DİSK Sosyal-İş sendikası, 6356 sayılı yasal prosedüre uymayan Toplu İş sözleşmesi imzaladı. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi çalışanlarının üye olduğu Sosyal İş sendikası ile Af örgütü yetkilileri arasında, Türkiye’de ilk kez rastlanan biçimiyle TİS imzalandı.
Bilindiği gibi Türkiye’de sendikalar ve Toplu İş sözleşmesi yasalarına uygun bir Toplu İş Sözleşmesi; bir dizi yasak ve baraj engelleri aşıldıktan sonra yetkili sendika ile işveren arasında gerçekleştiriliyordu. Tabi bu engelli, yasakçı, barajcı prosedüre işveren itirazlarıyla uzayan yargı süreci de eklendiğinde, uzun sürece yayılan sendikal yetki alma işkencesi yaşanıyordu. İşyerinde yoğun baskılar altında işçilerin en az %40 nın üye olma zorunluluğu, bakanlığın yetki onaylama işlemi, başka bir sendikanın veya işverenin itirazıyla yetki tespit davaları, işverenin tabela değiştirmesiyle boşa çıkan emekler gibi engeller; sendikal yetki alma ve TİS masasına oturmanın inişli çıkışlı bir yolculuk sonrasında ulaşılabilecek bir aşama olduğu gerçekliği ülkemizde yaşanmaktadır.
Aslında sendikal hareketin gerilikleri, politik hareketlerin zayıflığı ve yaygın örgütsüz işçi kitleleri gerçekliğinde bu durum yaşanmaktadır. İşveren-hükümet-işbirlikçi sarı-sendikalar üçgeninde sıkıştırılarak bunaltılan sendikalar ve işçiler; çok geri koşullar ve anti-demokratik çerçevede tutulmaktadır.
Sosyal-İş sendikası bu sözleşme örneği ile daha ileri demokratik bir ortamda toplu sözleşme yapılabileceği gösterilmiş oldu.
Bu demokratik ortam, “işverenin” demokratik kültür düzeyi ile de bağlantılı bir durumdur.Yani işverenin niteliğinden kaynaklıdır.
Ancak bu olgu asıl gerçekliğe de dikkat çekmektedir. Bizdeki işveren ve patron takımının aşırı kar hırsı ve dolayısıyla baskı ve sömürü sınırlarını zorlamasıyla bağlantılı toplumsal duruma, aynı zamanda da işçi sınıfının sınıf çıkarlarını esas alan doğru sendikal bir hatta mücadelesiyle müdahalede bulunma zorunluluğu gibi bir duruma da dikkat çekmektedir. Gerici kapitalist sistem içinde ve anti-demokratik çerçevelerde kalındığı sürece durumun değişmeyeceği biliniyor. Sonuçta işçi sınıfının, sermaye sınıf ve güçlerinin, iktidarını ve iktidar araçlarını. geriletmesiyle sıkı bağlantılı olan bir toplumsal koşullar ve yönelimler yelpazesinden söz ediyoruz.
Dolayısıyla Sosyal-İş TİS örneği, biraz da ufkumuzu açan ve zorlayan bir yerden bizlere yol göstermektedir.
Aşağıda DİSK Sosyal İş sendikasının, yasal engeller ve zorunluluklardan sıyrılarak gerçekleştirdiği daha gönüllü bir ortam ve saygın ilişki ortamında gerçekleştirdiği TİS hakkında yayınladıkları bildiriyi yayınlıyoruz.
Emek.org.tr
Sosyal-İş sendikasının açıklaması:
BARAJCI-YASAKÇI SENDİKAL MEVZUATA DEĞİL ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE DAYANAN İLK TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNİ İMZALADIK!
Sendikamız Sosyal-İş, Türkiye’de sendikal hareket tarihinde bir ilke imza atarak, ile yeni dönem toplu iş sözleşmesi sürecini 6356 Sayılı Yasa’ya göre değil ILO’nun 87 ve 98 Sayılı Sözleşmeleri’ne dayanarak yürüttü. Toplu sözleşme yetkisini Bakanlık’tan değil Uluslararası Af Örgütü’nde çalışan üyelerinden aldı.
