Her yıl 4 Mayıs “Roza Şaye” (Karagün) günü, “Tertele” diye de bilinen büyük yıkım ve katliamla yüzleşme talebi dile getirilir, Munzur kıyılarında dersim katliamında yaşamını yitirenler anılır.
Dersimde 1937-38 yılları arasında yaşanan katliamın 84. Yıl dönümünde bir tanık daha yaşanan katliam vahşetini göz önüne serdi. Mezopotamya Ajansından Ayşe Sürme yaptığı haberde, katliamı yaşayan Bedri Polat isimli yurttaşın anlattıklarını aktardı.
Dersim 38 katliamını yaşayan Bedri Polat “Askerler, annemi, ablamı, iki küçük kardeşlerimi gözlerimin önünde öldürdü. Benim de öldüğümü sandılar. Ölülerle birlikte beni suya attılar. Ben ve bir çocuk sudan kurtulduk.” Sözleriyle de tanıklık yaptı.
Dersim katliamında dönemin bakanlar kurulu kararıyla katliam yaşandı. Resmi olmayan verilere göre yaklaşık 70.000 insan katledildi. Binlercesi sürgün edilirken ailesiz kalan kız çocukları da askerlere evlatlık verildi.
Bedri Polat katliamı 10 yaşında yaşadı
Bu katliam ve sonuçları bugüne kadar birçok tanığıyla açığa çıkmıştı. Bedri Polat isimli yurttaş yaşadıklarını anlatarak, insanlık dışı vahşetin boyutlarını ve unutulmaz acıları “Uzun bir hikayedir konuşmakla başa çıkılmıyor” diye tarif etmeye çalışıyor.
93 yaşındaki Bedri Polat, merkeze bağlı Körkez Köyü’nde 6 çocuklu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Daha 10 yaşındayken tüm ailesini katliamda kaybetti. Polat’ın eşi Güllü Polat da 2 yaşındayken katliamda babası ve iki amcasını kaybederken, kendisi annesiyle birlikte kurtuldu. Röportajın devamında şunlar anlatılıyor.
‘BENİ ÖLÜLERLE BİRLİKTE SUYA ATTILAR’
Polat, babası Hasan Polat’ın katliamdan önce bir sabah askerler tarafından karakola götürüldüğünü ve bir daha kendisinden haber alınamadığını söylüyor. Polat’ın ağabeyleri Ali ve Hüseyin, babalarını kaybettikten sonra direnişçilere katılmış.
Askerlerin köylerini basarak 300’e yakın kişiyi köy meydanında topladığına tanıklık eden Polat, “Çocuk, yaşlı, genç, hamile kadın demeden Harçik Suyu kenarında kurşuna dizildiler. Öldürülenlerin cenazelerini suya attılar. Askerler, annemi, ablamı, iki küçük kardeşlerimi gözlerimin önünde öldürdü. Benim de öldüğümü sandılar. Ölülerle birlikte beni suya attılar. Ben ve bir çocuk sudan kurtulduk. Ben elimi kardeşimin başının üzerine koymuştum. Askerlerin açtığı ateş sonucu kurşun iki parmağımı kopardı. Yaralı halde bir köye ulaştım. Af çıkana kadar dağlarda olan ağabeylerimin yanında kaldım” dedi.
‘BİZ NE DÜŞMANLIK YAPTIK?’
“38 geldi hepimizi yaraladı, tarumar etti. Taş üstüne taş kalmadı” sözleriyle o günü özetleyen Polat, “Bir proje yapmıştılar. O projenin içinde canlı kimseyi bırakmamaları için talimat vardı. Kalanı da sürgün ettiler, yaktılar kül ettiler. Bilmiyorum, bir hata yapmadık. Boşu boşuna milletin başına çöktüler. Kimseye bir şey yapmadık. Bizi toplu halde kırıyorlardı. Asker süngüyle kadının karnına vuruyordu, bebeği çıkardı ve yere attı. Diyordu ‘bunlar yarın bize düşman olacak.’ Biz ne düşmanlık yaptık?” diye konuştu.
‘HİÇ KİMSE BU KATLİAMI UNUTMASIN’
Dersim’in tüm dağlarına askerlerin sardığına tanık olan Polat, şöyle devam etti: “Ne ağaç kaldı, ne tarla kaldı, ne mal kaldı, ne davar kaldı, ne de insan. Toplu halde bizleri aldılar ellerimizi başımızın üzerine koyuyorlardı. Diyorlardı ‘yarın gelip sizi sürgün edeceğiz. ‘Topraklarımızda yaşamaktan başka bir şey istemiyorduk. Biz hükümete düşmanlık yapmadık. Birden çöktüler milletin başına. Çoluk çocuğu katlettiler. Allah bir daha göstermesin, o günü getirmesin. Canlı canlı insanların kafaları taşla eziliyordu. Bir canlı kaç kere süngüyle ölsün. Dersim’i alt üst etti, bir şey bırakmadılar. Unutmasınlar, hiç kimse bu katliamı unutmasın.”
Polat, sözlerini sonlandırırken katliamın gelecek nesillere aktarılmasının önemine dikkati çekerek, katliamın aydınlatılması ve yaşananların arşivlenmesini istedi.”
Emek.org.tr