ÜNİVERSİTE A.Ş.’YE, YÖK’E, YASASINA GEÇİT YOK!

Üniversite öğrencileri, akademisyenler ve araştırma görevlileri bugün yeni YÖK tasarısına karşı Beyazıt’ta basın açıklaması yaptı. Aynı zamanda ODTÜ direnişine selam gönderen gençler, İ.Ü ve birçok üniversitenin rektörlerinin ODTÜ’yü ‘bilimi engellemek’ suçuyla kınamasını da protesto etti.

yoke-hayir-istanbul-universitesi-genclik

Üniversite öğrencileri, akademisyenler ve araştırma görevlileri bugün yeni YÖK tasarısına karşı Beyazıt’ta basın açıklaması yaptı. Aynı zamanda ODTÜ direnişine selam gönderen gençler, İ.Ü ve birçok üniversitenin rektörlerinin ODTÜ’yü ‘bilimi engellemek’ suçuyla kınamasını da protesto etti.

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi karşısında toplanan öğrenciler, rektörlük önünden yürüyerek ‘Her yer ODTÜ, her yer direniş’, ‘ODTÜ’ye selam, direnişe devam’ sloganları attı. Rektörlük önünden Beyazıt Marşı’nı söyleyerek kapıdan çıkan öğrenci ve akademisyenleri dışarıdakiler sloganlarla karşıladı.

Öğrenciler ve akademisyenler tarafından üniversitelerde YÖK’ün kaldırılmayarak sadece adının değiştiğini ve içerik anlamında her üniversiteye yeni bir YÖK getirildiğine dikkat çekildi. Dört bir yanda televizyonlara çıkarak darbeci YÖK’ü değiştirdiklerini belirten YÖK başkanın başına sadece T (Türkiye) koymaktan öte bir şey yapmadığı belirtildi.

Üniversitelerin piyasaya daha fazla açılarak her birinin şirketler haline dönüşeceği üzerinde duran öğrenci ve akademisyenler ‘Üniversitelerin şirketleşmesine izin vermeyeceğiz’ dedi.

Eylem boyunca ‘YÖK gitsin, biz kalıyoruz’, ‘Parasız, bilimsel, anadilde eğitim’, ‘Beyazıt faşizme mezar olacak’ sloganları Türkçe ve Kürtçe atıldı.

Üniversite Emekçileri: Üniversite A.Ş’ye, YÖK’e, Yasasına Geçit Yok!

İlk olarak Üniversite Emekçileri adına basın açıklaması Öğretim Üyesi İsmet Akça tarafından okundu. Yeni yükseköğretim yasasının hazırlandığı bu günlerde, taslak metninde de görüldüğü gibi, YÖK kaldırılmak bir yana başına bir T (Türkiye) getirilerek daha güçlü bir baskı ve denetleme aracı olarak korunduğunu belirten Akça ‘Üstelik köklü üniversitelerde “üniversite konseyleri” vb. isimlerle, “mütevelli heyetleri” oluşturularak her üniversitenin yeni YÖK’çükler yaratılmakta ve hem YÖK hem de üniversite konseylerinin oluşumuna siyasal iktidarın çeşitli kanatları ve sermaye temsilcileri doğrudan dahil edilmektedir. Bu, iktidar ve sermaye gruplarının üniversite yönetimine ve dolayısıyla üniversitenin bilimsel programlarına açıkça müdahalesi anlamına gelmektedir’ dedi.

