İş cinayetleri kader değildir! Önlenebilir!

İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması ve denetlenmesi olayında işçiler olmazsa olmaz! Coşkunlar fabrikasında işçi örgütlenmesi ve işçi denetimi yokluğu gibi bir eksiklik, ölümlü ve yaralanmalı kazada yaşamsal bir rol oynamıştır. İş cinayetlerinin geriletilmesinde işçilerin örgütlü gücü belirleyici rol oynayacaktır. Kazanılmış iş hukuku düzeyi ve haklar, iş yerlerinde olması gereken önlemler ve denetim; sınıf […]

İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması ve denetlenmesi olayında işçiler olmazsa olmaz!

Coşkunlar fabrikasında işçi örgütlenmesi ve işçi denetimi yokluğu gibi bir eksiklik, ölümlü ve yaralanmalı kazada yaşamsal bir rol oynamıştır.

İş cinayetlerinin geriletilmesinde işçilerin örgütlü gücü belirleyici rol oynayacaktır.

Kazanılmış iş hukuku düzeyi ve haklar, iş yerlerinde olması gereken önlemler ve denetim; sınıf çıkarları ve insani değerler temelinde yükselen güçlü işçi örgütlenmesiyle işlerlik kazanabilir. “İşyeri İşçi Komiteleri” anlayış ve tarzı, çalışma yaşamındaki bu eksikliği ortadan kaldıracaktır.

Hendek’teki Coşkunlar Havai Fişek Fabrikasında 3 Temmuz 2020 günü meydana gelen patlama ve yaşanan iş cinayetleriyle, işçi sağlığı iş güvenliği konusu bir kez daha gündeme geldi.

Yasalar, bürokrasi, patronlar tümü de bu konuda sınıfta kalıyor ve İşçileri ölmeye devam ediyor. Maliyetler artmasın diye önlemler alınmıyor. 6331 sayılı İSG kanunu, işyerinde her türlü önlemi alma ve güvenlik şartlarının gelişen teknolojiye uygun olarak iyileştirilmesi yükümlülüğünü işverene vermiştir.

Ancak yaşananlar gösteriyor ki, işyerindeki önlem mekanizmaları yetersiz ve göstermelik uygulamalar da iş cinayetlerini önlemiyor.

Peki işçiler ve sendikalar ne yapıyor? Neden örgütlü güç ve organlarla, işçi iradesiyle işyerlerine yeterli müdahaleyi yapamıyor?

Her ölümlü kazadan sonra işçiler “biz uyarmıştık, söylemiştik, önlem alınmadı, bizi dinlemediler”, sendikalar gibi emek ve meslek örgütleri de yükümlülükler ve işveren oyunlarını konuşur. Sonuçta bu özneler, seyirci ve yetersiz kalan konumlarını açık biçimde ifade ederler. Mahkemeler yıllarca sürer sonuçta patron aklanır, sorumlu ya işçi sağlığı çalışanıdır veya usta ve mühendislerdir…

Hep böyle olmuştur. Artık yeter!

Gelin bu hikayeyi başka türlü yazalım. İşçiler çalışırken ölmesin, işyeri sağlık ve güvenlik önlemleri layıkıyla alınsın, denetimlere işçiler de katılsın, müdahale etsin, can güvenliği sağlanmış ortamda, insani koşullarda çalışalım!

Ne yapacağız? Nereden başlayacağız?

İşyerlerinde “işçi sağlığı ve iş güvenliği komitesi” kurulmalıdır

Öncelikle işçilerin konuya yaklaşımını, bilgi ve bilinç durumlarını, işçi sağlığı iş güvenliği örgütlenmesi ihtiyacını, işyerinde işçi komitelerinin önemini, konuşmamız-tartışmamız ama sonuçta, işçi iradesinin ortaya çıkmasını sağlamamız gerekmektedir.

Sendikal örgütlenmenin olduğu veya işçi örgütlenmesinin bulunmadığı, işçilerin dağınık çalıştığı işyerlerinde, işçi sağlığı iş güvenliği örgütlenme biriminin yaratılması kaçınılmazdır. Bu aynı zamanda sendikal çalışmanın güçlenmesine de hizmet eder. Ya da işçi örgütlenmesi dağınık ve patron denetiminin güçlü olduğu yerlerde, bu tarzda sorunlara göre komiteler kurmak; işçi örgütlenme ve hak mücadelesinde önemli kaldıraç işlevi görebilir.

İşyerlerinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerin alınmasını sağlamak ve düzenli denetimlerin yapılması; işte bu yaşamsal görev ve sorumluluğu bizzat işçilerin kurduğu işçi komiteleri yapmalıdır. Bu zor değildir. İşçiler bu örgütlü iradeyle sorunlara müdahale eder ve düzeltirler.

Sonuçta, gerekli bir tarz anlamında, işçiler, işyerinde işçi denetim ve müdahalenin ihtiyaç duyduğu organları yaratmalıdır. Öncelikle işçilerin bir araya gelerek kitlesel katılımlı, şeffaf örgütlenmesi gerçekleşmelidir. Gönüllü işçilerden, bilinçli önü işçilerden oluşan, demokratik katılım ve işleyişlerle çalışan, işçi denetimi ve katılımını esas alan “İşçi sağlığı ve iş güvenliği komitesi” kurularak işyeri yönetimi ve denetiminde rol oynamalıdır.

Coşkunlarda sürekli patlama oluyor! Neden?

Coşkunlar fabrikasında, sendika ve işçi örgütlenmesi olmayışı çok önemli bir sorundur. İşçinin denetim kurmadığı yerde bu sonuç kaçınılmazdır. İş sağlığı ve iş güvenliği örgütlenmesi  ve sendika neden yoktur?

Bakalım Coşkunlar fişek fabrikasında kaç patlama olmuş? Nedenleri nedir? Gerekli önlemler alınmış mıdır? Sorumlular kimlerdir? Neden önlemler alınmadan üretime izin veriliyor? vb. sorularını soracağız.

İşverenin önü açık, her patlamadan sonra yoluna devam etmiş! Patladıkça fabrikanın adı değişiyor, “Coşkunlar, Büyük Coşkunlar, Venüs Coşkunlar, Yertaş Patlayıcı Maddeler” olarak…

Sadece ölümlü ve yaralanmalı kazalar ve istatistiklerle sınırlanmamak, işçilerin yaşadığı psikolojiler, travmalar, ailelerin yaşadığı sorunlar da önemle ele alınmalıdır.

İlk patlama 17 Ağustos 2009’da, Coşkunlar Havai Fişek fabrikası laboratuvar bölümündeki patlamada, bir işçi yaşamını kaybediyor, 33 işçi yaralanıyor.

İkinci patlama 29 Eylül 2009’da, bir işçi yaşamını kaybediyor, bir işçi yaralanıyor.

Üçüncü patlama 11 Şubat 2011’de, üç çocuk annesi bir kadın yaşamını kaybediyor, on işçi yaralanıyor.

Dördüncü olarak, 14 Aralık 2014 tarihindeki patlamada bir işçi yaşamını kaybediyor. 2014 yılındaki patlamada yaşamını kaybeden, 38 yaşındaki işçi Yılmaz Şapoğlu’na fabrika dava açıyor. “Ölen işçi fabrikayı zarara uğrattı” gerekçesiyle, bir milyon 200 bin liralık dava!.. Dava altı yıldır devam ediyor. İki kez bilirkişi raporu yazılıyor. İlk bilirkişi raporu işçiyi, ikinci bilirkişi raporu işvereni haklı buluyor.

27 Ocak 2018’deki beşinci patlamada iki işçi yaşamını kaybediyor.

İSİG Meclisi açıklamasında geçen bir ifadeyle de, yöre halkı fabrikada başka patlamaların olduğu, ama bunların kamuoyunda bilinmediğine dikkat çekiliyor.

Ve şimdi 3 Temmuz 2020 tarihinde gerçekleşen altıncı patlama…7 can kaybı 118 yaralı.

Üstüne üstlük MÜSİAD yemek toplantısıyla sınıfdaşları olan patrona destek ve dayanışma ziyareti yapıyor. İçişleri bakanlığı ve valilik canhıraş biçimde denetimlerin yapıldığını açıkladı. İyi de denetim yapıldıysa neden patlama oldu? Kamuoyunda kınanan ve tepki toplayan dayanışma yemeği, emek dostlarının ve işçilerin ufkunu aydınlatmalı…

İşyerinde işçiler “patlayıcı maddelerin “ısınması” olayından ve bununla ilgili uyarıları yaptıklarını ifade ediyorlar. Bu tür işyerlerinde ne tür önlem tedbirleri alınacağı yönetmelikle belirlidir. Bunun denetimini yapanlar kimlerdir? Patlayıcıların tutulduğu yerde beton koruma duvarı örülmemiş, özel muhafaza odaları yapılmamış, nasıl önlem ve nasıl bir denetimdir bu?

