2023 yılının ilk yedi ayında en az 1051 işçi hayatını kaybetti…
Çalışma yaşamında emekçiler yaşamlarını yitirmeye devam ediyor.
İş güvenliği işçi sağlığı konusunda iş kazalarını önleyen çalışma koşulları sağlanması için kurallara uyulmuyor. Hukuk sistemi çarpık çalıştığı için caydırıcılık ve kurallı çalışmayı sağlama anlamında işlevsiz. Sendikalardaki yandaşlık etkileri ve bürokrasi, işçi sınıfına hakim bulunan örgütsüzlük ve bilinçsizlik vb nedenleriyle olaylara ve akışına müdahale edemiyor. Sadece iş güvenliği işçi sağlığı konusu dahi örgütlenme ve mücadele zemini olmasına rağmen, işçi sınıfı güçsüzlüğünü, yeteneksizliğini ve örgütsüzlük halini ısrarla koruyor.
İSİG Meclisi yayınladığı Temmuz ayı raporunda konunun değişik yönlerini işlerken, sıcakta çalıştırmaya da dikkat çekiyor. Çalışma yaşamında büyük bir duyarsızlık ve tepkisizlik sergilenerek Temmuz ve Ağustos sıcakları yaşanıyor. Raporda bu konuya şöyle yer verilmiş.
Sıcakta çalış(tır)ma
Haziran ayı iş cinayeti raporunda bu duruma dikkat çekmiş ve alınması gereken önlemleri belirtmiştik. Ancak devlet yine “işiniz yoksa öğle saatlerinde dışarı çıkmayın, bol sıvı alın, güneşte kalmayın” uyarıları dışında bir önlem almadı. İşçiler tarlalarda, yollarda, inşaatlarda, elektrik direklerinde, tersanelerde, bürolarda… 40-50 derece hissedilen sıcaklıklarda çalışmaya devam ettiler. İzmir’de bir kadın PTT işçisi arkadaşımız öğle sıcağında dağıtım yaparken beyin kanaması geçirerek yoğun bakıma alındı. Osmaniye’de bir enerji işçisi arkadaşımız çalışırken kalp krizi geçirdi. Sıcakta çalıştırmanın işçilerin ölümüne neden olmasının diğer yönü de özellikle tarım işçilerinin serinlemek için girdikleri gölet ve kanallarda boğularak hayatlarını kaybetmeleri oldu.
Gerekli önlemler alınmadığı taktirde işçilerin hukuken “çalışmaktan kaçınma hakkı” var. Ancak işçiye bu hakkını kullanma çağrısı yapmak büyük bir çoğunlukla kuru laf olarak kalıyor. Çünkü bu hakkı ancak “örgütlü işçiler” hayata geçirebiliyor. Konumuz olan “sıcakta çalıştırma”da ise Türkiye’de bir yasal düzenleme söz konusu değil. Bu düzenlemenin yapılması için her düzeyde mücadele etmek de işçi sınıfının bir görevi olarak önünde duruyor.
Raporda bazı konulara ilişkin tespit ve önermeler ise şöyledir:
MKE’de bir patlama daha
Ankara Elmadağ Barutsan Fabrikası dinamit atölyesinde 5 işçinin öldüğü patlamanın üzerinden henüz 38 gün geçmişken 18 Temmuz’da Kayaş’ta bulunan MKE Kapsül Fabrikası’nda bir patlama gerçekleşti. Dört işçinin vücudunun çeşitli bölgelerinde kimyasal yanıklar oluştu.
1931 yılında kurulan Kapsül Fabrikası’nda, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Teşkilatı ihtiyacına yönelik; yanıltıcı mühimmatlar, çeşitli kapsüller ve piroteknik mühimmatları, ses, ışık ve gaz mühimmatı üretimi yapılıyor. Patlama Kapsül Fabrikası’nda AR-GE faaliyetlerinin yapıldığı atölye bölgesinde, fosforun alevlenmesi ve diğer prototiplere sıçraması sonucu gerçekleşti. MKE Kapsül Fabrikası’na üretim ve denetimin modernizasyonuna yönelik teknik altyapı yatırımlarının yapılmadığı biliniyor. Basına yansıyan haberlere göre “iş güvenliği müdürü Mart ayında EYT’li olduğu için ayrıldı, üç ay boyunca yerine atama yapılmadı ve birim kapalı kaldı”. 10 Haziran’da Elmadağ’daki MKE tesisinde 5 işçinin yaşamını yitirdiği patlamadan iki gün sonra iş güvenliği birimi yeniden kuruldu.
