“Üç Kelebek” Mirabal Kardeşlerin faşist diktatörlük zulmüne karşı direniş öyküsü…
Bugün 25 Kasım. BM tarafından tüm dünyada ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ ilan edilen günü Mirabal Kardeşler’e borçluyuz.
1960 tarihinde Dominik Cumhuriyetinde faşist diktatör Rafael Trujillo zulmüne karşı mücadele eden ve bu mücadelede katledilen “Üç Kelebek” Mirabal Kardeşlerin öyküsünü, Mustafa Kemal Erdemol yazdı. İzleyicilerimizle paylaşıyoruz.
Dominik Cumhuriyeti’nin en karanlık yıllarıdır 1950’liler.
Faşist diktator Rafael Trujillo’nun yurttaşlarına kan kusturduğu korkunç bir dönem. Trujillo gerçek bir canavardı. Gizli polisiyle, geniş ihbarcı ağıyla muhaliflerini öldüren diktatör onlarca şirketin de sahibiydi. Şirketleri arasında radyolar, turizm acenteleri, medya kuruluşları vardı.
Bugün ülkelerinde birer ikon, dünya çapında da büyük özgürlük savaşçıları olarak kabul edilen Minerva, Patria, Maria Teresa ve Dede Mirabal kardeşler, Katolik okulundan mezun, iyi erkeklerle evlenmiş, çocuk sahibi kadınlardı. O dönem diktatörlüğe karşı savaşanların pek de dikkatini çekecek, mücadeleye çağrılacak figürler değillerdi.
Kız kardeşlerden Minerva diktatörlüğün baskılarıyla daha öğrencilik dönemlerinde de karşılaşmıştır her Dominik vatandaşı gibi. Örneğin parlak bir hukuk öğrencisi olduğu üniversitede henüz ikinci sınıftayken Trujillo’yu öven bir konuşma yapana kadar sınıfa alınmayacağı bildirilmiştir kendisine. Bu baskılara rağmen mezun olmayı başardığında da avukat olma iznini asla alamayacaktır.
Diktatörün arzuları
Beğendiği kadınları zorla ayağına getirten, çoğuna tecavüz eden Trujillo’nun Mirabal kardeşlerle nasıl karşılaştığı konusunda bir bilgi yok. Diktatörün emriyle bir partiye katılmalarının istendiği ileri sürülüyor sadece. Herhalde bu partide görüp beğenmiş olmalı Minerva’yı diktatör. Genç kadın o günden sonra da sürekli arzu nesnesidir Trujillo’nun. Minevra birlikte olma teklifini her defasında reddettiği diktatörün zıvanadan çıktığı bir an yüzüne şiddetli bir tokat indirir. Sonrası hem onun hem de ailesi için bir cehennem azabıdır.
Trujillo’nun teklifini kabul etmemesi aile bireylerine de baskıyı getirir beraberinde. Hapse atılan babası ancak ölmek üzereyken serbest bırakılır, çıkar çıkmaz da hayatını kaybeder. Minerva ile annesi başkente geldiklerinde polis tarafından gözetim altında tutulurlar. ‘Minerva’ya Trujillo’yla bir gece geçirmesi koşuluyla serbest bırakılacakları söylenir.
Trujillo’nun baskıları cinsel arzularına karşılık vermediği bir diktatörün hayatını zindana çevirdiği Minerva ve kız kardeşleri ile eşlerini artık birer muhalif aktiviste dönüştürmüştür. Miraballar, diktatörlüğe karşı mücadelenin her alanında yer almaya başlamışlardır. Broşür, bildiri dağıtırlar, evde silahlar yaparlar.
Bir fuar ziyareti sırasında Trujillo’ya yönelik bir suikast girişimi nedeniyle Mirabal kardeşler de tutuklanmıştır. Ancak uluslararası baskı nedeniyle bir süre sonra eşleri değil ama kız kardeşler serbest bırakılırlar. Ancak Trujillo artık kararını vermiştir: Mirabal kardeşler yok edilmelidir.
Dağ yolunda pusu
Trujillo, Mirabal kardeşlerin hapishanedeki eşlerini ülkenin başkente uzak bir köşesine nakleder. Bir dağı aşarak gidilebilen bir yerdir burası. Üç kız kardeş bunun bir tuzak olduğunu biliyorlardı, ama buna rağmen dostlarının uyarılarına kulak asmayarak eşlerini görmek için yola koyuldular. Tarih, 25 Kasım 1960. İçinde bulundukları cip, gizli polis tarafından pusuya düşürüldü. Araçtan çıkmayı başarıp, o sırada gelen bir kamyonu durduran kardeşler, kamyon sürücüsüne kim olduklarını açıklayıp öldürülmek istendiklerini söylediler. Sürücü hızla uzaklaştı yanlarından. Polisler dövdükten sonra boğarak öldürdükleri Mirabal kardeşlerin cesetlerini yeniden cipe koyarak aracı da uçurumdan attılar. Ama araçtaki ve bedenlerdeki parmak izleri ile başka birtakım kanıtlar olayın cinayet olduğunu ortaya koyuyordu.
Mirabal kardeşlerin ölümü Dominik halkının diktatöre karşı ayaklanmasını hızlandırdı. Olaydan altı ay sonra Trujillo kendi askerlerince öldürüldü. Öldürüldüğü gün hâlâ bir bayram olarak kutlanmaktadır.
Diktatöre karşı mücadelede kardeşleri kadar aktif olmayan Dede Mirabal, ölen kız kardeşlerinin, daha sonraki yıllarda bir çok hükümette görev alarak çocuklarını büyüttü.
Ölümsüz Kelebekler
Bugün tüm Dominik kentlerinde Mirabal kız kardeşlerin (Üç Kelebek olarak anılıyorlar) adının bulunduğu birçok sokak, kültür merkezi, okul bulunmakta. Kendi doğdukları kentin adı da Herman’s Mirabal olarak değiştirilmiştir.
Romancı Julia Alvarez hikâyelerini 1994’de yayımlanan Kelebekler Zamanı adlı romanında anlattı. Bu kitap 2001’de Salma Hayek’in başrolünde olduğu aynı adı taşıyan bir filme de uyarlandı.
Mirabal Kardeşler’in öldürüldüğü gün olan 25 Kasım, BM tarafından 1981 yılında Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü olarak ilan edilmiştir.
O gün bugün 25 Kasım’da hem Mirabal kardeşler anılır, hem de kadına şiddet konusunda etkinlikler düzenlenir. (Mustafa Kemal Erdemol yazısı)
emek.org.tr