TTB açıklamalarında Coşkunlar fişek fabrikası

05.07.2020 günü Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi ve TTB İşçi Sağlığı İşyeri Hekimliği Kolu, Sakarya Hendek’teki Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda 3 Temmuz günü meydana gelen patlamayla ilgili açıklama yaptı.

TTB açıklamasında haklı olarak sorulan sorulara biz de katılıyor ve yanıt bekliyoruz. Şöyle deniliyor:

“Bu patlama; MÜSİAD Sakarya Şube Başkanı Yaşar Coşkun’un sahibi olduğu Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda son 11 yılda kayıtlara geçen yedinci kazadır. Toplamda 7 işçinin hayatını kaybettiği, 59 işçinin yaralandığı altı kazadan ders alınmamış, yedincisi göstere göstere gelmiştir. Aynı zamanda patlama sonucu çevreye yayılan zehirli gazlar, çevreyi de kirleterek, büyük bir toplum sağlığı sorunu oluşturmaktadır. Bu patlama da Soma, Ermenek, Kozlu gibi ‘geliyorum’ diyen iş cinayetidir. İşçileri koruyamayan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası çıktığından bu yana, artık iş cinayetleri toplu katliamlara dönüşmüştür. Bu yasaya bağlı çıkartılan yönetmeliklerin uygulanıp uygulanmadığı bile denetlenmemektedir.

“Hükümetin bu patlamalardan sonra fabrikada yapılması gereken denetlemelerin yapılıp yapılmadığını kamuoyuna açıklaması gerektiği belirtildi. Açıklamada ayrıca, işletmenin işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili bilgilerinin de kamuoyu ile paylaşılması istendi.

“Süreç şeffaf olarak yürütülmelidir” uyarısının yapıldığı açıklamada, “On bir yılda yaşanan yedi kaza hepimizi endişelendirmektedir. Hükümet bu endişeleri gidermeli, bu işletmede son altı patlama sonrası yapılması gereken denetlemeleri kamuoyuna açıklamalıdır.

“Önceki patlamalar sonucunda işletmeye verilen cezalar ve uyarılar kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Önemli bir soru da önceki kazalar sonucunda üretime başlama izinleri kimlerin onayı ile verilmiştir?

“İşletmenin işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili bilgileri kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

“Bu işletmede, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı var mıdır?  Ne tür çalışmalar yapmışlardır?

İşçilerin sağlık gözetimleri yapılmakta mıdır?

Çalışan işçilerin hangi risklerle karşı karşıya olduğu tespit edilip işçiler eğitilip, uyarılmışlar mıdır?

Daha önceki kazalardan dolayı nasıl sağlık ve güvenlik tedbirleri alınmıştır?

Havai fişek üretiminde kullanılan kimyasal maddelerin yaratacağı tehlikeler değerlendirilmiş midir?

Üretilen malzemelerin depolanması için nasıl bir planlama yapılmıştır?

Üretilen malzemenin depolandığı yerler için, kazaların önlenebilmesi açısından, ne tür tedbirler planlanmıştır?

Hükümet, bu konularda kamuoyunu aydınlatmalı, Türk Tabipleri Birliği’nin ve Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’nin bu işletmeye girerek bu konudaki çalışmaları denetlemesine izin vermelidir.” denildi (TTB Merkez Konseyi ve TTB İşçi Sağlığı İşyeri Hekimliği Kolu)

Evet kesinlikle sorumlular hesap vermelidir!

İşçiler de kendi sınıf gerçekliklerini, sınıf çıkarlarını, sağlıklarını ve can güvenliklerini düşünmek durumundadır! Patronların insafına bırakmanın sonuçlarını yaşıyoruz!

Bunların öncesinde işçiler kendilerine, kendi sorunlarına sahip çıkmalıdır. Bunun tek yolu işçi örgütlenmesini güçlü biçimde gerçekleştirmek, dayanışma ve mücadeleyi yükseltmektir.

Bunun için işyerlerinde vazgeçilmez bir basamak, işyeri işçi komiteleridir.

emek.org.tr

İlgini çekebilecek diğer içerikler