İSTANBUL TABİP ODASI-Yönetim Kurulu, dün yaptığı açıklamada Sağlık bakanlığı ve AKP iktidarının yürüttüğü Corona salgını mücadelesinde başarısız olduğunu, izlenen “salgın politikasının iflas ettiği” ve açıklanan verilerin de gerçeği yansıtmadığını belirtti.
“Türkiye’de COVİD-19 Pandemisi bütün şiddetiyle devam ediyor” ve bu durumda “Maske-Mesafe-Hijyen” tekerlemesiyle pandemiyle başa çıkılamayacağı” uyarısıyla yapılan açıklama, çok önemli konuları, eleştirileri ve önerileri içeriyor.
1-Sağlık bakanlığının açıkladığı salgın verileri gerçek değil.
İTO açıklamasında bu konuda şöyle deniliyor:
“Sağlık Bakanlığı’nın hangi kriterlere göre belirlendiği bile meçhul olan kriterlerine göre ölüm sayısı 9 Kasım 2020 itibarıyla 10.972’ye ulaştı. Oysa, Türk Tabipleri Birliği’nin Türkiye nüfusunun % 36,5’ini temsil eden 11 ilin 1 Ocak-31 Ağustos 2020 tarihleri arasındaki belediye e-devlet ölüm verileri, TÜİK’in aynı döneme ait 2015-2019 verileri ile karşılaştırarak yaptığı hesaplama son 5 yılın ortalamasına oranla 2020’nin ilk 8 ayında 10.950 fazladan ölüm olduğunu ortaya koydu. (https://www.ttb.org.tr/haber_goster.php?Guid=6f220482-190a-11eb-904e-d1ba31c64d30)
Keza, Sağlık Bakanlığı’nın son “COVID-19 Haftalık Durum Raporu”nda İstanbul’da 25.10.2020 günü dahil olmak üzere COVİD-19’a bağlı toplam ölüm sayısı 3.253 olarak gösteriliyor. Oysa Bilim Akademisi’nin platformu sarkac.org’ta 09.11.2020 tarihinde yayınlanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin verilerine dayanarak yapılan çalışmaya göre 12 Mart-4 Kasım 2020 tarihleri arasında İstanbul’da 2015-2019 ortalamasına kıyasla toplam 8.456 ek ölüm gerçekleşti. (https://sarkac.org/2020/11/istanbulda-haftalik-vefat-sayilari/)
COVİD-19 pandemisi sürecinde gerçek vefat sayılarının Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığının yaklaşık üç katı olduğunu biliyoruz. En ağır bedeli ise Sağlık Bakanı’nın daha salgının başlangıcında “Türkiye’nin Wuhan’ı” olarak tanımladığı, bugün ise Wuhan’ı geride bırakmış olan İstanbul ödüyor.”
2-İstanbul’da hastaneler çok yetersiz, özel hastaneler ek ücretlerle hasta kabul ediyor ve diğer hastalar sağlık hizmeti alamaz noktasında.
İTO yönetim Kurulu “İstanbul Tabip Odası olarak meslektaşlarımızdan topladığımız bilgiler ve sahadaki gözlemlerimiz durumun nasıl bir vahamet kesbettiğini gösterdiğini” vurguluyor.
“İstanbul’un sağlık kurumları S. O. S. veriyor ve durum her geçen gün daha da kötüye gidiyor.” Diyerek olayın ulaştığı boyutu işaret eden İTO, hastanelerin durumunu da şöyle açıklıyor:
“Ambulanslar COVİD-19 hastalarını taşımaya yetişemiyor, hastalar saatlerce sedyelerde bekletiliyor. Hastanelerde mevcut servisler yetmiyor, her gün yeni yeni COVİD-19 servisleri açılıyor. Servise yatması gereken birçok hasta yeterli yatak olmadığı için acillerde tutuluyor. Yoğun bakımda yatması gereken birçok hasta acillerde ya da servislerde bekletilip yoğun bakım yataklarının “boşalması” bekleniyor. Sadece COVİD-19 hastaları değil, diğer hastalar da servis, yatak, yoğun bakım sıkıntısı yüzünden sağlık hizmeti alamıyor. Kamu hastaneleri ihtiyaca cevap veremediği için devreye sokulan özel hastaneler COVİD-19 hastalarını ancak ek ücretler karşılığında kabul ediyor. Bütünüyle İlçe Sağlık Müdürlükleri’nin üzerine yıkılmış olan filyasyon çalışmaları vakaların ancak çok az bir bölümüne yetişebiliyor.”