Yükseköğretimin bir kar kapısı olarak görüldüğünü ve bir taraftan vakıf üniversitelerinin yanı sıra özel üniversite ve yabancı yükseköğretim şirketleri kurulmasının öngörüldüğünü , diğer taraftan devlet üniversitelerinin şirketleştirildiğini belirten Akça şunları söyledi: ‘Üniversite eğitiminin piyasa mantığına teslim edilmesi, kapitalist işleyiş mantığı, kar hesapları ve performansa indirgenmiş bir nitelik anlayışına dayanmaktadır. Kapitalist kar mantığına göre “işletilecek” üniversitelerde hangi bilginin üretilerek paylaşılacağına, açıktır ki toplumsal yararı ve eleştirel niteliği üzerinden değil, getirdiği kar üzerinden karar verilecektir’

AKP iktidarının YÖK’ü kaldırmak değil, kendilerinden önceki hükümetlerin de yaptığı gibi baskıcı YÖK rejimini kendi iktidarı için kullanmak istediğine dikkat çeken Akça, ‘YÖK’ün hem otoriter hem de neo-liberal zihniyetini aynen sahiplenmekte ve derinleştirmektedir. Yükseköğretimde 12 Eylülcülerin izinden yoluna devam eden devlet, sermaye ve AKP iktidarı, bu süreç karşısında saf tutabilecek tüm kesimleri ortadan kaldırmaya  uğraşmaktadır. Son olarak ODTÜ’de yaşananlar ve ardandan Başbakan Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar iktidarın muhalif  hiçbir akademisyeni, idari personeli, öğrenciyi üniversitede istemediğini net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Yeni yükseköğretim yasa tasarısının üniversite bileşenlerine dayatılmak istendiği bugünlerde Erdoğan’ın  ‘Eğer bu hocalar öğrencilerini böyle yetiştiriyorsa onlara da yazıklar olsun. Bize böyle hocalar lazım değil.’ ‘Sen öğretim üyesi olsan ne olur.’ sözleri sadece ODTÜ’lü öğrencilere ve akademisyen akademisyenlere  yönelen bir azarlama girişimi değil aksine tüm muhalif üniversite bileşenlerine ve örgütlenmelerine ve bu vesileyle tüm muhalif çevrelere bir gözdağıdır.’ dedi.

Öğrenciler: YÖK Gitsin, Biz Kalıyoruz!

Öğrenciler adına basın açıklaması İstanbul Üniversitesi öğrencisi Ezgi Taş tarafından okundu. Üniversiteler akademisyeniyle, öğrencisiyle, çalışanıyla, işçisiyle köylüsüyle, öğretmeniyle, doktoruyla, mühendisiyle emekçi halkındır ve üniversiteler sonsuz kar derdine düşmüş bir avuç sömürücünün değil, öğrencilerindir diyen Taş, ‘AKP’de kendinden önceki siyasal iktidarlar gibi YÖK’ü kaldıracağını söylüyordu. YÖK’ü kaldırmak istediği için değil ele geçirip kendi iktidarını güçlendirmek istediği için bunu savunuyordu. Kaldırmazdı da,  zaten sermaye ve siyasal iktidar YÖK’ün otoriter ve neoliberal zihniyetini sonuna kadar destekçisiydi. Ele geçirdikten sonra da YÖK’ün otoriter ve piyasacı yönünü kullanarak kendi iktidarlarının ihtiyacına göre üniversiteleri şekillendirdi. 12 Eylül’ün devamı olan bir anlayıştan darbenin ürünü olan YÖK’ün kaldırmaları beklenemez.’ dedi.

Tartışılan YÖK yasa taslağının “Üniversitelerin ölüm fermanı” olduğuna dikkat çeken Taş şunları söyledi:

–          Bu yasa taslağı ile birlikte üniversitelerin özelleştirilmesinin önü açılacak. Üniversitelerin derdi bilim değil, kar olacak. AKP döneminde pıtrak gibi çoğalan vakıf üniversitelerin Anonim Şirket statüsünde Özel Üniversitelere dönüşmesinin ve yeni özel üniversitelerin açılmasının önü açılacak

–          Üniversitelerde üretilecek bilgiyi, patronlar kontrol edecek. Halk yararına üretilmesi gereken bilgi ve bilim, sermayenin çıkarları için üretilecek. Bilgi Lisanslama ofisleriyle bilgi patentlenecek. Üniversiteler toplum yararına tek söz söyleyemeyecek.