Taraflar arasında yürütülen görüşmelerde anlaşma sağlanması üzerine 11 Nisan 2014 Cuma günü sendikamız ile Uluslararası Af Örgütü, ortak bir basın açıklaması yaparak, Türkiye’de barajcı-yasakçı sendikal mevzuata değil uluslararası sözleşmelere dayanan ilk toplu iş sözleşmesini törenle imza altına aldılar.
Törene konfederasyonumuz DİSK Genel Başkanı Kani Beko, sendikamız Başkanı Metin Ebetürk, sendikamız İstanbul şube yöneticileri, Uluaslararası Af Örgütü Türkiye şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Müzeyyen Nergiz ve UAÖ Türkiye Şubesi’nde çalışan üyelerimiz katıldı.
İmza töreninde açılış konuşmasını yapan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, “Anayasanın 90. Maddesi’ne dayanarak, uluslar arası sözleşmelerin doğrudan uygulanması için adım atıyoruz. Örgütlenme, toplu pazarlık ve grev haklarımızı, sendikal yasaları ve yasakları aşarak doğrudan uygulamak için girişimlerde bulunuyoruz. Sendikal barajları yıkarak toplu sözleşme hakkımızı, üyelerimizden aldığımız güçle yaşama geçiyoruz. İşte bugün de Sosyal-İş Sendikamız, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi ile yeni dönem toplu iş sözleşmesini 6356 Sayılı Yasaya göre değil ILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmelerine dayanarak imza altına alıyor. Bu toplu iş sözleşmesi için Sosyal-İş Sendikamız, yetkisini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan değil Uluslar arası Af Örgütü’nde çalışan üyelerinden aldı. İşkolu ve işyeri barajı ile bakanlıkça yetkilendirme şartlarını bir kenara koydu, üyelerinden aldığı güç ve yetkiyle toplu iş sözleşmesi masasına oturdu. Evrensel insan hakları için mücadele eden Uluslar arası Af Örgütü Türkiye Şubesi de, örnek bir tutum alarak, bu özgür ve gönüllü toplum pazarlık sürecine de taraf oldu. Bugün imzalanan toplu iş sözleşmesi, 12 Eylül mirası sendikal yasaklar ve barajlara ve bu yasak ve barajların bugünkü temsilcisi AKP hükümetine rağmen atılmış önemli bir adımdır” dedi.
Türkiye’deki standart mevzuatın uluslararası standarttan çok uzak olduğunu belirten UAÖ Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Müzeyyen Nergiz, “Geçen yıl içerisinde Türkiye’deki mevzuatın uluslar arası standartlara ulaşması için bir imza kampanyası başlattık ve 30 bine yakın imzayı bakanlığa gönderdik. Ancak maalesef Türkiye’deki standart mevzuat uluslar arası standartlara ulaşmaktan çok uzak.
Dolayısıyla biz bu toplu sözleşme görüşmelerine başlarken ve sürdürürken Türkiye’deki bu kısıklı mevzuatı değil uluslararası standartları göz önünde bulundurarak yaptık. Bu konuda UAÖ olarak çalışma şartlarının uluslararası standartlara getirilmesi için desteğimizi sürdüreceğiz. Bugün imzalayacağımız sözleşmenin bu mücadeleye önemli katkı yapacağını umuyor ve biliyorum” diye konuştu.
Sendikamız Başkanı Metin Ebetürk ise “UAÖ’yle imzalayacağımız bu sözleşmede her ne kadar ilk defa kazanılan haklar olsa da aynı zamanda Türkiye’de önemli bir hakkı kazanmak için önemli bir adım atmış oluyoruz. Sendikamız 6356 sayılı yasaya bağlı kalmaksızın anayasanın 90’ıncı maddesine atıf yaparak ondan aldığı güçle Türkiye’nin daha önce imzalamış olduğu ILO’nun 87 sayılı örgütlenme ve 98 sayılı toplu sözleşme hakkının geliştirilmesi ve korunmasına ilişkin sözleşmelerden güç alarak bu toplu sözleşmeleri imzalıyoruz. Bu nedenle de son derece gururluyuz. Türkiye de sınıf mücadelesinin yolunu açıcı sendikal mücadelenin azmini yüceltici bir toplu sözleşmeyi imzalamak için bir aradayız. Bundan dolayı çok mutluyuz” açıklamasında bulundu.
Açıklamaların ardından üyelerimizin de katılımıyla toplu iş sözleşmesi imzalandı.