MKE bünyesindeki tesislerde çok ağır ve çok tehlikeli bir iş yapılmasına rağmen kurulduğundan bu yana neredeyse hiçbir teknolojik değişiklik görmemiştir. Daha önceki patlamalardan sonra hazırlanan raporlardan bilindiği üzere; mekanik, elektronik ve pnömatik cihaz, kumanda sistemleri ve ekipmanlarının çoğu ya yıpranmış ya eskimiştir. Modern hale getirilmeyen teknik ve eksik denetimlerle üretime devam etmek, fabrikalarda ve atölyelerde işin tehlike derecesine göre mekânsal organizasyonların ve işgücü planlamasının yapılmaması, yeterli ve prosedürlere uygun koruyucu ekipman tedarik edilmemesi, işçi sağlığı ve iş güvenliği koşullarını ortadan kaldırmaktadır.
Tarım işçileri için ölüm ayı
Özellikle Nisan ve Ekim ayları arasındaki dönem tarım faaliyetleri için zirve noktasıdır. Ancak alınmayan önlemler yüzünden işçiler açısından da ölümlerin en çok meydana geldiği aylardır. Özellikle işçi taşımacılığının kapalı kasa kamyonet, uygun olmayan servisler ve traktör römorkları gibi araçlarla yapılması ölümlere adeta davetiye çıkarmaktadır. Temmuz ayında da çalışırken hayatını kaybeden 56 işçinin 21’i bu nedenle aramızdan ayrılmıştır. 22 Temmuz’da Sultandağı’ndan gelip vişne ve kiraz toplayan tarım işçilerini taşıyan servis minibüsünün Afyon’un Çay ilçesinde devrilmesi sonucu biri çocuk sekiz işçi hayatını kaybetti. Minibüs eskiydi, 19 yaşındaki şoförün ehliyeti yoktu…
Hatay Valiliği’ne göre asbest tehlikesi yok
15 Temmuz tarihinde sosyal medyadan bir duyuru paylaşan Hatay Valiliği, şehirde beşi moloz döküm sahası, biri park, biri konteyner kent olmak üzere yedi lokasyondan alınan numunelerin analizine göre asbestin “mevzuat standartlarının altında çıktığı” açıkladı. Bu açıklama, Hatay’da ve diğer 10 ilde depremin ilk haftalarından beri enkazın hızla, tozla, afet doğal alanlara ve zamana yayılarak moloza çevrilmesinin sosyal cinayet boyutlarında bir işçi, halk ve çevre sağlığı sorunu olduğunu sadece söylemeyen, belgeleyen, gösteren uzmanlara, Hatay’da moloz döküm yerlerine dair açılan yürütmeyi durdurma istemli idari işlemin iptali davasına ve halkta biriken tepkiye karşı yapılmış bir algı hamlesidir. Ne yazık ki yapılan sorunu zamana yayarak önemsizleştirmektir. Konuya dair arkadaşlarımız sahada çalışmalar yürütüyorlar ve bu çalışmalarda görüyoruz ki bölgede bir asbest tehlikesi gerçekliği vardır…
Temmuz ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle:
Tarım, Orman işkolunda 56 emekçi (22 işçi ve 34 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 28 işçi; İnşaat, Yol işkolunda 21 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 16 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 10 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 9 emekçi; Enerji işkolunda 8 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 7 işçi; Metal işkolunda 6 işçi; Madencilik işkolunda 5 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 3 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 2 işçi; Basın, Gazetecilik İşkolunda 2 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 2 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 2 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 2 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 1 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 1 işçi; elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 1 işçi hayatını kaybetti…
Temmuz ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:
Trafik, Servis Kazası nedeniyle 52 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 35 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 22 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 17 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 16 işçi; Şiddet nedeniyle 11 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 9 işçi; İntihar nedeniyle 6 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 5 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 3 işçi; diğer nedenlerden dolayı 6 işçi hayatını kaybetti…
…
(Kaynak:İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Raporu)
Emek.org.tr