Dersim Dernekleri Federasyonu, Dersim Katliamı’nın 80. yıl dönümünde yaşamını yitirenleri Galatasaray Meydanı’nda düzenlenen bir etkinlik ile andı. “80. Yılı soykırımın” pankartı açan kitle, hayatını kaybedenlerin ve Seyit Rıza’nın fotoğrafını taşıdı. Dönemin tanıklıklarının aktarıldığı anma etkinliğinde, 4 Mayıs 1937’de gerçekleşen katliamda hayatını kaybedenler, karanfiller, mumlar ve türküler eşliğinde anıldı. Kitle hep bir ağızdan Dersim Katliamı üzerine yazılan ‘Daye’ türküsünü seslendirdi.
Evrensel’de yer alan bilgiye göre hazırlanan basın metnini okuyan Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) Başkanı Ulaş Yeğin, “Dersim bildiğiniz üzere TBMM’nin 4 Mayıs 1937’de çıkardığı ‘Tunceli vilayet idaresi hakkında 2884 sayılı kanun neticesinde 1937-1938 yıllarında Dersim’de tedip ve tenkil harekati yapılmış, çoluk-çocuk, genç-yaşlı on binlerce masum sivil katledilmiş ve yine on binlercesi ailelerinden koparılarak Anadolunun değişik illerine sürgün edilmiştir. Ayrıca binlercesi de hapishanelerde, dağlarda, mağaralarda ölüme terk edilmiş, küçük kızlar zorla alıkonulmuş, inanç ve gelenekleri yasaklanılarak Dersim coğrafyası tarumar edilmiştir” dedi.
“Dersim soykırımı (Tertele Dersim) sıradan bir katliam değildir” diyen Yeğin, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti, döneminde Dersim’in yabancı bir varlık olarak muameleye tabii tutulduğunu aktardı.
‘DERSİM HERKESİN DERDİ VE MESELESİDİR’
Yeğin, “Dersim 37-38 resmi tarihin yazdığı ‘birlik beraberliğimizi nasıl kurduk’ hikayesinin en kanlı sayfasıdır. Bu sayfada unutulmayan, unutturulmayan acı, bütün zamanların baskılarına, yasaklarına galebe çalmış bir gerçek olarak kendisini bize hatırlatıyor. Gerçek bir birlik ve beraberlik, Dersim 37-38 acısı ile yüzleşmeden bu yarayı onarmadan mümkün değildir. Bu nedenle Dersim 37-38 sadece Dersimlilerin değil Türkiye’de yaşayan herkesin meselesi ve derdidir” şeklinde konuştu.
Dersim’de devlet eliyle yaşatılan bir soykırım olduğunu ve bunun bugüne kadar yalan ve hile ile örtbas edilmek istendiğine değinen Yeğin, “Bu yalan perdesini yırtıp atmak ancak Türkiye halkların ortak çabası ile mümkündür. Devletin olanaklarını elinde bulunduran, fakat halklar nezdinde ise hiçbir meşruiyeti kalmamış siyasilerin demokrasi adına yapacağın en büyük iyilik Dersim dosyasını siyasi malzeme olarak arşivde tutmak yerine tarihimizin en önemli karakutusu olan dosyanın açılmasının sağlanmasıdır” ifadelerine yer verdi.
Dersim’de yaşananlardan dönemin tüm yetkililerin sorumlu olduğunu anlatan Yeğin son olarak şunları söyledi: “Bugün bile Dersim’de 37-38’i aratmayacak uygulama ile karşı karşıya bulunmaktayız. Doksanlı yıllarda düşük bir çatışma ortamı bahane edilerek Dersim’de toplam 400 köy boşaltılmış ve yakışmıştı. İnsanlar zorla göç ettirilerek çadırlarda, büyük kentlerin en izbe yerlerinde yaşamaya zorlandı. Şimdi ise özgürlüğün ve mücadelenin kadim kalesi Dersim benzer baskılarla terbiye edilmek istenmektedir. Topraklarının yüzde 30’u yasaklı durumda olup sözde güvenlik bahane edilerek köylüler yaylada meralarını kullanamamaktadır. Ayrıca halkın iradesi ile seçilmiş Dersim Belediyesi yöneticileri tutuklanıp belediye kayyuma devredilmiştir. İlk kez bu topraklarda yaşadığımız bir olayı Dersim’de yaşadık. Devlet atadığı kayyuma da kayyum atadı. Diğer taraftan yıllardır DEDEF ve Dersim Belediyesi başta olmak üzere dersindeki tüm demokrasi güçlerinin ortaklaşa yaptıkları Munzur Kültür ve Doğa Festivali bu yıl Tunceli Valiliği tarafından gasp edilmek istenmektedir” dedi.
TALEPLER
Yeğin taleplerini şu şekilde sıraladı:
– Arşivler açılsın, hesap verilsin.
– Dersim ismi iade edilsin.
– Dersim halkından resmi özür dilensin.
– Sürgünler, kayıplar ve evlatlık alınan çocukların listesi açıklansın.
– Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yeri açıklansın.
– Dillerimize ve Kızılbaş Alevi inancımıza özgürlük istiyoruz.
– Munzur’daki Baraj projeleri iptal edilsin.