Greif patronu, direnişteki 135 işçinin iş akitlerini feshetti, fabrikayı da kapatacağını söyledi. İşçiler, “135 arkadaşımız gelecek, taşeron patronları gidecek” diyerek, kararlılıklarını dile getirdiler.
İstanbul Hadımköy’de kurulu Greif çuval fabrikasında, TİS sürecindeki talepleri karşılanmadığı için 46 gün önce başlattıkları işgal eylemi sürüyor. Patronun ve taşeron firmaların baskı ve tehditlerine karşı direnişlerini sürdüren işçiler, örgütlü oldukları DİSK/Tekstil İşçileri Sendikasının direnişe yeterince sahip çıkmamasından şikayetçi.
YENİ BİR KOMİTE
Greif İşyeri Temsilcisi Ferhat Alsaç, “Sendika ve işveren 46 gündür oyun oynuyor” diyerek işçilerin telefonlarına gönderilen “TİS yapıldı, fabrikada çalışabilirsiniz” mesajını hatırlattı. DİSK/Tekstil ya da başka bir sendikadan yeterince destek görmediklerini söyleyen Alsaç, “DİSK ilk dört gün ekmek arası verdi. Genel-İş de bir kere yardım etti” dedi.
DİSK/Tekstil Genel Başkanı Muzaffer Subaşı’dan su ihtiyaçlarının karşılamasını talep ettiklerinde ise aldıkları yanıtın “Su bulamadık, başınızın çaresine bakın” olduğunu aktardı. Geçen hafta sendikaya giderek yaptıkları müdahaleden sonra sendikacıların da içinde olduğu bir komite oluşturulduğunu belirten Ferhat Alsaç, bundan sonra durumun düzelmesini beklediklerini ifade etti.
‘135 İŞÇİ DEĞİL, TAŞERON GİDECEK’
Türkiye’de taşeron çalışma sistemine son verilmesini isteyen Ali Soyboğa, “Fabrika kapatılsa bile biz işçiler buradayız. İşçiler olmadan zaten fabrika çalışamaz” dedi. Edirne’den Kars’a herkesin fabrikada dayanışma içinde olduğunu, kimseden korkmadıklarını söyleyen Soyboğa, “135 arkadaşımız değil o taşeron patronları gidecek” diyerek, kararlılıklarını dile getirdi.
20 yıldır asgari ücretle Greif’te çalıştığını anlatan Mursel Korkmaz, yıllardır aynı işyerinde birlikte çalıştığı insanları direniş sayesinde tanıma fırsatı bulduğunu söyledi. “Taşeron çalışma koşullarında işten başımızı kaldıramıyorduk” diyen Korkmaz, direnişin sadece Greif işçisi için değil bütün taşeron işçiler için önemli olduğunu düşünüyor.
Direnişçi işçilerden Harun Can da “Sendika yanımızda olsaydı şimdi işbaşı yapmıştık” diyerek, sendika yönetimini eleştirdi. Oğuz Karabacak da sendika yönetimine tepkisini şöyle ifade etti: “Sendikadan bırak yardımı bir bardak su bile alamıyoruz. Sendika işçilere ait, kimsenin babasının malı değil. Gerekirse sendikacılar yerine işçiler olarak sendikayı biz yönetiriz.”
kaynak: evrensel.net