Ekonomik kriz derinleşiyor: Konkordato ilanları, iflaslar, toplu işçi çıkarmaları, zamlar engellenmiyor. Kriz vurgunculara yarıyor.
Peş peşe yaşanan olaylar karşısında AKP iktidarı temsilcileri ise şaka gibi açıklamalar yapılmaya devam ediyor. Dolar kuru ve gelişmelerden yararlananların, sermaye sınıfının ve özellikle yandaş şirket ve sermaye gruplarının büyük vurgun vurduğu anlatılıyor.
Emek ve meslek örgütleri, emekçiler tepkileri açığa çıkmaya başladı. . İşçiler ve sendikalar örgütlenme ve mücadele yükseltme çabasıyla emek haklarını korumak ve krizin faturasını ödenmek istemiyor. Bir dizi taleple dile getiriliyor, işyerleri önünde ve meydanlarda tepkiler koyuluyor. İşten çıkarmaların engellenmesi, zamların durdurulması temel talep olarak ifade ediliyor. Yoksul halk kriz sonuçlarını yakıcı biçimde yaşıyor. İşsizlik, geçim sorunları, hayat pahalılığı, umutsuzluk dalgası yaygınlaşıyor
Örneğin daha iki gün önce Nuhoğlu İnşaat , İzmir ’in Karabağlar ilçesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eliyle yürüttüğü Yenitepe Kentsel Dönüşüm Projesi’ni ekonomik kriz ve inşaat maliyetlerinin artması gerekçesiyle durdurdu. Şirket, inşaatın durdurulmasının ardından 900 işçiyi işten çıkardı. İşçilerin ödenmemiş ücretlerinin akıbeti ise belirsiz.
AKP’den gelen açıklamalar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Kriz filan sakın ha bunlara aldırmayın, bunların hepsi manipülasyondur, bizde kriz filan yok’ demişti ve bu temelde demeçler vermeye devam ediyor.
AKP li bakan iki gün önce, krizi psikolojik diye niteledi. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıların rasyonel olmadığını belirterek “Türkiye’de yaşanan bu sıkıntıların daha ziyade rasyonel değil psikolojik olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin ekonomisi çok sağlamdır ve geleceğimiz aydınlıktır” dedi.
Bakan Albayrak’ın açıkladığı kriz programı, emekçiler için kemer sıkma ve faturayı ödeme yükü taşıma anlamına geliyor.
Merkez Bankası’nın faiz artırım kararı ile birlikte yüksek faiz-yüksek döviz sarmalına girilirken, ekonomik kriz sektörlerdeki öncü şirketleri de zorlamaya başladı.
Şirketler konkordato ilan ederek, yeniden yapılandırma dedikleri düzenlemeyle krizin zararlarını öteleme yöntemine başvuruyor. Bu gerçeklik krizin derin boyutlarını gösteriyor.
Konkordato nedir?
İtalyanca “concordato” kelimesinden dilimize geçen ‘konkordato’nun Türkçe karşılığı “iflas anlaşması”dır. “Batık durumdaki şirketlerin borçlarını karşılayabilecekleri koşullar dahilinde ödemek için alacaklılarıyla yaptıkları anlaşma” anlamına geliyor konkordato.
Bu süreçte işten çıkarılan, ücretlerini alamayan ve hak kayıpları yaşayarak ezilen aslında işçiler olmaktadır. Örneğin Yeşil Kundura şirketi işçilerin bir kısmının alacaklarını ödemediği için işçiler şirket önünde bekliyor.
Birçok şirketin iflas eşiğine geldiği ve borçlarını ödeyemediğinin göstergesi olan konkordato ilanına ünlü firmalar bulunuyor. HOTİC, YEŞİL KUNDURA ve şimdi de BETA konkordato ilan etti.
Haklarını isteyen işçiler açıklıyor ki; Ayakkabı üretimi Türkiye’de gerçek anlamda bitmiş durumda. “Yerli” markalar uzun süredir, Avrupa’dan “esinlendikleri” modelleri Uzakdoğu’da ürettiriyor. TL’nin hızlı değer kaybıyla birlikte yükselen ithalat maliyetleri, esas işi perakendecilik, AVM’lerdeki zincir mağazaları yönetmek olan ayakkabı zincirleri bir bir konkordato ilan ediyor. Gerçek anlamda zarar ettikleri için değil, sona ermiş görünen “fırsatlar dönemi”nin karlarını ceplerinde tutmak, faturayı işçilerine ödetmek için…
Peki bu tür şirket açıklamaları nasıl?
