İşçiler, küçük esnaf ve yoksul halk kitleleri devletten yardım beklerken, AKP li Cumhurbaşkanı Erdoğan yardım parası toplanmasını istedi!
Türkiye’de “güçlü ekonomi” olduğunu savunan AKP iktidarı, yandaş kesimlere seslenerek, dini içerikli “hayır” kurumu üzerinden “bağış” yapmasını ve “zekat” vermesini istedi.
Bu dönem fırsat karlarını katlayan bankalar da salgın ortamından yararlanmak için kredi musluğunu açtı. Halkı borçlandırarak, salgın günlerinde hem geçimlerini sağlasın ve hem de faturalar ödensin istiyorlar.
Krizde sermaye güçlerinin finansallaşma taktiği işlemeye devam ediyor, emekçiler borçlandırılarak sorun çözüyorlar…
Oysa örneğin İşsizlik fonunda kullanılabilecek 130 milyarın üzerinde tasarruf bulunuyor. Hükümet bu fonu kullanarak salgın karşısında emekçilerin geçimsizlik sorununu geçici sürede olsa çözebilir. Bu yönde kısmi gelişme de var. Yaklaşık 400 bin işçinin çalıştığı 20 bine yakın işletmenin kısa çalışma ödeneğinden yararlanmak için başvurduğu da açıklandı.
Emek örgütleri ortak tavır aldı
Koronavirüs salgının hızla yaygınlaşması ve AKP hükümetinin gerekli önlemleri almada gecikmesi üzerine; talepleri karşılanmayan sendikalar, sağlık örgütleri mimar ve mühendis odaları, birçok siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri ve oluşturulan platformlar taleplerini yüksek sesle dile getirmeye başladı.
Dün çok sayıda örgüt, akademisyen, sanatçı ve aydının bir araya gelerek oluşturduğu çalışmalarına başlayan Tüm Çalışanlar İçin Sağlık Platformu, 12 maddede açıkladıkları taleplerle AKP iktidarını salgın karşısında kapsamlı önlemler almasını dile getirmişti.
DİSK, Türk-İş ve Hak-İş konfederasyonları da, çalışma yaşamında alınması gereken acil önlemleri ortak deklarasyonla AKP iktidarına duyurdu.
Covid-19 ile mücadele kapsamında işten çıkarmaların yasaklanması ve zorunluluklar dışında tüm iş yerlerinde üretimin 15 gün durdurulması talep edildi. İşçilerin maaşlarının korunması için alınacak öncelikli tedbirler sıralandı. İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarının biran önce devreye sokulması gerektiğine dikkat çekildi.
İşsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinde yararlanmak isteyen işçiler için koşulların kaldırılması çağrısı yapıldı.
DİSK’ten iş bırakma uyarısı
Öte yandan DİSK yaptığı açıklamada AKP iktidarını uyararak, 48 sonra işçilerin “çalışmama haklarını kullanacakları” DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu tarafından açıklandı:
‘Emekçiler açısından bu yaşamsal gereklilikler doğrultusunda hükümetin ACİLEN adım atmasını ve sektörlere göre düzenlemeleri yapmasını bekliyoruz. Söz konusu karar ve buna uygun yapılacak düzenlemelerin 48 saat içerisinde hayata geçirilmesi mümkün, dahası salgının yayılma hızı göz önüne alındığında zorunluluktur. Ülkeyi yönetenler bu adımı atmadığı takdirde temel, zorunlu ve acil işler dışındaki işlerde çalışan işçiler, yaşamlarını tehdit eden bu koşullarda 6331 sayılı yasanın 13. maddesinde de açıkça belirtildiği şekilde ciddi ve yakın bir tehlike nedeniyle çalışmaktan kaçınacak ve çalışmama hakkını kullanacaktır. Bu işçilerin yasal hakkıdır, dahası yaşam hakkıdır“.
DİSK’ten hükümete yapılan çağrının içeriği şöyleydi:
-Temel, zorunlu ve acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde salgın süresince çalışma durdurulsun.
-Salgın süresince işten çıkarmalar yasaklanmalı. Çalışanlara ücretli izin verilmeli ve işsizler için ise koşulsuz işsizlik maaşı ödenmelidir.
-Salgın süresince bütün yurttaşların geliri garanti edilmelidir.
Bütün bunlar için kaynak vardır!
Gereksiz ve acil olmayan kamu yatırımları durdurulmalıdır. Salgın döneminde Kanal İstanbul gibi üzerinde toplumsal uzlaşma sağlanmamış projelerden vazgeçilmeli, kamu ihaleleri ve kaynaklar sağlık sektörüne yönlendirilmelidir.
Araç garantili köprü ve yol ödemeleri ile hasta garantili şehir hastaneleri için şirketlere yapılan ödemeler durdurulmalıdır. Kamu-Özel Ortaklığı isimli projelerin kamulaştırılması hedeflenmeli, bu arada projelere dönük ödentiler TL’ye dönüştürülmeli ve garanti ödemeleri iptal edilmelidir.
Salgınla mücadele bütçe gelirlerini azaltacak ve giderlerini artıracaktır. Kamu gelirlerini artırmak için toplumun zengin ve varlıklı sınıflarından daha fazla kaynak toplanmalıdır. Türkiye’de toplam servetin yüzde 42’si sadece toplumun yüzde 1’inin elindedir. Covid-19 koşullarında bu eşitsizlik sürdürülemez. Bu nedenle büyük servetlere sahip küçük bir azınlığın çok daha fazla fedakârlık etmesi gerekiyor. Covid-19 ile mücadele için etkin bir servet vergisi uygulanmalıdır.
emek.org.tr