Patronlar örgütü olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve AKP iktidarı tarafından sürdürülen bir çalışma ile kazanılmış bazı işçi hakları gasp edilerek kimi çalışma kuralları da değiştirilmek isteniyor. Emek örgütleri bu saldırı hazırlıkları karşısında tepki göstererek duyarlı olmalıdır.
Geçtiğimiz ay içerisinde sermaye örgütü TOBB, Cumhurbaşkanlığına bağlı “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu (YOİKK)” ve onun bünyesindeki bir “çalışma hayatı” çalışma grubu ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı birlikte çalışarak bir saldırı hamlesi içine girdi.
Bu hamlede amaç, işçi haklarının budanması ve çalışma koşullarının işçiler zararına işleyecek yeni düzenlere kavuşturulmasıdır.
Sarı-yandaş sendikalar bir oldubitti düzenlemesiyle bu işe bulaştırılmış durumda ve anlaşıldığı kadarıyla da DİSK bunun dışında tutuldu.
Araştırmaları ve yazılarıyla tanınan Aziz Çelik, önceki gün bu konuda kaleme aldığı yazısıyla, oynanmak istenen oyunu açığa çıkararak, sendikaları ve emekçileri uyarıyor.
Bürokratik sorgulamayı bir kenara bırakırsak sonuçta söz şuraya gelip dayanıyor.
Devlet, AKP ve sermaye örgütleri açık bir dayanışma içerisindedir. Ve bu saldırı dalgasını başlatmak isteyen burjuva cephesi karşısında emek güçleri ne yapacaktır? Bu gelişmeler karşısında emek örgütleri ve işçi sınıfı kendi çıkarları için ciddi bir sınava girecek.
YOİKK nedir?
Peki çalışma hayatında yeni bir kölelik düzeni yaratacak kararları alan bu YOİKK nedir, yapısı nasıl, bu konularda yetkisi var mı? Bakalım:
14 Mart 2019 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan karara göre YOİKK hükümet ve sermaye temsilcilerinden oluşan bir kurul. Kurul Cumhurbaşkanı Yardımcısının başkanlığında toplanıyor. Kurulda TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, TİM ve YASED gibi işveren örgütleri yer alıyor. Bu kurulda emek örgütleri yer almıyor.
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu (YOİKK), sermayenin ve onların örgütlerinin baskı ve sömürüyü artıran önerilerini kabul etti. Bu öneriler yasalaşırsa işçilerin sahip olduğu kimi haklar ve iş hukuku geriletilmiş olacak. Yani çalışma yaşamında güvencesiz çalışma ve esneklik hakim kılınacak.
16 Mayıs 2019’da toplanan Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu (YOİKK) Yönlendirme Komitesi toplantısında kabul edilerek hızla hazırlıklara başlamış. Aziz Çelik’ in verdiği bilgide:
“YOİKK Yönlendirme Komitesi’nde alınan bu amaçlar doğrultusunda bir “Çalışma Hayatı” çalışma grubu oluşturularak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na görev verildi. Bakanlık da 28 Mayıs 2019’da işçi ve işveren konfederasyonlarına “çok ivedi” bir yazı yazarak, 29 Mayıs 2019’da yapılacak toplantıya karar vermeye yetkili en az bir temsilcilerinin katılımının sağlanmasını istedi. O kadar aceleleri olmalı ki bu denli hayati bir konuda sadece bir gün önce işçi örgütlerine yazı yazıp bir gün sonraki toplantıya “karar verme yetkisine sahip” temsilci katılımı istemişler. Bakanlık açıklamasında 29 Mayıs 2019 tarihinde bakanlıkta yapılan toplantıya tüm tarafların katıldığı bilgisi yer alsa da DİSK’in katılmadığını öğrendim. Öte yandan toplantıda alınan kararlara ilişkin bir açıklama yapılmadı.” Diyor.
Çalışma yaşamında kölelik düzenini daha da pekiştirecek olan öneriler kısaca şunlar:
- Belirli süreli (geçici) çalışmada keyfilik: Bilindiği gibi İş Yasası’nın 11. maddesine göre belirli süreli (geçici) çalışma sözleşmeleri esaslı bir neden olmaksızın birden fazla yapılamıyor. Yapılırsa belirsiz süreli sözleşmeye dönüşüyor. Öneri ile belirli süreli sözleşme esaslı bir neden olmaksızın dört kez yapılabilecek. Böylece bir neden olmadan keyfi olarak işveren işçileri belirli süreli sözleşmeyle yıllarca çalıştırabilecek ve işçiler kıdem tazminatına hak kazanamayacak.