Beta Ayakkabı da konkordato başvurusunda bulundu. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı, “Yeniden yapılandırma sürecini başlatmış bulunuyoruz” diyerek konkordato ilanını duyurdu.
Beta Ayakkabı, konkordato başvurusu yaptı. Beta Ayakkabı ve Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Taner İkiışık, yaptığı açıklamada, artan döviz kurlarına dikkat çekerek “Şirketimiz ödemelerinde kademeli olarak sıkıntı yaşamaya başladı. İçinde bulunduğumuz süreç ticari faaliyetlerimizi etkiler hale geldi” sözleriyle konkordato başvurusunu duyurdu.
Beta Ayakkabı’nın Türkiye’de toplam 400 çalışanı ve 50 mağazası bulunuyor. Şirket aynı zamanda Wall Street, Caterpillar, Geox, Arctica, Sebago ve Harley Davidson gibi dünyaca ünlü markaların da distribütörü.
Yeşil Kundura’da oynanan oyun!
Yeşil Kundura’da yaşanan gerçekten bir iflas mı, yoksa patron krizi fırsata mı çevirmeye çalışıyor?
Yeşil Kundura’daki olay tamamen fırsat. Krizi bahane ederek bir fırsat. Şundan dolayı; normalde Yeşil Kundura zarar eden bir şirket değildi. Yeşil Kundura’nın çekleri, tamamen inşaattaki borçlara kanalize edildi. Çekler de karşılıksız olduğu için bir yerde patladı.
Yani kriz Yeşil Kundura için kesinlikle değil. Asıl batık olan inşaat tarafı. Yeşil Yapı adı altında olan, Innovia evlerinin de olduğu kısım batık. Yeşil Kundura değil ama.
Yeşil Kundura önünde maaşların ödenmesini bekleyen işçiler:” Bu işin batmayla çok bir ilgisi yok. Fırsatçılık yapılıyor. Krizle alakalı hiçbir emare yok. Yeşil Kundura şirketin çeklerini inşaatta karşılıksız çek olarak kullanmış ve onu da batık olarak göstermiş.” Diyerek oynanan oyunu açıklıyor.
Türkiye’nin en büyük 100 ihracatçı şirketi arasında yer alıp aynı zamanda alanındaki en büyük şirketlerinden olan, 95 yıllık Burak Alüminyum ve 58 yıllık Teknik Alüminyum konkordato talep etti. Şirketlere konkordato komiserleri atandı.
Çankırı’nın Kurşunlu ilçesinde 1000 işçinin çalıştığı seramik fabrikasının borçları nedeniyle üretimini sonlandırmasının ardından benzer bir karar da Detaş Beton Santralleri için alındı.
Destebaşı Grup, son dönemde yaşanan dolar kuru dalgalanmaları ve inşaat piyasasındaki durgunluk nedeniyle günlük beton üretim kapasitesi 2500 metreküp olan Detaş, Sancaktepe, Gebze, Kurtköy, Orhanlı, Göztepe, İzmit, Çayırova ve Kadıköy bölgelerindeki hazır beton tesislerinde üretime ara verdi.
Beton dışında nakliye, madencilik, demircilik ve çimento alanlarında da üretim yapan Destebaşı Grup’un bünyesindeki yaklaşık 600 işçiye ödeme yapmadığı, piyasaya da mal vermeyi durdurduğu belirtildi.
Mezopotamya Ajansı’nın geçen haftaki Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’na dayandırdığı habere göre; Diyarbakır’da iflas erteleme (konkordato) talebinde bulunan şirket sayısı 50’yi aştı. Temizlik, gıda, inşaat gibi farklı sektörlerde yer alan şirketler, asliye hukuk mahkemelerine iflas erteleme başvurusu yaptı.
Diyarbakır Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Mustafa Vural da çok sayıda şirketin iflas durumuna geldiğine dikkat çekti. Kurdaki dalgalanmanın devam etmesi halinde batışların kaçınılmaz olduğunu belirten Vural, “Krizler hemen etkilerini göstermezler. İşletmelere doğrudan yansıması birkaç aydan sonra netleşir. 3-6 ay aralığında gerçek tablolar ortaya çıkacak. Bundan dolayı 50 değil, belki 500, belki de bin 500 sayıları ile karşı karşıya kalma ihtimalimiz yüksek. Bizi daha kötü günler bekliyor” diye konuştu.
emek.org.tr