Yargıtay kararına Antalya’dan protesto

Yargıda ve siyasette yaşanan kaos ortamı ile emek mücadelesinin, demokrasi mücadelesinin önünün kesilmek istendiğinin farkındayız. Asla geri adım atmayacağız. Tüm halkımızı, yargı ve siyaset işbirliği ile yaratılan bu garabete karşı çıkmaya davet ediyoruz

Yargıtay’ın AYM kararını tanımadıklarını belirten Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, “Tüm halkımızı, yargı ve siyaset işbirliği ile yaratılan bu garabete karşı çıkmaya davet ediyoruz”

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Hatay milletvekili Can Atalay’a yönelik AYM kararına karşı geliştirdiği hukuksuzluğu protesto etti.

Dün Attalos Meydanı’nda yapılan eyleme partiler, demokratik kitle örgütleri katıldı. Platform adına yapılan açıklamada konuşan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Üyesi Ezgi Altınkurt, Yargıtay’ın kararıyla AYM’yi tanımadığını ifade ederek:

“Sonuç olarak biz; emek ve demokrasi mücadelesinin unsurları olarak Yargıtay’ın vermiş olduğu kararı kabul etmiyoruz. Yargıda ve siyasette yaşanan bu kaos ortamı ile emek mücadelesinin, demokrasi mücadelesinin önünün kesilmek istendiğinin farkındayız. Asla geri adım atmayacağız. Tüm halkımızı, yargı ve siyaset işbirliği ile yaratılan bu garabete karşı çıkmaya davet ediyoruz. Hatay Milletvekili Av. Şerafettin Can Atalay serbest bırakılsın” dedi.

Yapılan açıklamanın tamamı şöyledir:

“Siyasal iktidarın gölgesi ve uzantısı haline gelen,  toplum nezdinde güvenilirliğini kaybetmiş durumda olan, AİHM kararlarını, anayasayı, hukukun temel ilkelerini uygulamayan ve uzun süredir muhalifleri susturma vasıtası haline gelen yargı, 8 Kasım günü skandal bir karara imza atmıştır.

Anayasa Mahkemesi, Hatay milletvekili seçilen Av. Şerafettin Can Atalay hakkında seçme ve seçilme hakkı ile kişi özgürlüğü güvenliği haklarının ihlal edildiğine karar vermiştir. Ve Anayasa mahkemesi, çok açık, net ve sade ifadelerle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine izlemesi gereken adımları anlatmıştır: yeniden yargılama yap, infazı durdur, cezaevinden tahliyesini sağla ve yeniden yargılamada durma kararı ver.  6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’a göre karara uymak dışında hiçbir seçeneği olmayan Ağır Ceza Mahkemesi kararı derhal uygulaması gerektiği halde dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermiş ve bir anlamda sorumluluğu savuşturmuştur. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise tarihte bir ilke imza atarak skandal bir kararla Anayasa Mahkemesi kararına uyulmamasına karar vermiştir.

Daha önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hem Selahattin Demirtaş hem de Osman Kavala hakkında ihlal kararları vererek tahliye edilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Üstelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Demirtaş ve Kavala kararlarında 18. Maddenin ihlal edildiğini, yani bu kişilerin siyasi saiklerle kapatıldığını; bir nevi siyasal rehine olduklarını dile getirmiştir. Bu kararların uygulanmaması için de basit numaralara başvurulmuş; kararlar tabiri caizse atlatılmaya çalışılmıştır. Ancak tüm mahkeme kararlarından bağımsız olarak, Sayın Demirtaş’ın, Sayın Kavala’nın ve Sayın Atalay’ın siyasi rehine oldukları demokratik kamuoyu ve toplumsal muhalefet açısından zaten tartışmasızdır.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi yetki sınırlarını aşarak Anayasa Mahkemesi kararına uymadığı gibi mahkeme üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Bu durum şaşırtıcı ve çarpıcı olmakla beraber bir başka durumun da gözler önüne serilmesine sebep olmuştur. Yargı bütün kurumlarıyla beraber, kirli siyasetin bataklığında çaresizce çırpınmaktadır. Yargıtay, Anayasanın uygulanmasının güvencesi olan Anayasa Mahkemesini  ve bizzat kendi varlığının kaynağı olan Anayasa’yı hiçe saymıştır. Yargı, siyasi saiklerle hareket ederek yine kendisini hedef almıştır. Anayasanın 153. Maddesine göre “Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organları ile idare makamlarını bağlar”. Bu açık hüküm karşısında, Anayasa mahkemesinin kararını uygulamamak Anayasayı tanımamaktır. Başka bir anlamı yoktur.

Anayasanın 104. Maddesine göre ise Cumhurbaşkanı devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin etmekle yükümlüdür. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan dün yaptığı açıklamalarla Anayasa Mahkemesini hedef haline getirip Yargıtay 3. Ceza Dairesine övgülerini sunmuştur. Burada örtülü şekilde yargıya “bundan sonra Anayasa Mahkemesi kararlarına uymak zorunda değilsiniz” talimatı verilmektedir. Bu sözlerinden dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan da Anayasanın kendisine verdiği yetkiyi aşmakta ve yargıdaki kaos ortamını sürdürmekten yana irade koymaktadır.

Bizler, demokratik kamuoyunun ve toplumsal muhalefetin temsilcileri olarak şunu çok iyi biliyoruz: yaratılan bu kaos ve kriz ortamında bedeli her zaman halk öder. Toplumu susturmak ve sindirmek adına girişilen bu kirli hamleler karşısında geri adım atmayacağız.

Hatay’da henüz su ve barınma sorunu çözülmemiş, eğitim ve sağlık hizmetleri götürülmemiş, zorunlu şekilde göç eden on binlerce insana geri dönme imkanı sağlanmamışken; devlet tüm kurum ve unsurlarıyla hala Hatay halkına çok şey borçluyken bu yaraları sarmak yerine yargı ve siyaset el ele vermiş ve Hatay halkının iradesine el koymuştur. Can Atalay’ı serbest bırakmamak adına gösterilen bu direncin Hatay ve Türkiye halklarının iradesine el koymaktan başka hiçbir anlamı yoktur.

Sonuç olarak biz; emek ve demokrasi mücadelesinin unsurları olarak Yargıtayın vermiş olduğu kararı kabul etmiyoruz. Yargıda ve siyasette yaşanan bu kaos ortamı ile emek mücadelesinin, demokrasi mücadelesinin önünün kesilmek istendiğinin farkındayız. Asla geri adım atmayacağız. Tüm halkımızı, yargı ve siyaset işbirliği ile yaratılan bu garabete karşı çıkmaya davet ediyoruz. Hatay Milletvekili Av. Şerafettin Can Atalay serbest bırakılsın! “

 Emek.org.tr

 

 

İlgini çekebilecek diğer içerikler