Kreş hakkı, yeni bir kazanımla genişledi. Patron işyerinde kreş açma yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde, işçi bunu haklı bir fesih nedeni sayabilecek. İşyerinde kreş olmadığı için istifa eden işçi, kıdem ve ihbar tazminatını alabilecek
İş yerinde kreş olmadığı için işinden ayrılmak isteyen kadın işçiler, kıdem ve ihbar tazminatını alabilecek. Kreş hakkının yerine getirilmemesi üzerine yargıya başvuran bir banka emekçisi davayı kazandı ve kreş hakkının sınırlarını genişletti.
Özel bir bankada çalışan kadın işçi, gebelik ve doğum izni sebebiyle ara verdiği işine dönmek istedi. İş yerinde kreş olmaması sebebiyle büyük sıkıntı yaşayan genç anne, banka idaresine kreş olmadığı için ihtarname çekti. Kreş yüzünden işini fesheden bankacı kadın, ikinci şoku kıdem ve ihbar tazminatı alamayınca yaşadı. İş mahkemesine baş vuran banka emekçisi, kreş hakkı yoksunluğunun giderilmesini talep etti. Mahkeme sonucunda Yargıtay 9. Hukuk Dairesi verdiği kararda, “İşverenin kreş açma mecburiyeti bulunmakta olup, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen işveren karşısında işçinin iş sözleşmesini haklı sebeple fesih hakkı bulunmaktadır” denildi.
Patron ve yerel mahkeme talebi reddetti, ancak Yargıtay tersi karar aldı
Temyiz duruşmasında Yargıtay 9’uncu Hukuk Dairesi davacı çalışanı haklı buldu
İHA’nın haberine göre, binlerce personeli bulunan bir özel bankada çalışan kadın işçi, gebelik ve doğum izni sebebiyle ara verdiği işine dönmek istedi. İşyerinde kreş olmaması nedeniyle büyük sıkıntı yaşayan kadın, banka idaresine kreş bulunmadığı için ihtarname çekti. Büyük girişimlerine rağmen kadın işçinin talebini yerine getirmeyen patron, ihtarnameyi istifa beyanı olarak kabul ederek, kadın işçiyi işe başlatmadı. İşçiye kıdem ve ihbar tazminatları ödenmedi.
Kadın işçi, davalı şirkette binleri aşan çalışanı bulunmasına karşın kreş ve bakımevinin bulunmadığını anlattı. Patrona ihtarname ile kreş yükümlülüğünü hatırlatarak aksi durumda iş akdini feshedeceğini ihbar ettiğini söyleyen kadın, davalı bankanın ise ihtarnamede belirtilen sebepleri kabul etmeyerek ihtarnameyi istifa beyanı olarak kabul ettiğini ve kendisine tazminat vermediğini aktardı.
Mahkeme, davacının kreş temininin gerçekleştirilmemesi durumunda haklı sebeple iş akdini feshedeceğini bildirmesinin İş Kanunu’nun 24’üncü maddesi kapsamında olmaması sebebiyle istifa olarak kabul edileceği, davacının bu fesih iradesinden vazgeçtiğine ve işe başladığına dair bir olgunun da mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi.
Davacı işçi, kararı temyiz etti.
İŞVEREN KREŞ AÇMAK ZORUNDA
Kreş açılması konusu belli koşullarda yasal güvence altındadır. Yani örneğin 150 çalışanı bulunan bir işletme, orada kreş açmak zorundadır.
Yargıtay da bu yasaya göre karar oluşturdu.
‘İçtihat metni’ niteliğinde bir karara imza atan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, davacı bankacıyı haklı buldu. Daire, 14 Temmuz 2004 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 25522 sayılı Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmeliğe atıfta bulundu.
Söz konusu yönetmeliğe göre, işverenin belediye ve mücâvir alan sınırları içinde bulunan tüm işyerlerinde, yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, toplam 150’den çok kadın çalışanı olması halinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması, bakımı ve emziren çalışanların çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın belirli şartları taşıyan bir yurdun kurulmasının mecburi olduğu hatırlatıldı.
Kararda şöyle denildi: “Davacı doğumdan sonra işe başlamadan önce gönderdiği ihtarname ile davalı işverene bu yükümlülüğünün gereği işyerinde kreş açılması gerektiği, aksi takdirde iş sözleşmesini feshedeceği ihtarında bulunmuş, davalı işveren ise böyle bir yükümlülüğün bulunmadığını, davacının ihtarnamesinin istifa beyanı olarak kabul edileceğini bildirmiştir. Davacının izninin bittiği ve işe başlaması gereken tarihte işe başlamak istediği, işverenin davacıyı istifa ettiği gerekçesiyle işe başlatmadığı davacı tanığının ifadesinden anlaşılmaktadır.
Yönetmelik gereği işverenin kreş açma mecburiyeti bulunmakta olup, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen işveren karşısında işçinin iş sözleşmesini haklı sebeple fesih hakkı bulunmaktadır. Ancak, davacı işe gelerek çalışma isteğini ve iş sözleşmesini feshetme iradesinin bulunmadığını göstermiş, işveren tarafından davacının çalışmasına izin verilmemiş olup, bu nedenle davalı işverenin iş sözleşmesini feshettiğinin kabul edilmesi gerekir. Davalı haklı sebeple iş sözleşmesini feshettiğini ispat edemediğinden mahkemece kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu taleplerin reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”
emek.org.tr