Ağır Hasta Mahpuslar serbest bırakılsın!

Önceki gün İstanbul Barosu ve İstanbul Tabip Odası tarafından yapılan ortak basın açıklamasında, cezaevlerinde tutulan ağır hasta mahkumların serbest bırakılması istendi. İstanbul Tabip Odası’nın binasında ‘Tedavi ve Takiplerini Cezaevi Koşullarında Sürdüremeyen Ağır Hasta Mahpuslar Serbest Bırakılmalıdır’ talebiyle düzenlenen basın toplantısında, hasta mahpusların sağlığa ulaşımlarının uygun biçimde sağlanması istendi. Ortak basın açıklaması metninde, “Hasta mahpuslar sağlık […]

Önceki gün İstanbul Barosu ve İstanbul Tabip Odası tarafından yapılan ortak basın açıklamasında, cezaevlerinde tutulan ağır hasta mahkumların serbest bırakılması istendi.

İstanbul Tabip Odası’nın binasında ‘Tedavi ve Takiplerini Cezaevi Koşullarında Sürdüremeyen Ağır Hasta Mahpuslar Serbest Bırakılmalıdır’ talebiyle düzenlenen basın toplantısında, hasta mahpusların sağlığa ulaşımlarının uygun biçimde sağlanması istendi.
Ortak basın açıklaması metninde, “Hasta mahpuslar sağlık hizmeti alırken her insan gibi insanca muamele görmelidirler” çağrısı yapılırken, “Anayasa’nın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ve Hasta Hakları Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri uyarınca; herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” denildi.
Açıklama şöyle devam etti:
“Adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde, sağlıklı yaşamanın teşvik edilmesi ve koruyucu sağlık hizmetleri de dahil olmak üzere, sağlık hizmetlerinden ihtiyaçlarına uygun olarak faydalanma hakkına sahiptir. Bu hak, sağlık hizmeti veren bütün kurum ve kuruluşlar ile sağlık hizmetinde görev alan personelin adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygun hizmet verme yükümlülüklerini de içerir.
Ulusal ve uluslararası hukuk nezdinde kabul böyle iken ülkemizde mahpusların bu haktan gereğince ve yeterince yararlanamadığı, neredeyse her hafta sağlık hizmetlerine erişemeyen mahpusların ölümleri ile ilgili kamuoyuna yansıyan haberlerden anlaşılmaktadır. Sağlık durumları hapishanede yaşamaya el vermeyen, tedavileri ya da takipleri hapishanede sürdürülmeye uygun olmayan mahpuslar, yaşamları yok sayılarak hapishanelerde tutulmaktadır.
Bu durum sadece kamu vicdanını yaralamakla kalmamakta, aynı zamanda kişilerin Anayasa’yla güvence altına alınan yaşam ve sağlık haklarının açık biçimde ihlali anlamına gelmektedir.
Hapishanelerde koruyucu sağlık hizmetlerinin aktif olarak yürütülmemesi, hastalıkların önlenmesi ve erken tanısında yetersizliklere neden olmaktadır. Mahpusların yakalandıkları hastalıklar ile ilgili hapishanelerden sağlık tesislerine sevk edilmeleri 2-6 ay sürebilmektedir. Birçok mahpusun sağlık hizmetlerine erişemediği için zaman içerisinde ağır hasta aşamasına geldiği bir gerçektir. Kapasitenin üstünde mahpusun kaldığı Türkiye hapishanelerinde; üç öğün için yetersiz iaşe, sağlıklı gıdaya ulaşamama, birkaç saat ile sınırlandırılmış havalandırma imkanları ve sağlıklı yaşama uygun olmayan hapishane mimarisi çeşitli hastalıkların oluşmasına zemin hazırlamaktadır.
Kelepçeli muayene dayatmaları bir işkence yöntemi olarak mahpusların sağlık hizmetine erişimini kısıtlamaktadır. Kolluk güçlerinin baskısı, hastanelerde muhafazalı muayene odalarının olmaması gibi nedenlerle hekimlerin de mağduriyetine yol açmaktadır.
Pandemi sonrası dönemde mide delinmesi, solunum yetmezliği, kalp krizi gibi acil durumlar nedeniyle yaşamlarını yitiren mahpuslar ile ilgili haberler kamuoyuna yansımıştır. Bu durum acil sağlık hizmetlerinden faydalanma ve sevk sürecinin mahpuslar için uygulama farkını göstermektedir.”
Açıklamada, çözüm önerileri ise şöyle açıklandı:
“Ceza infazının hastalık nedeniyle ertelenmesi kararı, Adli Tıp Kurumu’nun düzenleme ya da onaylama biçimindeki raporu ile değil üçüncü basamak sağlık hizmeti veren hastanelerdeki sağlık kurullarının raporları ile verilebilmeli ve ceza infazının ertelenmesi için yeterli olmalıdır. Cumhuriyet başsavcılığının, mahpusların sağlık ve yaşam hakkının korunması için verilen bu sağlık kurulu raporlarının aksine karar verebilmesi mümkün olmamalıdır.
Mahpusların sağlık hizmetlerine erişimleri ile ilgili aksaklıklar, Anayasa’nın 56/4. maddesi uyarınca; devletin denetleme yükümlülüğünü yerine getirmesi suretiyle, aynı zamanda Adalet Bakanlığı’nın ve Sağlık Bakanlığı’nın ortak çabaları ve sağlık meslek ve hukuk örgütlerinin önerileri dikkate alınarak ivedilikle giderilmelidir.
İstanbul Barosu ve İstanbul Tabip Odası olarak Adalet Bakanlığı’nı; yaşam hakkını ve sağlık hakkını koruma ve güvence altına alma konusunda Anayasal yükümlülüklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.”
emek.org.tr

İlgini çekebilecek diğer içerikler