“AKP rejiminin salgın politikası bütünüyle iflas etti* sözleriyle de izlenen politikanın çöktüğü belirtilen açıklamada İstanbul için acil önlemler alınması istendi. Önerilen önlemler ise şöyle sıralandı:
3- İSTANBUL İÇİN ACİL “KAPANMA” ZAMANI!
Salgının kontrol altına alınabilmesi, ölümlerin durdurulabilmesi için derhal alınması gereken
7 ACİL TEDBİR:
- İstanbul’un sağlık altyapısının bu gidişe dayanabilmesi mümkün görünmemektedir. Başta şehre giriş-çıkış kısıtlaması, en az SARS-CoV-2’nin kuluçka süresi olan 14 güne kadar toplumsal hareketliliğin azaltılması/sokağa çıkma kısıtlaması, temel/zorunlu ve acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde çalışmanın durdurulması olmak üzere virüsün yayılmasını azaltacak/durduracak önlemler hızla hayata geçirilmelidir.
- Salgınla mücadele hastanelerde değil, sahada kazanılır. Etkin bir filyasyon çalışması için birinci basamak sağlık hizmetlerindeki Aile Hekimliği-İlçe Sağlık Müdürlüğü ikiliği kaldırılmalı, Aile Sağlığı Merkezleri hızla bölge tabanlı olarak organize edilmelidir.
- Salgının kontrol altına alınamamasının sorumluluğunu vatandaşlara yıkıp sadece “Maske-Mesafe-Hijyen” tekerlemesiyle pandemiyle başa çıkılamaz. Yapılması gereken, Dünya Sağlık Örgütü’nün başından beri önerdiği gibi çok sayıda test yaparak hastalık tanısı konanlara katı bir izolasyon uygulamak, evde izolasyon koşullarının sağlanamadığı durumlarda yerel yönetimlerle de işbirliği yaparak barınma olanakları sağlamaktır.
- Pandeminin bütün insanlığı tehdit ettiği koşullarda sağlık piyasanın vahşi koşullarına terk edilemez, özel hastanelerin COVİD-19 hastalarından para talep etmesine hiçbir şekilde göz yumulamaz. Kamu sağlık kurumlarının ihtiyaca cevap veremediği her durumda özel hastaneler Sağlık Bakanlığı’nın kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır.
- COVİD-19 dışı hastaların aylardır ertelemek zorunda kaldıkları sağlık hizmeti ihtiyacı daha fazla bekletilemez. Bölge ve nüfus özellikleri dikkate alınarak “pandemi dışı hastaneler” belirlenmeli ve ilan edilmelidir.
- Salgın mücadelesi ancak yüksek motivasyonlu ve yeterli sayıda sağlık çalışanlarıyla kazanılabilir. COVİD-19 pandemisinin oluşturduğu istihdam ihtiyacı göz önüne alınarak KHK ile ihraç edilmiş ve ataması yapılmayan hekimler/sağlık çalışanları acilen göreve başlatılmalı; aylardır pandemi mücadelesi nedeniyle yorgun düşmüş sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ve özlük hakları hızla düzeltilmelidir.
- Türkiye’de salgının sekiz aydır kontrol altına alınamamasının sorumluluğu kuşkusuz onbinlerce yurttaşımızın hayatına malolan pandemi sürecinden başarı hikayesi çıkarmaya çalışan AKP zihniyeti Eksik, yanlış, tutarsız uygulamalara son verilmeli, acilen aklın ve bilimin ışığında açık, şeffaf, güvenilir, toplumun bütün kesimlerinin katılımına açık yeni bir salgın politikası oluşturulmalıdır.
Gelinen vahim durum göstermektedir ki; Türkiye’de salgınla mücadelenin ön koşulu bu zihniyetle mücadeleden geçmektedir.
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz. İSTANBUL TABİP ODASI YÖNETİM KURULU
emek.org.tr