- Deneme süresi 2 aydan 6 aya çıkarılacak: Bilindiği gibi deneme süresi halen iki aydır. Deneme süresi içinde taraflar iş sözleşmesini bildirim süresine gerek olmaksızın ve tazminatsız feshedebilir. Deneme süresi altı aya çıkarılarak işverene altı aya kadar bildirimsiz ve tazminatsız fesih hakkı tanınacak. Bu altı aylık çalışma süresinde işçinin ücret alacağı dışında hiçbir hakkı söz konusu olmayacak.
- Telafi çalışması 2 aydan 6 aya çıkarılacak: İş Yasası’nın 64. maddesine göre işveren zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine izin verilmesi hallerinde, iki ay içinde çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir. Yasada öngörülen 2 aylık süre 6 aya çıkarılıyor ve çalışılmayan cumartesi günlerinde de telafi çalışmasının önü açılıyor.
- Denkleştirme süresi 2 aydan 4 aya çıkarılıyor: İş Yasası’nın 63. maddesine göre haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde on bir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilir. Bu halde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz. Buna denkleştirme süresi deniyor. Denkleştirme kapsamındaki fazla çalışmalarda fazla mesai ücreti ödenmiyor. Değişiklik önerisine göre denkleştirme süresi 4 aya olacak. Bu öneri işçilerin daha uzun süre esnek çalıştırılması ve 4 ay boyunca denkleştirme yapılarak günde 11 saate kadar (fazla mesai ücreti almaksızın) çalıştırılması anlamına geliyor.
- İşçi alacaklarında dava açma süresi 5 yıldan 1 yıla indiriliyor: Bilindiği gibi kıdem tazminatı başta olmak üzere, yıllık izin ücreti, iş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat, kötü niyet tazminatı, iş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminatların zaman aşımı süreleri, sendikaların tüm itirazlarına rağmen 2017’de 5 yıla düşürüldü. Şimdi tüm işçi alacaklarında dava açma süresi 5 yıldan 1 yıla indirilmek isteniyor. Böylece işçinin geçmişe dönük hak taleplerinin önü tıkanacak.
- İşçi Sağlığı ve Güvenliği (İSG) mevzuatına (6331) tırpan: Öneride İSG mevzuatının yeniden ele alınması, “gereksiz yüklerin kaldırılması” ve yeni bir sistem tasarlanması isteniyor. Böylece defalarca değiştirilen ve çeşitli hükümlerinin yürürlüğe girmesi yıllardır ertelenen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu tırpanlanacak ve koruyucu düzenlemeler gevşetilecek.
- Zorunlu istihdam alanları daraltılıyor: Öneri ile zorunlu istihdam alanlarının (engelli, eski hükümlü ve terör mağduru çalıştırılması) yeniden düzenlenmesi isteniyor. Burada amacın zorunlu istihdamı sınırlamak olduğu anlaşılıyor.
“YOİKK ÇALIŞMA HAYATI KONULARINDA YETKİSİZDİR”
YOİKK’nin amacı “yatırım ortamının iyileştirmesi” için kamu ve özel sektör kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak ve bu yönde kararlar almak.
Yani bu kurulun çalışma yaşamına ve hukukuna yönelik çalışmalar yapmak ve öneri verme yetkisi bulunmuyor.
Aziz Çelik”Kaldı ki halen kanunlarla düzenlenmiş yukarıda değişiklik önerilen konularda görev TBMM’ye ve onun ilgili komisyonlarına aittir. Yasalarla düzenlenmiş ve Anayasa’da yasalarca düzenleneceği hükme bağlanmış konuların Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesi, Anayasa’nın 104’üncü maddesine göre mümkün değil. O halde TBMM yetkisindeki bir konuda YOİKK neden faaliyet yürütüyor? Üstelik YOİKK’de tek bir işçi temsilcisi yok.” Açıklamasıyla kurulun sınırlarını belirtiyor.
Aynı yazısında emek örgütlerine uyarıda bulunarak; “İşçi sendikaları, YOİKK’nin yetkisinde olmayan konularda faaliyet yapmasına itiraz etmeli ve YOİKK’nin kabul edip bakanlığa sunduğu TOBB’un yeni kölelik düzeni önerilerini bertaraf etmek için zaman kaybetmeden harekete geçmelidir.” Diyor.
Biz de bu saldırı dalgası karşısında tüm emek örgülerini ve işçi sınıfını duyarlılığa davet ediyor ve gerekli tepkilerin gösterilmesi konusunda davranmasını ifade ediyoruz.
emek.org.tr.