–          Akademisyenler ve üniversite çalışanları esnek, güvencesiz, sözleşmeli kölece çalışma koşullarına mahkum edilecek. Zaten güvencesiz olan akademinin tüm bileşenlerinin geleceği, sermayenin iki dudağı arasında olacak.

–          Akademik bilimsel özgürlük yok olacak, sermayenin istekleri doğrultusunda akademik faaliyet yapılacak. AKP ve sermayeye ses çıkaran kapı önüne koyulacak.

–          YÖK’ün başına bir “T” koyulacak; ancak YÖK ortadan kalkmayacak. Aksine daha otoriter ve daha merkezi bir kurum olarak karşımıza çıkacak.

–          Eğitim paralılaşacak, emekçi çocuklarına üniversite kapıları kapatılacak.

–          Anadilde eğitim olmayacak

–          Üniversitelilerin söz, yetki ve karar hakkı olmayacak. Üniversiteyi patronlar ve AKP yönetecek.

Öğrenciler İTÜ, YTÜ, Galatasaray Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Marmara Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi rektörlerine inat ODTÜ direnişini selamladı.

Asistan Dayanışması: Hevesiniz Kursağınızda Kalacak. Patronlarınıza Kara Haberi Yollayın, Burada Direniş Var, Karşılarında Üniversite Var!

Asistan Dayanışması adına basın açıklamasını okuyan Ceyda Sungur şunları söyledi: ‘Karşımızda duran bu garabet, bir yasa taslağı değildir, kar hırsı gözlerini bürümüş sermayenin ve onun sözcülüğüne soyunan YÖK’ün kamusal üniversiteler sitemi yıkma çabasıdır!

İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü, doktorası bitsin bitmesin tüm araştırma görevlilerini sudan bahanelerle, kanun dışı ve keyfi kriterlerle üniversiteden göndermeye heveslidir. Nedir bu hevesiniz? Bu arkadaşlarımızın İTÜ’de hiç mi emeği yok, çok övündüğünüz üniversite başarısında araştırma görevlilerinin hiç mi payı yo? Sayın Karaca siz de biliyorsunuz ki endişeniz, bu kararlı ve direnişçi genç akademisyen neslinin İTÜ’deki müstakbel varlığıdır. Korkunuz apaçık budur. Buradan yeniden haykırıyoruz, üniversiteden haksız yere atılan tüm İstanbul Teknik Üniversiteli araştırma görevlileri işe iade edilmeli ve 2013 yılında bu zulme kesin bir biçimde son verilmelidir diyen Sungur, ‘ Önümüzde duran yok hükmündeki, YÖK tasarısı tüm kamu üniversitelerindeki öğretim elemanlarını sözleşmeli hale getirmek arzusundadır. Sizleri de bizler gibi 50/d’li yapmak istiyorlar. Vakıf üniversitelerinin kurulması planlanan özel üniversitelerin yüksek öğretim sisteminde yarattığı yıkıcı etki, kamu üniversitelerinin tasfiyesiyle hızlandırılmak isteniyor. Vakıf üniversiteleri birer kara deliktir, özel üniversiteler ise birer cinayettir. Mevcut ve müstakbel bu tehdidin berhava edilmesi için tek yol, vakıf üniversitelerinin bir an evvel kamulaştırılması ve buradaki öğretim elemanlarının koşulsuz iş güvencesine ve dolayısıyla patron baskısından azade bilimsel özgürlüğe kavuşturulmasıdır’ dedi.

Eylem halaylarla son buldu.

Emek.org.tr

yoke-hayir-istanbul-universitesi-genclik-1

yoke-hayir-istanbul-universitesi-genclik-2

yoke-hayir-istanbul-universitesi-genclik-3

yoke-hayir-istanbul-universitesi-genclik-4

İlgini çekebilecek diğer içerikler