toksik askeri geminin üretildiği Fransa ve satıldığı Brezilya donanmalarının masraflarını ve sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini savunan bir kampanya örmeye çalışıyoruz” dedi.
“GEMİNİN BREZİLYA’DAN AYRILMASINA İZİN VERİLMEMELİ”
Tüm ülkelerin taraf olduğu Tehlikeli Atıkların Sınırlar Ötesi Taşınması ve Bertaraf Edilmesinin Kontrolüne İlişkin Basel Sözleşmesi’nin ihlali ve İzmir Protokolü’ne uygunsuzluğu üzerinden girişimlerde bulunduklarını anlatan Odman, “Fransa ve Brezilya Milli Savunma Bakanlarını, Avrupa Birliği Komisyonu Çevre Ajansını ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını muhatap alan şekilde dahil olduk. Bu gemi yüzen bir tehlikeli atık ve bu haliyle ticarete konu olması kanun dışıdır ve kesinlikle, uçak gemisinin tehlikeli madde envanteri (IHM) tamamlanana ve açıklanana kadar Brezilya’dan ayrılmasına izin verilmemesi gerekir” diye konuştu.
“YAPILAN DENETİMLERDE ŞEFFAFLIK YOK”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının soru ve usulsüzlüklere dair kanıtlara cevap vermek yerine “Radyoaktif madde bulunmaması” gerekçesi ile sökümü için onay vermesini eleştiren Odman şöyle devam etti: “Clemenceau’daki denetimlere dayanarak, São Paulo gemisinde yaklaşık 900 ton asbest ve asbest içeren malzeme, yüzlerce ton poliklorlu bifenil (PCB) içeren malzeme ve büyük miktarlarda toksik ağır metal içerdiğini çıkarsayabiliyoruz. Bunlardan bahis yok, tek bahis radyoaktivite. Ki bu vurgunun bana düşündürdüğü, zaten kılıf hazırlanmış. Ölçüm fon seviyesine uydurulacak, ki radyoaktivitede ‘fon seviyesi, makul dozaj’ zaten tartışmalı. Kara sularına girmeden önce yapılan denetimlerde şeffaflık yok. Radyoaktiviteyi öne sürerek, Aliağa’da hiçbir tersanenin bu gemiyi çevre ve sosyal olarak düzgün bir şekilde sökecek pratiğe sahip olmadığını gösteren onlarca iş cinayeti, üstü tamamen örtülen meslek hastalıkları salgını, kompoze çevre kirliliğinden yüksek kanser oranı yokmuş gibi oldubittiye getireceklerine dair haklı kanıtlara dayalı korkularımız var. Haziran sonunda bu temelli endişelerimize dair kanıtları Avrupa Birliği Çevre Komisyonunun AB gemi söküm mevzuatının revizyonu sürecinde açtığı açık çağrıya cevaben ilettik.”
ALİAĞA GEMİ SÖKÜMDEKİ ASBEST TEHLİKESİ
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 20 Mayıs 2021’de TBMM’de verilen bir soru önergesine verdiği cevapta, Aliağa’da son beş yılda 714 geminin söküldüğü ve bunun sonucunda yaklaşık 250 tonu asbest olmak üzere, 74 bin 325 ton tehlikeli atığın bertaraf edildiği açıkladığını hatırlatan Odman, “São Paulo’nun gelmediği dönemde, Aliağa’da 2020 yılında 118 konteyner gemisi, petrol platformu, askeri gemi, kruvaziyer gemisi söküldü. Bu dönemde Aliağa’daki tersanelerde hepsinin büyük miktarlarda asbestle kontamine malzeme içermesi beklenen, çok sayıda askeri gemi, petrol ve gaz üniteleri ve Akdeniz’de faaliyet gösteren eski tip RoRo/yolcu gemileri de söküldüğü göz önüne alındığında, ifade edilen asbest miktarı gerçekçi görünüyor” diye konuştu.
“ORTAK VE YEREL BİR MÜCADELENİN TOHUMUNU ATMALIYIZ”
Bu vakaya dair ufak ve çarpıcı bir örnek daha olduğunun altını çizen Odman, “Gemiyi Türkiye’ye çekecek römorkörleri temin edecek diye beyan edilen aracı şirketin, merkezini Marshall Adaları gösteren, düzgün bir web sitesi bile olmayan Türkiye kökenli bir şirket olduğunu görüyoruz. Güçlüler arasında, biz bu ekokırım sisteminin mağdurları arasında olmayan bir ittifak var. São Paulo’da alan memnun satan memnun olmasın diyebilmek için gemi sökümü hakkında ortak ve yerel bir mücadelenin tohumunu atmamız elzem diye düşünüyorum. Bu mücadele São Paulo’nun, Aliağa’nın başına gelen en kötü şey olduğundan değil, bir noktada hayırı etkin bir şekilde örgütlemek ile ilgili bir kritik güç elde edebiliriz” dedi.
“İSTATİSTİKLERDE SIFIR AMA HER SENE 20 BİN İŞÇİ ÖLÜYOR”
2018 aralık ayında AB bandıralı gemiler için gemi sökümünde bir nevi akreditasyon olan liste uygulamasının başladığının altını çizen Odman, bu listedeki tersanelerin 8’inin Aliağa’da, 34’ünün AB’de, 1’inin de ABD’de bulunduğunu söyledi.
Bu standartların meslek hastalıklarının şeffaflığına vurgu yaptığını söyleyen Odman, “Bırakın gemi sökümünü, Türkiye’de hiçbir alanda meslek hastalığı tanısına, istisnalar dışında ölüm veya hastalıklara rastlamak olanaklı değil. Her sene en az 20 bine yakın çalışanın meslek hastalığından öldüğünü hesaplamamıza rağmen, 2013’ten beri resmi istatistiklerde hiç kimse ölmüyor gözüküyor. Gemi sökümünde asbest olmaması, en azından buna bağlı meslek hastalığı olmaması ise imkansız. Ama tanı sıfır, şeffaflık sıfır, hatta gemi söküm sanayicileri bununla övünebilecek kadar bu konu hakkında yükümlülüklerinden uzaklar. Söküm işlemi öncesinde boyaların sökülmesi, havuz dışı işlemler, denize karışma, tehlikeli malzemelerin bertarafı, iş cinayetleri konusunda da listeye alınma standartlarının sadece kağıt üstünde kaldığına, hayata geçmediğine inanıyoruz. Tehlikenin büyüklüğü ve tüm havzayı kapsadığı düşünülünce, bunlara dair kamuoyunda güven tesisi için bağımsız uzmanlardan oluşan bir heyet talep ediyoruz” dedi. (Kaynak. Evrensel/Ramis SAĞLAM haberi)
Emek.org.tr